9 Haziran 1998'de yaşanan ve yedi kişinin yaşamını yitirdiği ve 127 kişinin yaralandığı patlama ile ilgili üçü tutuklu 15 sanığa 1998'de açılan davada, aralarında Sosyolog Selek'in de bulunduğu beş kişi hakkında eski Ceza Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca müebbet ağır hapis cezası istendi.
Raporlar çelişkili
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün (Çarşamba) devam edilen davada, Savcı Saraç, Pınar Selek, Abdulmecit Öztürk, Alaattin Öğet, İsa Kaya ve Kadriye Fikret Sevgi'nin "Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya teşebbüs", "yasadışı silahlı PKK örgütünün üyesi olmak" ve "patlayıcı madde atmak"tan cezalandırılmalarını talep etti.
Patlamanın nedeni hakkında dosya içindeki raporların çelişkili olması nedeniyle Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne talimat verilerek bir bilirkişi heyetinden rapor istendiğini mütalaasına ekleyen Savcı,4 Temmuz 2002 tarihli bilirkişi raporunda, patlamaların bombaya bağlı olduğu, tüpgaz sızıntısına bağlı olması halinde yangın çıkması gerektiğine yer verildiği ancak heyette bulunan Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. İnci Gökmen'in "Patlama, gazdan kaynaklandı" görüşüyle rapor sonucuna katılmadığını bildirdi.
Savcı saldırı olduğu sonucuna vardı
Savcı, patlamayla ilgili üniversite, Emniyet Kriminoloji, bağımsız bilirkişiler, Adli Tıp İhtisas Kurulu ve Genel Kurul raporları birbirleriyle çelişkili olduğunu kayda geçirdi.
Bu raporlarda olayı tüpgaz patlamasında yaşandığına yer verildiğini bildiren savcı, Adli Tıp Genel Kurulu'nun raporunda ölümlerin patlama sonucu gerçekleştiği ancak patlamanın kaynağı ile ilgili tıbben tespit edilemeyeceğine yer verdiğine işaret etti.
Ayrıca, 20 Temmuz 1998 tarihli olay yeri inceleme raporunda, bomba malzeme parçalarına rastlanmadığı, nitroselüloz ve nitrit iyonlarının patlayıcı maddeler içerisinde bulunan kalıntı ve artıklarda bulunabileceği bildirildi.
Buna karşın Savcı, "barut kokusu aldık" diyen tanıkların beyanları ve sanık ifadelerinden hareketle olayın bir saldırı olduğu sonucuna vardı.
Dava, 17 Mayıs 2006'da sürecek
Savcı Saraç, sanıklar Baran Öztürk, Heval Öztürk, Ercan Alır ve Delibaş Arat'ın yeni Ceza Yasası'nın 314/2 ve Terörle Mücadele Yasası'nın 5. maddesi uyarınca cezalandırılmalarını, Maşallah Yağan'ın yeni TCK'nın 314/2, TMY'nın 5. maddesi ve TCK'nın 213/1-2 maddelerinden ceza verilmesini de istedi.
Dava, sanık avukatlarının savunmalarını yapabilmeleri için 17 Mayıs 2006'ya ertelendi. Duruşmayı Almanya Aachen Barış Ödülü Yönetim Kurulu üyesi Denis-Dion Dreiesbursch, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Filiz Koçali, Barış Girişimi'nden Osman Kavala, yazar Aslı Erdoğan, gazeteci İrfan Uçar, sanatçı Ferhat Tunç, Tunceliler Derneği Başkanı Nimet Tanrıkulu, Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Amargi, Filmor, Feminist Kadın Çevresi temsilcileri de izlediler.
Yasa ne diyor?
"Silâhlı örgüt" başlıklı yeni TCK'nın 314. maddesi, "(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır" şeklinde düzenlendi.
"Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit" başlıklı 213. maddesine göre ise, "(1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun silâhla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza, kullanılan silâhın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir." (EÖ/KÖ)