Cumhuriyet Savcısı Faruk Kurtoğlu, Çağlayan'daki Adalet Sarayı girişinde avukatların aranması nedeniyle yapılan eylemlerle ilgili olarak 10 avukatı, "şüpheli" sıfatıyla ifade vermeye çağırdı.
Yazılı çağrı metninde, avukatların 10 gün içinde ifade vermeye gitmemesi durumunda "zorla getirilecekleri" ifade edildi.
Adı geçen 10 avukat arasında bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarından ve Avukat Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Ömer Kavili, bianet'e yaptığı açıklamada, ifade vermeye gitmeyeceğini, gerekirse polis zoruyla, kelepçeleyerek kendisini zorla ifadeye götürebileceklerini dile getirdi.
Bunu bir dilekçeyle Cumhuriyet Savcısı'na da yazacağını ifade eden Kavili, yaşananları avukatları yıldırmak için mobbing olarak değerlendirdi.
"Alışveriş merkezi mi, Adliye mi?"
Adliye Sarayı'nın Adliye değil alışveriş merkezi gibi inşa edildiğini ve yönetildiğini savunan Avukat Ömer Kavili, alışveriş yapmayacak kişilerin alışveriş merkezinin kapısından girmelerini gerektirecek bir durum olmadığını, ancak avukatların iş yerleri olan Adliye'lere her zaman girmek mecburiyetinde olduklarını söyledi.
Avukatlar için uluslararası "Havana Kuralları", savcılar içinse "Budapeşte İlkeleri" olduğunu hatırlatan Kavili, savcıların Budapeşte İlkeleri'ne bağlı davranmaya mecbur olduklarını, bu çerçevede avukatlara ve avukatlık mesleğine saygılı ve nazik olma yükümlülükleri olduğunu söyledi.
"Avukatlar dışında kimse aranmıyor"
Savcının, avukatların Adliye'ye girişleri sırasında üstlerinin aranması yönünde "sözde" emir verdiğini, ancak bu emri yazılı hale getiremediğini söyleyen Kavili, yapılan aramanın "önleme araması" olduğunu söyledi.
"Önleme araması, herkes için eşit uygulanır. Hakim, savcı, avukat, oradan geçmek isteyen her kim olursa olsun aranır. Ancak Adliye binasındaki uygulamada hakimler, savcılar, devletin memuru olan zabıt katipleri hatta Adliye'ye giren tamirci, malzemeci gibi personel aranmıyor" diyen Kavili, durum böyleyken avukatların dışlanarak ve hor görülerek arandığını, bunun avukatlık meslek standardı açısından kabul edilemez bir davranış olduğunu sözlerine ekledi.
"Gerekirse kelepçelesinler"
Savcı tarafından ifadeye çağrıldıkları yazının da, savcının bağlı kalacağına yemin ettiği kanuna bile aykırı olduğuna dikkat çeken Kavili, kanunda avukat, hakim ve savcıların eşit olduğunu, buna rağmen zorla götürülmekle tehdit edildiğini ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:
* Benim avukat olduğumu bildiği halde avukat sıfatımı yazmamış. İfade vermeye gitmemem durumunda polis zoruyla getirileceğimi yazmış.
* Eşitler arasında zor tehdidi kullanılmaz. Böyle bir mantık bırakın kanunları nezakete bile sığmaz.
* Bu nedenle, bu karara uymayacağım. Dilekçe hazırlayıp bu emre uymayacağımı, gerekirse polis zoruyla kelepçeleterek götürmelerini söyleyeceğim.
* Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre, şüpheli sıfatıyla çağrılan kişilerin haklarındaki tüm suçlamaları öğrenme hakkı var. Bunun belirtilmesi şüpheli için haktır, soruşturmayı yürüten için ise ödevdir. Ancak savcı bu ödevini de yerine getirmedi. (EKN)