Modern dünya savaşlarında ölenlerin hep siviller olduğu, en yakınımızdaki Körfez ve Irak Savaşları'nda görülmedi mi?
Kadınlar, geleneksel düşünce biçiminde, düşmandan intikam alma aracı olduklarından savaştan en çok da zarar görenler oldu.
Taciz, tecavüz, fuhuş, seks işçiliği ve yoksulluk. Dolayısıyla kadınlar ve çocuklar zarar gördüğü için de koca bir toplum, savaşın bedelini hep ağır ödedi.
Dünya Barış Günü'nde, "Savaşsız Bir Dünya" dileyen kadınlara savaşın ve barışın anlamını sorduk. İşte yanıtları:
Yurtsever: Savaşta kadının insan hakları ihlal edilir.
Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi'nden Leman Yurtsever "Savaşlarda, çatışmalı ortamlarda, toplumsal olaylarda, kadınlar; insan hakları ihlallerinin en ağır biçimini yaşar" diyor.
"Savaşan taraflar erkekler olduğu için, eşlerini çocuklarını erkek çocuklarını savaşta yitiren kadınlar, bir taraftan sevdiklerinin kaybetmenin verdiği acıları, diğer taraftan da savaşın acılarını da ağır biçimde yaşar.
"Savaş demek kadınlar için taciz, tecavüz ve yoksulluk demektir. Daha çok fuhuş kadın ticareti, köleleştirme, seks işçiliği demektir. Kadınlar savaşta kaderleriyle baş başa bırakılıyor. Zaten ekonomik özgürlükleri yok. Bu yüzden savaşlar en çok kadınları ve çocukları vurur.
"Onun için kadınların barışa çok ihtiyacı var. Kadınlar etnik ve dinsel kimliklerinden dolayı da savaşlarda horlanan, aşağılanan taraf oluyor. Karşı tarafın erkekleri, düşmanlar öç almak adına kadına tecavüzü bu durumlarda hak görüyorlar. O nedenle barışı en çok kadınlar hak ediyor."
Buğday: "Tecavüzün olmadığı bir dünya" .
İstanbul Barış Anneleri'nden Latife Buğday'a göre "Kadınlar barıştan, savaşsız bir dünya anlıyor."
"Bütün savaşlarda acıyı çeken, haksızlığa uğrayan kadınlar oluyor. Çünkü kadının savaşlarda uğradığı tecavüzler ve işkenceler toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen unsurdur.
"Ayrıca kadınlar din olgusu adına da savaşlarda paravan olarak kullanılıyorlar. Savaşı yürüten kesimler bunu kadına yönelik bir caydırıcı unsur olarak kullanabiliyorlar.
"Kadın eşini oğlunu kaybediyor. Babasını annesini kaybediyor. Bu konuda acıyı çeken kadın. Savaşı çıkaran kadın değil erkek oluyor. Doğa tahrip ediliyor Çocuklara yaşanacak dünya bırakılamıyor.
"Savaş her şeyin üzerinde büyük tahribatlar yaptığı için kadın her zaman barıştan yana olmuştur. Savaş bir dünya diliyorum."
Sarışen: "Barış diyoruz düğünlerde silah sıkıyoruz"
Çanakkale Kadın El Emeği'nden Gülay Sarışen "Savaşla barışı birlikte düşünmek gerektiği" inancında
"Çünkü savaştan en çok etkilenen kadınlar oluyor. Tacizin şiddetin en ağır boyutunu yaşayan kadın ve çocuklar.
"Bilinen ama hayata geçiremediğimiz bir kavram barış. Barış ya da barış kelimesinin hayata geçirebilmek ve içimize sindirebilmek için bireyler önce içinde bulundukları ve yaşadıkları, biriktirdikleri şiddeti sonlandırması gerekiyor.
