Son dönemlerde bu hakkını sıkça kullanan "Hukukçular Birliği" adlı derneğin Yönetim Kurulu üyesi Kemal Kerinçsiz, son olarak Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk hakkında, "Türk ordusunu ve yargı organlarını aşağıladığı, yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Kerinçsiz ve bağlı bulunduğu Hukukçular Birliği, daha önce Osmanlı Ermenileri Konferansı'nı düzenleyenler, gazeteci Hrant Dink ve yazar Orhan Pamuk hakkında suç duyurularında bulunmuş ve bazı savcılıklar bunları davaya dönüştürmüştü.
Kerinçsiz'in yurttaşlık haklarını böylesine pürüzsüzce kullanabilmesi ve kamu otoritesinin bu hakların kullandırılmasındaki olağanüstü kolaylaştırıcılığı "yargı hangi koşullarda harekete geçer" sorusunu gündeme getirdi.
Yurttaşlara yönelik hak ihlalleri konusunda sıklıkla suç duyurusunda bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der), başvurularında sürecin çok yavaş işlediğini ve çoğunun takipsizlikle sonuçlandığını, yurttaşların haklarını sınırlamaya yönelik başvuruların ise gecikilmeden yargıya taşındığını düşünüyorlar.
İstanbul barosu avukatlarından Ergin Cinmen ise, "Sorun Kemal Kerinçsiz ve Hukukçular Birliği'nin anayasal haklarını kullanmaları değil bu kişilerin hukuka aykırı dilekçeleri ve başvuruları doğrultusunda karar veren yargı makamlarıdır" dedi.
Cinmen'e göre "hukuk bazı düşüncelerin tetikçisi haline getirilmeye başlandı".
Bilgen : Hak savunucularının başvuruları değerlendirilmiyor
Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Bilgen'in verdiği sonuçsuz başvuru örnekleri arasında 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu'na yönelik şikayet de var.
Bilgen, son dönemlerde, Erzurum'un yoksul mahallelerini dolaşan komutanın yardım almaya gelen ve Kürtçe konuşan bir kadına "Türkçe öğren, televizyon izle!" sözlerini yargıya taşıdıklarını ancak sonuç alamadıklarını bildirdi.
Mazlum-Der başkanının verdiği bir diğer örnek de "Azınlık Raporu" konusunda yaptıkları basın toplantısı sırasında Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu Başkanı Prof. Dr İbrahim Kaboğlu ve kurul üyesi Prof. Dr. Baskın Oran'a yönelik saldırıyla ilgili olarak yaptıkları başvuru.
Mazlum-Der'in de içinde bulunduğu bir heyetin yaptığı suç duyurusuna henüz bir yanıt alamadıkları halde Kaboğlu ve Oran hakkında yargılama süreci başladığını söylüyor Bilgen.
Savcı ile yargıçlar hala çok iç içe
Bilgen, sorunun "savcıların kendilerini mahkeme heyetinin bir parçası olarak algılamalarına ve davalıyla davacının eşit pozisyonda olmaması"na bağlıyor.
Bilgen yetkililerin bireyi, toplumu ve özgürlükleri değil, devleti koruma yaklaşımıyla hareket ettiklerini söylüyor: "Örneğin, dışlayıcı ve ayrımcı ifadelerden dolayı bir devlet görevlisi için suçlamada bulunuyorsak 'devlet görevlisi ayrımcılık yapmaz' şeklinde karşılık alıyoruz." Diyor
Tek sonuç
Tek bir örnek dışında sonuç alabildikleri bir girişim hatırlamıyor Bilgen. Yalnızca Leyla Şahin ile ilgili olarak bir Hürriyet haberinde Mazlum-Der'in "illegal bir örgüt" olarak tanıtılmasına karşı açtıkları davayı kazanmışlar. Ancak karar henüz Yargıtay'da kesinleşmemiş.
"Müdahil tarafken şehirlere dahi sokulmuyoruz"
Dernek yetkilisi olarak yaptığı eylemler ve konuşmalar için yüzü aşkın davada yargılanan İHD İstanbul Şubesi Başkanı avukat Eren Keskin de, dernek adına yaptıkları suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığını söylüyor
"Savcıların yaklaşımı, hakikaten kişi ve kuruma göre değişiyor" diyor Keskin. Orhan Pamuk'a karşı suç duyurusu yapan "Hukukçular Birliği"nin çabuk sonuç almasına da şaşırmamışlar. Keskin bunu derneğin "bağımsız değil, bütünüyle militarist yapıya bağlı" olmasına bağlıyor.
"Müdahil taraf olarak gireceğimiz davalarda duruşmanın yapılacağı şehirlere dahi sokulmuyoruz" diyor Keskin. "Ama Pamuk'un yargılandığı gün, Şişli Adliyesi'nin daracık salonlarında polislerin gözü önünde bizi ölümle tehdit ettiler.
