Televizyon'da Bağdat'a ilk bombaların düştüğü söyleniyor, kamera sabit, uzakta yanan bir bina görüyoruz, yeşil fon hiç değişmiyor. Spikerin Arapça sözlerini sabahın ilk saatlerine uygun bir ritimle çeviren bir ses duyuyoruz.
Savaşta ne yaptın anane?
Savaştan daha doğrusu saldırıdan böyle haberdar oldum. Şimdi efendim affınıza sığınarak, Kore'ye asker gönderildiği gün en cevval günlerini yaşayan, 3 askeri darbeyi, bilumum muhtıralara tanıklık birisi olarak söz almak istiyorum.
Savaş akıllarda yeşil fonda bir Bağdat görüntüsü ve NTV'de ezan sesine eşlik eden siren sesleriyle anılacak. 10 yıl sonra çocuklarımız Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Irak Savaşı dendiğinde, o yeşil görüntüyle karşılaşacaklar, tıpkı 1991'deki Körfez Savaşı sırasında petrole bulanmış kuşun hatırlanacağı gibi.
Savaşın ya da saldırının bir takım görüntülerle hatırlanması ne anlama geliyor. Ayrıca, gazetelerde tafsilatlı şekilde verilen "saat saat savaş", "Abraham Lincoln uçak gemisinde kaç tane tuvalet var", "ABD birliklerine teslim olan Iraklılar" haberlerinin anlamı ne?
Ertuğrul Bey vicdanı hür birisidir, ve Bush'u seviyor
Hatırlarsınız Tavsife Ablanız, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök Bey'in savaş yanlısı tavırlarını eleştirmiş kendisini vicdanıyla baş başa bırakmıştı, tabii daha sonra insanlar Ertuğrul Bey'e bir adet Amerikan Express çeki göndererek, zat-ı muhteremin emeklilik günlerini de huzurla geçmesini sağlamışlardı.
Demem o ki, medya savaş öncesi tavrını koymuştu, ulusal çıkarlarımız, Türkiye'nin itibarlı ülke olması derken saldırıya biz de katıldık, plazacıların içi rahatlamıştır herhalde.
Tam da savaş yanlısı haberlerin anlamını düşündüm de, aynı gün Çiğdem Anat'ın bir röportajına rastladım. Anat, görüştüğü kişiye (ismini gerçekten hatırlamıyorum), ısrarla ABD uçaklarının yakıt ikmali yapıp yapmayacağını soruyordu, görüşmeci, sözlüye kalkmış çocuğun akşamdan dersine çalışamadığından mütevellit bir ruh haliyle soruları geçiştirdi, biz ABD uçaklarının yakıt ikmali yapıp yapmadığını öğrenemedik ama bence çok önemli bir bilgi sahibi olduk.
Efendim, Sabah Gazetesi'nin genel yayın yönetmeni olan Ergun Babahan Bey, "pompacılar" dediği Doğan Medya Grubu'nun savaş yanlısı olmasını ABD'lilere benzin satabilme ihtimaline bağlamıştı, ve onlara "cahil olabilirim ama savaşı pazarlayıp para kazanmıyorum" demişti. Babahan "POAŞ Savaş Zengini Olacak" başlıklı bir Cumhuriyet gazetesi röportajına da "delil niyetine" yer vermişti.
Hürriyet ile Sabah'ın bizim -edepsiz torunun "pompacılarla hortumcuların dansı" - meselesinden çok Hürriyet'in savaş yanlısı tavrı beni ilgilendiriyor. O zaman anladım ki, FOX TV'nin CNN İnternational'in haberlerine de şüpheyle bakmalıyım. Hatırlarsanız, saldırı başlamadan önce ABD gazetecilere eğitim vermiş, her iki medya da ABD istihbaratı merkezli haberler yaparak epeyce güven erozyonu yaratmıştı.
Gripin reklamı ne güzeldi anane?
Savaş ya da saldırı. Yeşil bir fondaki Bağdat görüntüsü, ara sıra caddeden geçen araba, siren sesi olarak hatırlanacak. Bu hafıza yaratma operasyonunda medyanın belirleyici olduğu açık bir gerçek.
Bizim NTV'nin katkısıyla ezan sesinin de savaşla ilgisi olduğunu hatırlayacağız. Bizim torun (edepsiz olan) "anane ezan okurken hani müzik çalınmazdı" demez mi? Ne diyeceksin o müzik değil, siren, kimsenin hakka, hukuka, ahlaka saygısı kalmazsa olacağı bu mu diyecektim.
Bu yaşıma geldim şunu anladım; her gün okuduğumuz gazeteler, seyrettiğimiz televizyonlar bizi yavaş yavaş zehirliyor. Yemek sofrasına kurulmuş mutlu ailenin kutsiyeti ve saflığı reklam aralarında verilen savaş görüntüleriyle bozuluyor. Aile hafiften huzursuzlanıyor ama gördükleri yalnızca yeşil bir fonda altında Bağdat yazan bir görüntü, duydukları ise yalnızca siren. Ailenin huzuru hafiften bozuluyor ama bir zapping marifetiyle bu da hallediliyor. (NK)