"Çünkü toplum, bireyler bireylerden oluşuyor. Barışı yaşama geçirecek olanlarda toplum. İlk önce halk sonra devlet barışı yaşama ya da hayata geçirebilir.
"Zaman zaman "şiddetsiz savaşsız bir toplum istiyoruz" diye bağırıyoruz. Ama bir futbol maçında ya da düğünde ilk önce silahlarımızı konuşturuyoruz Çocuklarımıza örnek olsun diye. Daha sonra da bu konuda eğitim olması gerektiğini düşünerek nutuk atıyoruz.
"Bu konular savaş ve şiddet, çocuk hakları ya da kadın hakları olsun, nedense hep günleri geldiğinde hatırlanıyor. Bir gün sonra unutuluyor. Belki de sorun ondan kaynaklanıyor diye düşünüyoruz. Çünkü sorunu yaşadığımız zaman sorun olarak kabul ediyoruz, yaşamadığımız zaman sorun olarak görmüyoruz."
Zeybek:"Kaos yaratılmak isteniyor"
KADER Balıkesir Şubesi Başkanı Ayşe Figen Zeybek "Biz kadınlar barıştan yanayız," diyor. "Daha bugün, ordudan gelen sert açıklamalardan hoşnut değiliz."
"Doğuyla batı arasında bir kaos yaratılmak isteniyor, birbirine düşürülmek isteniyor. Bizler Türk bayrağı altında yaşayan kadınlarız. O da kimsenin bayrağı değil. Bayrağın siyaset amaçlı kullanılması ve toplumların bölünmesi isteniyor. Ordudan gelen bu tür açıklamalarda bunlara sebep oluyor.
"Savaşın başında yoksulluk geliyor. Sosyal uçurumların fazlalığı geliyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu savaş ortamı, ekonomik uçurumların yarattığı kaos ortamıdır.
"Türkiye'de bir tek terör yok. Terörün dışında sosyal patlamalar da var.
Ayvalık Cunda Adasında bile, Kürt Türk kavgasının olması bizi üzüyor. Burada midye simit satan Kürt çocuklar var. Toplumda, halk arasında ikilik yaratılmaya çalışılıyor. Biz kadınlar bunu istemiyoruz."
Temur): "Barışın adı bile güzel"
Mersin Bağımsız Kadın Dayanışma Derneği'nden Nesrin Temur için "Barışın adı bile güzel."
"İlk önce kendimizle barışık olmalıyız" diyor Temur. "Bu da nasıl olacak? Savaşlar kavgalar olmasa iki toplum olarak barışı yakalayabilsek diyorum."
"Barış ve barışık olmanın temeli aileden gelir diye düşünüyorum. Aile içi çatışmaların olmadığı, parçalanmış aile çocuklarının olmadığı, parçalanmış aile çocuklarının sevgisizliklerini topluma sunmadıkları bir toplum diliyorum.
"Birbirimize merhaba demeyi bile esirgiyoruz. Bunlar olmasa keşke. Terör olmasın diyorum. Kapı kilitlemeden yattığımız, biz kadınlar olarak sokaklarda korkmadan yürüdüğümüz bir dünya talep ediyoruz. Ailelerde kavga olmasın.
Buluttekin: "Barış adına umudum yok "
Diyarbakır Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı'ndan -Naşide Buluttekin ise umutsuz: "Son iki yıldır Diyarbakır'da kadınların gündeminden barış hiç düşmedi. Barış günleri, etkinlikler yapıldı. Ama bölgede yaşanan sorunlardan dolayı bu yıl biz kadınlar barış adına bir şey yapmıyoruz." diyor.
"Savaş en çok kadınları etkiliyor. Kendi adıma barış için konuşulacak bir şey kalmadı diye düşünüyorum.
"Bunu bölgedeki son olaylar ve yaşananlar adına da söylüyorum. Bir iki küçük etkinlik dışında barış adına bir şey yapmadık ve barış adına umudum da yok."(AD)