Irak'a yapılacak ABD saldırısı kadınları somut olarak nasıl etkileyecek?
Irak'a saldıracak olan Türkiye, Amerika ve İngiltere'nin bütçelerinden orduya ayrılacak olan pay, kamu harcamalarından kesinti yapılarak arttırılacak. Kamu harcamalarında kısıntı yapılması kadınlar için hayati önem taşıyan eğitim, sağlık gibi sosyal hizmetlerin de kısılması demektir. Çocukların, yaşlıların ve hastaların bakımında bütün yükün kadınların omuzlarına çökmesi demektir. Irak savaşının doğuracağı ekonomik krizin sonuçlarını dünyanın en yoksul kesiminin %70'ini oluşturan kadınlar çok daha ağır yaşayacaktır.
Yine savaşların neden olduğu göç de yoksulluk nedenlerinden biri değil mi?
Körfez savaşında ve Türkiye'de yaşanan iç savaşta olduğu gibi zoraki göç, Irak savaşının da kaçınılmaz sonuçlarından olacak. Dünyadaki mültecilerin üçte ikisini oluşturan kadınlar ve bakmakla yükümlü oldukları çocuklar yeni bir göç dalgasından en fazla etkilenecek olan kesimdir.
Platformun yayınladığı açıklamada yoksulluğun fuhşu da arttırdığı söyleniyordu.
Yoksulluk kadar savaş da kadınları fuhuş sektörüne girmeye zorluyor. Yüz binlerce paralı Amerikan askerinin yoksulluğun pençesinde kıvranan Irak'a akın etmesiyle oluşan talebi karşılamak üzere bu yoksul ülkenin erkekleri tarafından, kadın bedeninin pazarlanmasına dayanan geniş bir fuhuş sektörü oluşacak. Bize İncirlik'te de bu tür olayların yaşandığı haberleri geliyor.
Bir de şiddet konusuna değinmişsiniz.
Savaş Koşulları altında kadına yönelik şiddet her alanda artıyor. Örneğin Sırbistan'da yapılmış bir araştırma var; savaş döneminde Sırplı kadınlara yönelik ev içi şiddette artış olmuş. Askeri eğitim erkekleri saldırgan ve sert olmaya teşvik ediyor ve bu özelliklerini gerektiğinde kullanılmak üzere muhafaza etmeleri isteniyor. Bu koşullar altında, cephe dışında, sokakta ve aile içinde de kadına yönelik şiddet ve tecavüzün artacak olması bir sürpriz değildir.
Ayrıca "karşı" tarafın şiddeti de söz konusu değil mi?
Militarizm ve kadına yönelik şiddet arasındaki ilişki oldukça açık aslında. Militarizm ile ödüllendirilen "erkeklik" ve küçümsenen "kadınlık" kadın düşmanlığını besliyor. Savaş, militarizm ve ordu, toplumda erkek egemenliğini besleyerek sürekliliğini sağlar. Savaşta ve orduda "erkeklik ve askerlik" erkek merkezli cinsel iktidarı içeren söylemler üzerinden yeniden inşa edilir. Bildiğiniz gibi tecavüz yaygın olarak kullanılan bir savaş stratejisidir. Tecavüzcü, diğer kadının bedenini tıpkı ülkesinin toprakları gibi işgal edip, ona sahip olduğuna inanıyor.
Yakın dönemdeki savaşlarda da bütün dünya bu tecavüzlere tanık oldu.
Evet hep birlikte tanık olduk. Ama daha önceki savaşlarda da aynı şeyler yaşanmış. 1928'den II. Dünya Savaşı sonuna kadar çoğunluğunu Korelilerin oluşturduğu yaklaşık 200 bin Asyalı kadın Japon askerleri ya da onlara hizmet eden kimseler tarafından kaçırılarak "Konfor Evleri" adi verilen bir tür geneleve hapsedilmiş; Japon askerleri tarafından günde on, yirmi defa tecavüz edilmiş, işkenceye maruz kalmış ve bir çoğu da öldürülmüş. Yakın zamanda Bosna'da sistematik tecavüzler yaşandı. Ve kendi coğrafyamızda çatışma döneminde pek çok kadın aynı yöntemin kurbanı oldu.
Savaşlarda kadınların cephede olmadığı için erkeklere göre avantajlı olduğu söylenir.
Belki bir zamanlar öyleydi. I. Dünya Savaşı'nda ölenlerin %5'i sivildi. II. Dünya Savaşı'nda bu oran %55'di, günümüzde ise savaşlarda ölenlerin %90'ı sivillerden oluşuyor. Günümüzde savaşlar sivil hedeflere yöneliyor. Sivil nüfusun önemli bir parçası olan kadınlar ve çocuklar için savaş büyük bir ölüm tehdidi. Bu yüzden de savaşlara karşı çıkmamız için çok nedenimiz var.