"MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı nedeniyle tutuklanıp daha sonrasında tahliye edilen gazeteci Tolga Şardan hakkındaki soruşturma tamamlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Şardan hakkında iddianame düzenledi. Cumhuriyet Savcısı Hakan Aksoy Şardan’ı sansür yasasıyla birlikte yasalaşan ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (TCK 217/A)’ ve ‘devletin yargı organlarını aşağılama (TCKK 301/1)’ suçlaması yöneltti. 5 yıla kadar hapsini istedi.
Savcı, 6 sayfalık iddianamede, soruşturma kapsamında MİT’e müzekkere yazıldığını, yazıda bahsedilen raporun olup olmadığının sorulduğunu, MİT’in de 17 Kasım’da verdiği cevapta, “teşkilatları tarafından hazırlanmış bir rapora rastlanılmadığını belirtildiğini” kaydetti.
Savcı, Şardan’dan dijital materyallerinde yazıdaki gibi bir bulguya rastlanılmadığı da savundu.
“Kamu barışını bozması şart değil”
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu için savcı dezenformasyondan kastın “hem aldatma hem de yaymaya” yönelik olduğunu ileri sürdü.
“Fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olmasından” anlaşılması gerekenin ise, “kişilerin topluma ve devlete güven duygusunun zedelenmesi veya zedelenme ihtimalinin ortaya çıkması olduğu, suçun oluşması için gerçeğe aykırı bilginin kamu barışını bozmasının şart olmadığı; kamu barışını bozmaya elverişli olmasının yeterli olduğunu” iddia etti.
“Devlet kurumlarına güveni olumsuz etkiliyor”
İddianamede, Şardan’ın yazısında MİT’in rapor hazırladığına ilişkin kesin yargı içeren cümlelerin yer aldığı, MİT’in ise böyle bir rapor olmadığını bildirdiğini belirtilerek, “Dolayısıyla köşe yazısı içeriğinde yer alan ve adliyelerde usulsüz ve yasaya aykırı olarak işlemler yapıldığı iddiasının halkın devlet kurumlarına olan güvenini olumsuz etkileyeceği, bu bilginin kamu düzeni ile ilgili olduğu ve halkı yanıltıcı mahiyette olduğu, köşe yazısı içeriğinde yer alan ifadelerin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu, bu bağlamda somut olayda Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma suçunun yasal unsurlarının oluştuğunu” öne sürdü.
Yargı teşkilatı zan altında kalmış
devletin yargı organlarını alenen aşağılama suçu kapsamında yapılan değerlendirmede ise savcı, aşağılama kelimesinin ''her türlü küçük düşürücü söz ve davranış'' olarak anlaşılması gerektiğini belirterek “Şardan’ın köşe yazısında doğrudan devletin yargı organlarında usulsüz ve yasaya aykırı işlemler yapılarak kararlar verildiği ifadelerinin bir bütün olarak yargı teşkilatını zan altında bıraktığı ve toplumda yargı teşkilatına olan güveni zedeler mahiyette olduğunu” savundu.
İddianame, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
(HA)