Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, savaş çığırtkanlığı yapmanın doğru olmadığını belirterek, "Gereken her şey hukuk çerçevesinde mutlaka yapılacaktır. Kimseyle savaşmak niyetinde değiliz. Böyle bir iddiamız da yok" dedi.
Arınç, gazetelerdeki haberlere göre, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Suriye'nin düşürdüğü askeri uçakla ilgili teknik bilgiler verdi.
"Düşürülen uçağımız bir keşif uçağı olmakla birlikte o gün icra edilen görev keşif niteliği taşımamaktaydı. Uçağımızın görevi bölgedeki radarlarımızın imkan ve kabiliyetlerinin rutin olarak test edilmesinden ibaretti."
Arınç, uçağın uluslararası hava sahasında biri Kıbrıs adasının kuzeyinde doğu-batı istikametinde diğeri adanın doğusunda kuzeydoğu-güneybatı istikametinde değişik irtifalarda ve düz bir rota izleyerek görevini icra ettiğini söyledi.
Uçağın görevini tek başına ifa ettiğine, silahsız olduğuna ve tüm kimlik tanımlama sistemlerinin açık bulunduğuna dikkati çeken Arınç şöyle devam etti:
"Eğer iddia edildiği gibi Suriye'ye karşı bir keşif görevi söz konusu olsaydı uçağımızın mutlaka başka savaş uçaklarıyla korunması gerekir ve bu görevin mecbur kılacağı manevralar radar ekranlarında açıkça görülebilirdi."
"Uluslararası hava sahasında vuruldu"
Doğu Akdeniz uluslararası hava sahasında bölgedeki tüm ülkelerin askeri uçaklarının düzenli olarak benzer eğitim uçuşları gerçekleştirdiğini ifade eden Arınç, uluslararası hava sahasında askeri amaçlı uçuş gerçekleştirmenin her devletin hakkı olduğunu ve bu konuda hiçbir sınırlama olmadığını vurguladı.
"Suriye, uçağımızın uçaksavar ateşiyle ve kıyıdan 100 metre mesafede vurulduğunu ileri sürmektedir. Suriye'nin iddiası budur. Tarafımızdan ise kıyıdan 13 mil açıkta, uluslararası hava sahasında vurulduğu belirtilmektedir. Radar kayıtları bu konuda Türkiye'nin tezini tamamen doğrulamaktadır, hiçbir kuşkuya yer kalmayacak şekilde."
"Bu tür kayıtlar Türk radarlarında mevcut olduğu gibi Doğu Akdeniz kapsama alanında bulunan bölgedeki tüm radarlarda da mevcut olmalıdır. Dolayısıyla bu konuda üçüncü taraflara da başvurulabilir. Radar kayıtlarına göre uçağımızın saat 11.58'de kıyıdan 13 mil mesafede ve Suriye kara suları ve hava sahasının dışında, 7 bin 400 feet irtifada isabet aldığı anlaşılmıştır."
"7 bin 400'ün üçte birini kabul ederseniz 2 bin 500 metre yükseklikte olduğu bilinmektedir. Keza radar kayıtları bu isabetin etkisiyle uçağımızın sol tarafına yatarak 90 saniye içinde 4 mil doğuya doğru keskin bir düşüşe geçtiğini ve kıyıdan 8 mil mesafede denize düştüğünü göstermektedir. Uçağımızın enkazının bin metreden aşağıda olduğu tespit edilmiştir."
"Kamuoyu müsterih olsun"
Uluslararası hukukun açık denizler üzerindeki hava sahasını serbestçe kullanma hakkını tanıdığını vurgulayan Arınç, "Suriye soğukkanlılıkla uluslararası hava sahasında tek başına seyreden silahsız bir uçağımızı hedef alıp düşürmüştür. Bu hasmane eylem tarafımızdan elbette gereken yapılacaktır. Uluslararası hukuk ve teamül Türkiye'nin yanındadır. Türkiye bu meşru sınırlar içinde gereken adımları atmakta tereddüt etmeyecektir" dedi.
"Hukuki meşruiyet içerisinde uluslararası hukukun bize tanıdığı bütün imkanları sonuna kadar kullanacağımızın elbette bilinmesi gerekir. Bunun içerisine meşru müdafaa da girer. Bunun içerisine mukabele-i bilmisil de girer. Bunun içerisine uluslararası hukukun mütecaviz devlete yöneltebileceği bütün müeyyideler de girer. Türkiye bu konuda hiç bir şeyi eksik bırakmayacaktır. Kamuoyu müsterih olsun."
BM'ye mektup
Türkiye, düşürülen Türk uçağı ile ilgili uluslararası girişimleri kapsamında Birleşmiş Milletler'e de (BM) bir mektup sundu.
Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan, mektubununu Genel Sekreter Ban-ki Mun ve Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı Çin'in daimi temsilcisine gönderdi.
Mektupta, Türk uçağının silahsız ve tek başına uçtuğunu vurgulandı. Büyükelçi Apakan, mektubun BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi belgesi olarak da yayımlanmasını istedi. (AS)