İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, 17 askerin yaşamını yitirdiği Aktütün Karakolu'na baskında "askeri ihmali" gündeme getirdiği için hapisle yargılanan Taraf gazetesi sorumlu müdürü Adnan Demir'in beraatini istedi.
Savcı, PKK örgütünün Aktütün Karakolu'na giriştiği saldırıyla ilgili yayınların basın özgürlüğünün bir parçası olarak değerlendirdi; bunun için Demir'in cezalandırılmamasını istedi.
"Genelkurmaya ait gizli belgelere yer verdiği" gerekçesiyle Demir'in yargılandığı bugünkü duruşmada mahkeme, gazetecinin ve avukatı Ergin Cinmen'in esas hakkında savunma yapmaları için süre verdi. Yargılamaya 20 Ekim'de devam edilecek.
Suçlama: yayın yasağını ihlal
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen, Genelkurmay Başkanlığı'nın şikayetiyle Demir hakkında, Ceza Kanunu'nun (TCK) 329. maddesi uyarınca ve 5 yıl hapis istemiyle dava açmıştı.
İddianamede, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi'nin, gazetenin 14 Ekim 2008 tarihli sayısında yayımlanan "Aktütün'ü İtiraf Edin Demiştik...Biz Açıklıyoruz" başlıklı haberine ertesi gün yayın yasağı koyduğu da hatırlatılmıştı.
3 Ekim 2008 gecesi yapılan saldırıyla ilgili gazetenin 14, 15, 16, 17, 18, 26 ve 28 Ekim 2008 tarihli sayılarında yayımlanan haberler yargılamaya gerekçe olarak gösterilmişti.
Gazeteye 80'i aşkın dava
Çoğu Ergenekon Soruşturması kapsamında olmak üzere gazete yetkilileri ve çalışanları Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Nevzat Çiçek, Mehmet Baransu, Bahar Kılıçgedik, Başar Arslan, Sibel Hürtaş, Adnan Keskin ve Adnan Demir hakkında "soruşturmanın gizliliğini ihlal", "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "yargıyı yapanı etkilemek" gibi suçlamalarla 80'in üzerinde ceza davası sürüyor.
Avukat Ergin Cinmen, daha önce gazeteye yönelik hukuksal baskıları bianet'e değerlendirirken, "Henüz bir karar çıkmadı ancak eğer mahkemeler bu davalarda cezalandırmaya giderse ve bu hükümler Yargıtay'da onanırsa bu dosyalar AİHM'e gider. Türkiye yeniden 95'lerin Türkiye'sine döner, bu da Türkiye'nin yeniden insan haklarını sistemli olarak ihlal eden ülkeler kategorisine girmesi demektir. Yargıçlar mutlaka AİHM ile ilgili kriterleri gözetmeli. Aksi taktirde, yargıç kararlarıyla Avrupa Birliği süreci tehlikeye girer, Türkiye Avrupa Konseyi nezdinde çok zor durumlara düşer" demişti. (EÖ)