Barış İçin Kadın Girişimi'nin davetiyle İstanbul'a gelen Arizona Üniversitesi Latin Araştırmaları Merkezi'nden Prof. Dr. Elisabeth Oglesby, Guetamala’daki hakikat komisyonlarını, devam etmekte olan soykırım mahkemesini ve kadınların barış sürecinde nasıl yer aldıklarını anlattı.
Oglesby, Guetamala’da birlikte araştırmalar yürüttüğü meslektaşı Mirna’nın bir suikastta öldürülmesinin ardından çalışmalarına devam ettiğini ve birkaç ay önce soykırım duruşmasında tanıklık yaptığını da anlattı. Soykırım duruşmalarının Guetamala televizyonlarından canlı yayınlandığını belirtti.
Oglesby, dünyada herhangi bir soykırım duruşmasının suçların işlendiği ülkenin milli mahkemelerinde görülüyor olmasının ilk defa Guetamala’da gerçekleştiğini anlattı. Kadınların tanıklıklarının toplumun cinsel şiddetin bir strateji olarak kullanıldığının anlamasındaki önemine dikkat çekti:
“Soykırımın generalini duruşmaya çıkarmak 12 yıl sürdü ama oldu. Benim için en anlamlı şey, Maya topluluğundan kadınların tanıklığıydı. Bir gün duruşmada 10 kadın, maruz kaldıkları cinsel taciz suçlarını anlattı. Bu tanıklıklar aracılığıyla Guetamala toplumu kadına şiddetin çatışma sırasında ne kadar sistematik ve ciddi boyutlarda olduğunu kavrama imkanına sahip oldu.
“10 Mayıs’ta nihai karar verildiğinde hakim kadınların duruşmaya katılımının önemini vurguladı ve soykırımın kanıtı olarak değer taşıdığını belirtti. Ordunun stratejisinin nasıl kökleri yok etmeye yönelik bir strateji olarak kadınlara uygulandığını ortaya koydu.”
Kadınlar bu noktaya nasıl geldi?
Maya yerli kadınlarının kendi adlarıyla mahkemeye çıkarak tanıklık yapmalarının uzun bir süre aldığını belirten Oglesby, hem soykırım duruşmalarına hem de bu duruşmalarda kadınların tanıklık yapmasını sağlayan sürece nasıl gelindiğini de anlattı:
“Kadınlar her zaman ülkenin siyasal hayatına katıldılar. Ama esas olarak 1980’lerden itibaren bir takım kuruluşlar kadın kaygılarına odaklandı. Bu katliamdan hayatta kalmayı başaran kadınlar örgütlenmeye başladı. 2000 kişi ölmüş, 40 bin kişi kaybolmuştu.
“1980’lerdeki kadın örgütlenmesinin bir sebebi de kaybedilen insanlara ne olduğunu anlamaya çalışmalarıydı. Hastanelere, morglara, askeri kurumlara gittiler. Arjantin’deki Mayıs Anneleri tarzında bir örgütlenmeydi. Sol hareketi, kadınların konularını ciddiye almadıkları için eleştirdiler.
“Tarihe Açıklık Getirme Komisyonu diye adlandırılan hakikat komisyonu, resmi barış girişimlerinin bir parçasıydı. 1998-99’da çalışmaları sona erdi ve detaylı raporlar yayınladılar. Bu komisyon Latin Amerika ve dünya açısından açık seçik şekilde cinsel şiddeti ele alan hakikat komisyonlarından belki ilkiydi. Öte yandan bu ele alış oldukça yetersizdi. Toplumsal cinsiyet konuları başından itibaren komisyon için bir öncelik değildi, bunlar tanıklıklar ortaya çıktıkça belirginleşti.
“Kadınlar ise bu komisyona paralel çalışmalar yaptı. Şehirli kadınlar Maya topluluklarıyla bir araya geldi. Sosyal-psikolojik bir program da başlatıldı. Atölyeler kuruldu. Kadınların kendi öykülerini anlatmalarını sağlayacak özgüveni kazanmaları için atölyeler yapıldı. Feminist ağlar komisyondan farklı bir iş yapıyor, kendi raporlarını yazıyorlardı. Bunu da 'Ruhlarını dokuyan kadınlar' başlığı altında yapıyorlardı. Kadınları sadece kurban olarak değil sağ kalan kahramanları olarak da ele alıyorlardı.
"Kadınlar barış anlaşmalarına da katıldı ama bariz feminist bir gündemle değil. Resmi müzakere sürecine paralel birçok sosyal çalışma yapıldı. Hak örgütleri ve iş dünyasını içeren bir çatı örgüt daimi bir sosyal forum kurdu, bu da resmi müzakereleri ve anlaşmaları büyük ölçüde etkiledi. Etnik farklılıklar, toprak mülkiyeti gibi farklı konularla ilgili toplam 13 barış anlaşması yapıldı.
"Kadınlar da bu forumda aktif olarak yer aldılar, çıkıp barış anlaşmasının nasıl olması gerektiğini kendi açılarından anlattılar. Ama toplumsal cinsiyet konularındaki talepler barış sürecinin sonrasında ortaya çıktı.
"Şu anda Guetamala'da iki kadın başsavcı var ve aynı zamanda insan halkarı aktivistiler. Bu sayede çatışma sürecinde yaşanan ve çözüm sürecinde de devam eden ihlallerin kovuşturulmasına başlandı."