Cinmen : "Hukuk, bazı düşüncelerin tetikçisi yapıldı"
İstanbul barosu avukatlarından Ergin Cinmen, sorunun kamu otoritesini kullananlarda olduğunu söylüyor: "Hukukun ne yazık ki, bazı düşüncelerin tetikçisi haline getirilmeye başlandığını düşünüyorum.
"Önemli olan dilekçeyi kimin verdiği değil. Bu dilekçeler üzerine karar veren kamu makamlarıdır. Sorun buradan kaynaklanıyor" dedi.
Kerinçsiz'in Orhan Pamuk aleyhindeki suç duyurusu İstanbul ve Zeytinburnu Cumhuriyet Savcılıklarınca takipsizlik kararı verilerek geri çevrilmiş ancak Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na yapılan duyuru olumlu karşılanarak Pamuk hakkında dava açılmıştı.
Cinmen, Osmanlı Ermenileri Konferansı'na ilişkin Kerinçsiz ve arkadaşlarının başvurusu üzerine İstanbul İl İdare Mahkemesi'nin verdiği yürütmeyi durdurma kararını da hatırlatıyor: "Akla, hayale, izana sığmayacak bir karar bu."
Cinmen, Kerinçsiz'in suç duyurusu üzerine Şişli Cumhuriyet Savcılığının Orhan Pamuk hakkında açtığı davanın da "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi doğrultusunda verilmiş olan kararları göz önüne alındığında" hiç açılmamış olması gerektiğini söylüyor.
301. maddeye muhalefet davalarında müdahil olmaz
Cinmen yargıcın usul hükümlerine göre Kerinçsiz'i Pamuk davasında duruşmaya bile almaması gerektiği kanısında.
"301. maddeden açılan davaların müdahilleri olmaz. Kişiler bu tür konularda şahsen zarar görmez. Burada bu kavram ihlal edilmiştir" diyor Cinmen.
"Bir kişinin müdahil olabilmesi için o suçtan doğrudan zarar görmüş olması lazım. Birisi birisini vurmuştur ve yaralamıştır, o yaralanan kişi davaya müdahil olarak girebilir. Birisi öldürülmüştür öldürülen kişinin yakınları davaya müdahil olarak girebilir" diyor Cinmen.
"Orhan Pamuk'a karşı açılmaması gereken bir dava açıldı. Müdahil olamayacak kişilere müdahil statüsü verildi."
Kerinçsiz'in son şikayeti: Lagendijk
Kerinçsiz, son olarak Ramazan Selçuk ve Recep Akkuş adlı kişilerle birlikte, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, Lagendijk'ın 17 Aralık'ta İstanbul Taksim'de katıldığı bir toplantıda, Türk ordusu ve Türk yargısını aşağıladığını iddia etti.
Lagendijk'ın "mütareke komiseri gibi davrandığı" iddia edilen dilekçede, cezalandırılması için gerekli işlemlerin yapılması istendi ve hakkında yeni TCK'nın 301'inci maddesi ve 288'inci maddesi uyarınca soruşturma sürdürülerek dava açılması istendi.
Önceki şikayetler
Son yerel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) Küçükçekmece Belediye Başkanı adayı olan "Hukukçular Birliği" adlı derneğin yönetim kurulu üyesi Avukat Kemal Kerinçsiz, Orhan Pamuk hakkında "orduyu alenen aşağılamak"tan suç duyurusunda bulunmadan önce . önce Osmanlı Ermenileri Konferansı'na dava açmış ve Hrant Dink'in "Türklüğe hakaret"ten aldığı ertelenen cezanın artırılmasını istemişti.
* Kerinçsiz, 28 Ekim'de Fener Rum Patrikhanesi'ne karşı düzenleneceği açıklanan "Patrikhane Yunanistan'a" mitinginin de düzenleyicileri arasında yer almıştı.
* Küçükçekmece Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, Kerinçsiz'in suç duyurusu üzerine Hrant Dink hakkında "yargıyı etkilemek" iddiasıyla soruşturma açmıştı.
* Kerinçsiz'in suç duyurusu üzerine "Radikal" gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan ile gazete yazarları Erol Katırcıoğlu, Murat Belge, Haluk Şahin ile "Milliyet" gazetesi yazarı Hasan Cemal hakkında, Osmanlı Ermenileri Konferası'na ilişkin yürütmeyi durdurma kararı üzerine kaleme aldıkları yazılarında "yargıyı etkiledikleri" ve "devletin yargı organlarını aşağıladıkları" gerekçesiyle dava açılmıştı.
* Daha önce Ermeni Kimliği üzerine yazdığı yazıdan gazeteci Dink'i mahkum ettiren Hukukçular Birliği, "Hakaret kastım yok. Anlaşılmadım" diyen gazeteci aleyhinde geçen günlerde üç ayrı şikayette daha bulundu. (KÖ/EÖ/EK)