Irak Savaşı konusunda tuhaf mutabakat
İktidardaki -hükümet dahil- güçlerin çok büyük bir bölümü sürece eklemlenme yönünde irade beyanında bulundular. Buna karşın ortak hedefi gözeten iktidar güçleri arasında çatlaklar bulunduğu izlenimi doğuran görüntüler de eksik olmadı. Peki, varolan konsensüse rağmen neden bu türden görüntüler ortaya çıktı? Irak savaşı tartışılırken bu sorunun üzerinden atlamak politik mücadelede ciddi eksiklere yol açacaktır. Diğer yandan, kısa bir zaman öncesine kadar ordu ile şimdilerde hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kadrolarının karşı karşıya geldiği, buna karşın Irak'a karşı aynı safta buluşulduğu dikkate alındığında sorun daha da ilginç bir hal almaktadır.
Irak sorunu asli etkilerinden birini Türkiye'de sınıflar hiyerarşisinin kurulma sürecinde göstermektedir. 1980'de genel olarak sermaye dışı kesimlerin aleyhine toplumsal hiyerarşi kurulmakla birlikte özellikle 90'lı yılların ortasına doğru sermaye içi hiyerarşinin de düzenlenmesi zorunluluğu doğdu. Karmaşık bir dönemin ardından askeri bürokrasinin düzenleyici bir unsur olarak öne çıktığı olağanüstü bir dönem olan 28 Şubat süreci yaşanmaya başlandı (Bu konuda "Ulusal Devletten Bölgesel Güç Oyunlarına" -Çivi Yazıları,2002- adlı kitabımın 28 Şubatla ilgili bölümlerine bakılabilir).
Fakat, bu süreçte basit bir iktidar içi ilişki düzenlemesi değildi hedeflenen. Aynı zamanda rejimin değişim sancıları ekonomiden siyasal alana, ideolojiden kültüre, kurumlardan en geniş anlamıyla ilişkilere, bir dizi karmaşık müdahale yeni bir kurgu çerçevesinde gerçekleştirilmeye başlandı. Yine aynı yıllarda Türkiye, bölgeye yönelik Avrasya stratejisine eklemlenme kararlılığını dile getirdi. Başlatılan bu kapsamlı değişim artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı anlamına geliyordu.
Refah-Yol sonrası kurulan hükümetler döneminde yeni hedefler doğrultusunda önemli bir yol kat edildi. Fakat, 3 Kasım'da 28 Şubat'ta hedef durumuna gelmiş kadroların önderliğinde kurulan AKP ezici bir çoğunluk elde ederek seçim zaferi kazandı. AKP'nin hükümeti kurmasıyla yeniden düzenlenmeye çalışılan sınıflar hiyerarşisine dair bazı sorunlar baş gösterdi. AKP her şeyden önce 28 Şubat'ın hedefinde yer alan kadrolarca kurulmuştu. "Değiştik" söylemlerine rağmen hem kendi tabanlarında yer alan hem de rejimin merkezinde konumlanmış güçler için bu parti hala Milli Görüşün devamcısıdır.
AKP'nin "değiştik" mesajları üzerine tartışmalar bir yana, bölge merkezli politikalara entegre olma yönündeki beyanları, kurulmaya çalışılan toplumsal hiyerarşideki konumlarını dışsal faktörlerin de etkisiyle daha yukarıya taşımaktadır. Bu duruma iktidar bloğunun büyük sermaye bölümünden henüz ciddi bir muhalefet gelmese de geçmişte ve 28 Şubat sürecinde ağırlıklı bir yere sahip olan ordu birikimleri, ideolojisi, kültürü, refleksleri gereği çok sıcak bakmamaktadır. Fakat, Irak sorununun yarattığı dışsal baskılar nedeniyle şu anda tepkiler çok açığa çıkmamaktadır. Dışsal etkenler bu denli etkili olmasaydı birçok konuda bürokrasinin tepkisi olarak ortaya çıkan eylemlerden anlaşılacağı üzere AKP kendini çok daha şiddetli bir çatışma içinde bulacaktı.
Irak sorunu çeşitli açılardan irdelenebilirse de yaratacağı sonuçlar dikkate alındığında, Türkiye'de iktidar ilişkileri üzerindeki etkileri ertelenmeden ele alınması gereken konulardan biri olarak çıkmaktadır. Toplumsal hiyerarşinin yeniden kurulmaya, iktidar ilişkilerinin yeniden düzenlenmeye çalışıldığı bir dönemde gündeme gelen Irak savaşı ülke içinde yaşanan süreç üzerinde doğrudan etki yapacak fakat, gerilimlerin ertelenmiş olarak yaşanmasına neden olacak gibi görünüyor. (NK/BB)
* Ara başlık ve vurgular Bianet'e aittir.