Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak dün (salı) akşamki panelde üniversite öğrencilerini silkinmeleri için uyarırken sözlerine böyle başladı. "Bu savaşa başkalarının hikayeleriymiş gibi bakmamalıyız. Susarsak sıra bize de gelecek.!"
1 Mart tezkeresinin meclis tarafından reddedilmesinin ikinci yıl dönümü dolayısıyla Sabancı Üniversitesi'nde düzenlenen panele Dilipak'ın yanı sıra Küresel BAK adına Arife Köse ve NTV muhabiri Nevin Sungur katılırken üniversitenin Kültürel Etütler bölümü öğretim üyelerinden Ayşe Gül Altınay konuşmayı yönetme görevini üstlendi.
Katılımın yüksek olduğu panelde konuşmacılar kendi 1 Mart hikayelerini anlatmanın yanında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) dış politikasının geldiği nokta ve bunun sebepleri üzerine görüş bildirdiler. İşgalin başlangıcı olan 19 Mart'ın yıl dönümünde öğrencilerin gösterilere katılımını artırmak da panelin amaçlarından.
Yavrularınız elini kana bulamasın
Panelde ilk olarak söz alan Dilipak "300 yıllık Avrupa tarihinde yok edilen Kızılderilileri, siyahların kanını ve ezilen Asya halkalarının çalınan emeğini" gördüğünü ifade etti. Vakit gazetesi yazarı Irak'taki olayları hastalanan insanın bir yerinin rahatsızlanmasına benzetti: "Irak küreselleşme sorunlarının patladığı yerdir. Bu sorun bir daha nerede patlar ben de bilmiyorum."
Fukuyama'nın Tarihin Sonu veya Huntington'un Medeniyetler Çatışması gibi teolojik kavramlara (sırasıyla Kıyamet inancı ve Armageddon) dayanan teorilerle halkların uzun süre boyunca savaşa hazırlan(ıl)dığını ekleyen Dilipak bu anlamda dinlerin de bu işe alet edildiği inancında.
1 Mart tezkeresinin mecliste oylanmasından önce milletvekillerinin annelerini, kardeşlerini ve diğer yakınlarını arayıp "oğlunuz, kardeşiniz, yeğeniniz elini kana bulamasın, buna siz engel olun" diye baskı yaptıklarını da dile getiren Dilipak'a göre ABD geleceğe yönelik planlarında Türkiye'nin önemini azaltma hazırlığında. Buna göre Amerika Suriye üzerine bir operasyon yapmayı ve bu operasyon sayesinde altıncı ve yedinci filoları birleştirmeyi planlıyor.
"Bush'un da işi çok" diyen Dilipak, Arabistan Kralı Fahd'ın rahatsızlığı ve henüz saman altından yürüyen su misali devam eden taht kavgalarının da İsrail-Filistin sorunuyla birlikte Amerika'nın meşgalelerine yenilerine eklediğini aktardı.
"Türkiye gelecekte ABD'nin ucuz askerliğini yaparsa, ABD ona sorun çıkarmaz" iddiasında bulunan Dilipak gençlere yakın bölgemizin tarihine tanıklık etmek zorunda olduklarını hatırlattı. Günlük çıkarların ötesinde gayeler edindirecek bir ahlak anlayışının önemini vurgulayan Dilipak "Atomize bireyler olmamalı, empati kurup sinerji üretebilmeliyiz. Haksızlık kimden gelip kime etkilerse etkilersin, biz mazlumdan yana zalime karşı olmalıyız" dedi.
"Kaybedilmiş kurtuluş savaşlarının terörizm, kazanılmış terör mücadelelerinin de kurtuluş savaşı" olarak adlandırıldığını belirten Dilipak'a göre savaşların engellenebilmesinin koşulu adalet çünkü ona göre "adalet olmayan bir toplumda barış teslimiyettir." Bu yüzden sorunun temellerine inilmediği sürece barışın da kalıcı olamayacağını ifade eden Dilipak "sosyalistlerin uzun bir süredir ihmal ettikleri üretim-tüketim ilişkilerinin tekrar gözden geçirilmesi ve bir şuur altı geliştirilmesi" gereğinin üzerinde durdu.
Haberler savaşı normalleştiriyor, insanlar yanlış soruları soruyor
1 Mart oylaması sırasında Irak'ın Selahaddin kentinde KDP liderlerinin toplantısını izlediğini belirten muhabir Nevin Sungur ise tezkerenin reddedilmesinin oradaki herkesle birlikte kendisini de şaşırttığını belirtti. Türkiye hükümetinin aldığı bu tarihi kararda ne kadar haklı olduğunu Madrid'deki patlamaları ve yanıbaşımızdaki katliamı gördüğünde daha iyi anladığını ileten Sungur'a göre ABD bu karardan dolayı Türkiye'yi asla affetmeyecek.
Medyanın da savaş öncesi ve sonrasında üzerine düşeni yerine getiremediğini üzülerek belirten NTV muhabiri "haberler aracılığıyla savaşın normalleştirildiği ve insanların savaşın nedenini sormak yerine ne zaman olacağını düşünmeye başladığını" belirtti.
Amerikan medyasındaki savaşı sorgulama cesaretine sahip insanlarınsa 11 Eylül sonrasındaki yükselen milliyetçi duygular sebebiyle halk tarafından tecrit edilme ya da hükümetin gazabına uğrama korkusu ile kalemlerini kıpırdatamadıklarına da değinen Sungur son olarak 1 Mart'ın sivil halkın gücünü göstermesi açısından önemli olduğunu vurguladı: "Gidişat kötü. Gücünüzün farkına varın ve isteklerinizi gerçekleştirin."
19 Mart'ta hep beraber alanlardayız!
Barış aktivisti Arife Köse ise 1 Mart'ın heyecanını 19 Mart gösterilerinde tekrar alanlarda görmek istediklerini belirtti. Gösterilere mümkün olan en fazla katılımı sağlamak için en geniş ortak paydada birleşmenin önemine dikkat çekti:
"En temel amacımız Irak'taki ABD işgalini durdurmak. Bu yüzden sadece bir grubun görüşlerini yansıtacak sloganlardan kaçınıyoruz. Amacımız sebebi ne olursa olsun savaş karşıtı olan herkesi 19 Mart günü sokaklarda görmek..."Konuşulanların günün birinde istatistiklerden ibaret olarak kalacağını ve tarih kitaplarının sadece sayılardan bahsedeceğini düşünmenin kendisini çok rahatsız ettiğini vurgulayan Köse bu üzüntüsünü yenmek istercesine şunu vurguladı: "Savaş başladığından beri Irak'ta tam 110 bin insan öldü."
Savaş olmaması durumunda şu an yaşaması muhtemel insanların hayatlarından olduklarını dile getiren Köse'ye göre yaşayanlar da ölmekten beter ediliyor. Irak'taki seçimlere de değinen Köse şunları söyledi: "Saddam'dan kalma ekmek karnelerini kullanarak çıkardıkları listelerle seçim yaptılar. Getirdikleri şeye de demokrasi diyorlar." (COA/TK)