Roboskili ailelerin avukatları, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturmada görevsizlik kararı vermesine ve dosyayı askeri savcılığa yollamasına itiraz etti.
Avukatlar Reyhan Yalçındağ, Cihan Aydın, Meral Danış Beştaş, Mesut Beştaş, Mehmet Emin Aktar, Tahir Elçi ve Serdar Çelebi Malatya Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na itiraz dilekçesi sundu.
28 Aralık 2011’de Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçakların bombardımanıyla, Şırnak ili Uludere (Qileban) ilçesine bağlı Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinden 34 kişi öldürüldü. Katliamı soruşturan savcılık, 1,5 yıl sonra görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Görevsizlik kararına ilişkin 10 sayfalık itiraz dilekçesinde, savcılığın bu kararının hukuksuz ve insan haklarına aykırı olduğu belirtilerek, kararın kaldırılması talebinde bulunuldu. Avukatlar, soruşturmadaki gizlilik kararının da kaldırılmasını istedi.
“İhmal veya taksirler değil, kasten”
İtiraz dilekçesinde, şu ifadeler yer aldı:
“Savcılığın kararında 'görevi kötüye kullanma' ve 'taksirle adam öldürme' fiilleri gerekçe gösterilerek dosya askeri savcılığın yetkisinde olduğu belirtiliyor. Kararda, şu konuya dikkat çekiliyor:
“…bölgede keşif uçuşu yapan İnsansız Hava Aracı (İHA), ilk olarak saat 17:20'de ülkemize doğru hareket etmekte olan grubu tespit etmiştir. İHA görüntülerini inceleyen birimler tarafından, ülkemize yaklaşan grupların 'terörist veya kaçakçı vatandaşlarımız' olabileceği yönünde değerlendirmeler yapılmıştır. Sınıra yakın bölgede örgüt mensuplarının bulunması ve olayın gerçekleştiği bölgede olay öncesinde çok sayıda silahlı çatışmanın meydana gelmiş olması da dikkate alınarak, tespit edilen grubun terör örgütü mensupları olduğu değerlendirilip hava harekatı yapılmasına karar verilmiştir. Bu hava harekatı kapsamında savaş uçakları tarafından, ilki saat 21:40'ta ve sonuncusu ise 22:24'te olmak üzere gruplara yönelik toplam dört bomba atılmıştır. Atılan bombalar sonucu toplam 34 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.”
“Bu belirlemenin kendisi bile, ihmal veya taksirle değil de, öldürülen sivillerin 'kasıtlı' biçimde savaş uçakları tarafından bombalandığının itirafıdır.”
“Çünkü, olayın gerçekleştiği yerde İHA görüntülerini inceleyen birimlerin, hareket halinde olan grupların 'örgüt üyeleri veya kaçakçılar' olabileceği yönünde değerlendirmeler yaptıkları, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır ki; savcılık böylesi bir değerlendirmeye atıfta bulunmaktadır.”
“Kaldı ki, 'kaçakçı vatandaşlarımız' denilen maktullerin, sadece o akşam değil on yıllardır bölgede başka bir geçim kaynakları olmadığı için, sınır ticareti yapan köylüler olduğu herkes tarafından bilinmektedir.”
“Yine, sınıra yakın bölgede örgüt mensuplarının da bulunması ve/veya olayın gerçekleştiği bölgede daha öncesinde silahlı çatışmalarının yaşanmasını gerekçe göstermek, asla ve asla hukukla, adaletle, yasalarla açıklanabilecek bir durum değildir.”
“Bir yandan 'örgüt mensubu veya kaçakçı oldukları değerlendirilen' deyip; sonrasında da savaş uçaklarıyla bombalama yapanların kasıtla değil de taksirle hareket ettiğini söylemek, çok ciddi bir çelişkidir.”
“Savcılığın görevsizlik kararı vererek, Genelkurmay Askeri Savcılığı'na göndermesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Eylemi gerçekleştirenler asker kişi olabilir, ancak sivil insanların dört ayrı bombardımanla öldürülmesi 'askeri bir hizmet' olamaz.”
“Savcılığın kararı hukuksuz”
Özgür Gündem gazetesine konuşan Avukat Reyhan Yalçındağ, savcılığın verdiği kararın hukuksuz olduğunu söyledi.
Katliam soruşturmasının başından bu yana dosyanın kendilerine kapatıldığını vurgulayan Yalçındağ, "Biz sonuna kadar bu davanın takipçisiyiz. Gereken tüm hukuki yolları deneyeceğiz. Ulusal tüm hukuk mekanizmalarını zorlayacağız. Ancak iç hukuk içerisinde taleplerimiz yerine getirilmezse, bu davayı uluslararası mekanizmalara götürme konusunda da tereddüt etmeyeceğiz" dedi. (AS)