SARS (Severe Acute Respiratory Syndrome) yani Şiddetli Akut Solunum Sendromu'na yakalananların sayısı, tüm dünyadaki veriler derlendikten sonra 2 bin 600'e ulaştı.
6 Nisanda bu hastaların 90'dan fazlasının öldüğünü ifade ediliyor.
Toplumların ve bireylerin dirençli olmadıkları çeşitli canlı hastalık etkenlerine bağlı salgınların görülmesi dünyada sık olarak karşılaşılan bir durum. Yüzyılın başında "İspanyol Gribi" adını taşıyan bir grip hastalığı bir anda yeryüzünde yaşayan milyonlarca kişiye bulaşmış ve binlerce insanın ölümüne sebep olmuştu.
Bir çeşit zatürree olan SARS Çin'den Kanada'ya, İngiltere'den Almanya'ya kadar yayılmış durumda. Kısa sürede öldürücü olması nedeniyle tüm dünyada bu hastalığın büyük bir salgına dönüşmesinden korkuluyor. