Fotoğraf: thefederalist.com
Eylül 2021'de DEMOS'ta yayınlanan, Nisan Alıcı, Güneş Daşlı ve Güley Bor'un hazırladığı "Kesişen Yollardan Daralan Alanlara: Türkiye'de Kadın ve LGBTİ+ Örgütlerinin Barış Mücadelesi" raporundan hareketle webinar düzenlendi. DEMOS Araştırma'nın düzenlediği webinarın moderatörlüğünü raporun yazarlarından Güley Bor üstlendi.
Araştırmacı Aysel Fidan, Barış için Kültürel Araştırmalar Derneği'nden aktivist Atalay Göçer, Kaos GL'den Yıldız Tar ve Keskesor LGBTİ+ Oluşumu'ndan aktivist Loren Elva da konuşmacılar arasındaydı.
"Kesişen Yollardan Daralan Alanlara"
Üç örgütten dört konuşmacının katıldığı etkinlikte BAKAD (Barış İçin Kültürel Araştırmalar Derneği)'nden Atalay Göçer ve Aysel Fidan "Savaş ve Barışta LGBTİ+'lar: Geçiş Dönemi Adaletine Diyarbakır'dan Bakmak" başlıklı araştırmalarını sundular.
Webinar "Kesişen Yollardan Daralan Alanlara: Türkiye'de Kadın ve LGBTİ+ Örgütlerinin Barış Mücadelesi" raporunun boşluklarını tamamlamak için oluşturulan, Yıldız Tar'ın "LGBTİ+ Hareketinde Barışın Patikaları" başlıklı yazı dizisini sunmasıyla devam etti.
Son olarak ise Keskesor LGBTİ+ Oluşumu'ndan Loren Elva, kuruluş süreci ile barış ve savaş dönemlerinin ardından oluşumun kapanışını anlattı.
"Hatırlamak için bilgi üretilmeli"
Webinar'ın moderatörü Güley Bor, araştırma süreci boyunca Kürt kadın ve feminist süreçlere dair arşivlerin olmasına rağmen LGBTİ+ hareketi ile ilgili arşiv bilgisinin yetersiz olduğunu belirtti. Hatırlama ve hafızayı yeniden üretme süreçleri için bilgi üretiminin önemli olduğunu ekledi.
Bor, sözü Diyarbakır'daki LGBTİ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılıkları savaş ve barış dönemleri üzerinden inceleyen Atalay Göçer ve Aysel Fidan'a bıraktı.
Göçer, Diyarbakır'da yaşayan LGBTİ+ bireyler için barışın mücadele alanlarına içkin olduğunu belirterek konuşmasına başladı:
"Meydanlara çıkma sloganımız barış çağrısıyla olmuştu. Diyarbakır'da yaşayan lubunyalar olarak barış bizim mücadelemize hep içkindi.
"Hazırladığımız rapor da barış dönemi olarak adlandırılan 2013-2015 ile savaş dönemi sayılan 2015-2018 tarihlerinde hazırlandı. Bu araştırma Diyarbakır'daki lubunyaların sorunlarını görünür kılma olarak da okunabilir."
"Barış dönemi de ayrımcılığı ortadan kaldırmıyor"
Göçer'in ardından raporu hazırlayanlardan araştırmacı Aysel Fidan söz aldı. Fidan, raporun çerçevesini ve bulgularını anlattı:
"Toplamda 75 LGBTİ+ ile görüştük. Araştırmada 2013-2018 yılları arasında LGBTİ+'ın maruz kaldıkları ayrımcılık 6 alanda incelendi: Aile ortamı, çalışma hayatı, sağlığa erişim, eğitime erişim, siyasete katılım ve adalete katılım.
"Bulgulara göre görüşmecilerden 69'u hayatı boyunca en az 1 kere, 54'ü ise araştırmanın yapıldığı dönemde en az bir defa ayrımcılığa maruz kaldı.
"Savaş ve barış dönemi arasında ayrımcılığa maruz kalma konusunda fark ikiye katlanıyor. Bu, barış döneminin barış getirmediği ve ayrımcılığı ortadan kaldırmadığını gösteriyor. Savaş döneminde de ayrımcılığın katlandığını görüyoruz."
Savaş yüzünden okulu bırakanlar
Fidan, kapsayıcı olmayan dönüşümlere işaret ederek barış ve savaş dönemleri arasında geçiş dönemi adaletine ihtiyaç olduğunu söylüyor:
"Araştırmaya göre 54 katılımcının 45'i ise birden fazla ayrımcılığa uğradı. Bu noktada dezavantajlılığın ve ayrımcılığın kesişiminden bahsetmemiz gerekiyor. Tek bir ayrımcılık söz konusu değil.
"Bir geçiş dönemi adaletine ihtiyaç var ama bunun toplumu dönüştüren bir geçiş dönemi olması gerekiyor. Kapsayıcı barıştan bahsediyorsak kadın, çocuk ve LGBTİ+'larin katıldığı bir barış inşasının olması gerekiyor. Kurulan barış süreçlerinde kadın katılımı az ve süreçler çok eril. Barışı kimin, nasıl organize ettiğini sorgulamak gerek.
"Savaş döneminde silahla yaralanmamış ama okulu bırakmış birinin hesabını kim verir? Bu durumda bu kişinin verisini alacak mıyız? Queer-feminist bir mekanizma oluşturulması gerekiyor bu bağlamda."
"Kaos GL'ninki dışında yazılı arşiv yok"
Yıldız Tar, LGBTİ+ Hareketinde Barışın Patikaları yazı dizisini anlattı. Tar, yazı dizisi kapsamında barışın kendiyle barışma anlatısı üzerinden ele alındığını, askerlik ve vicdani ret meselesi ile savaş konuları üzerine konuştu:
"Araştırma sırasında 1990'lar ve 2000'lerin başına dair çok az veri olduğunu gördüm. Yazı dizisindeki üç yazının amacı da bu eksiği kapatmaya yönelikti. Arşivlerdeki ilk sorun, Kaos GL Dergisi dışında yazılı arşiv olmadığını görmek oldu.
"İki önemli dönemeç çıkıyor ortaya. İlki 'Alenen eşcinsel olanlar askerlik yapamaz' tartışması iken diğeri Lambda'nın dergisinde yer alan 'Askere gitmek isteyenlere öneriler' yazısı. Kaos GL'yi çıkaran Ali Erol, bunun bir asimilasyon politikası olduğunu belirtiyor. Araştırmanın ikinci kısmında Mehmet Tarhan'ın vicdani reddi ve tutuklanması var.
"LGBTİ+ hareketinin en büyük amacı barış"
"2002'de ise 'Eşcinseller ne istiyor?' manifestosu yayımlanıyor. İçerisinde zorunlu askerliğin kaldırılması ya da istek doğrultusunda yerine getirilmesi, eşcinselliğin kanıtlanması yerine kişinin beyanının esas alınması ve askeri okullarda tarafsız bilgilendirmenin sağlanması konuları yer alıyor.
"Esas kırılma noktası 2000'lerin başında yaşanıyor. Afganistan ve Irak savaşlarının başlamasıyla savaş karşıtı yürüyüşler başlıyor. Kadınlar barış için yürüyor ve LGBTİ+ hareketi de bu hareketin içerisinde yer alıyor. Savaş karşıtlığı mesajları veriliyor.
"Raporlarda da görüldüğü üzere LGBTİ+ hareketinin en büyük amacı barış. Ayrıca barışın sadece silahların susması anlamına gelmediği, bunun da ötesinde barışın inşa edilecek bir hareket olduğu vurgulanıyor."
"Savaş ilk LGBTİ+'ları vurdu"
Keskesor LGBTİ+ Oluşumu'ndan Loren Elva, oluşumun kuruluş sürecini anlatıyor:
"Keskesor olarak 2012'de kurulduk ve 21 Mart 2013 newrozunda okunan bildiriyle resmi olarak barış süreci ilan edildi. 2013'te bir konferans düzenledik. BDP, İHD, Diyarbakır Barış Anneleri gibi pek çok inisiyatif ile örgütlendik. Konferans sonunda üç LGBTİ+ arkadaşımız vicdani reddini açıkladı.
"O dönem LGBTİ+ için alan açılmıştı, etkinliklerimizi sorunsuz düzenliyor, kürt, kadın ve gençlik hareketiyle bir irtibatımızı sürdürüyorduk.
"2015'te bir tane polis bile olmadan yürüyüş yapabilmişken 2016'da 10 kişilik bir eylemimize yüzlerce polis geldi ve bir daha örgütlenemedik. Evlerimiz basıldı ve bir süre sonra oradan ayrıldık.
"Savaş ilk bizi vurdu. Önceden belediyelerle iş yaparken şimdi önlerinden geçemez olduk. Kazanımlarımızı kaybettik. Batman, Mardin, Urfa, Bingöl gibi yerlerdeki küçük oluşumlar da kapanmak durumunda kaldı. Pandemiyle birlikte de Keskesor'da içe kapanma, dağılma süreci yaşandı. Şimdi KuirFest ile tekrar burada olduğumuzu açıkladık."
(MD/TY)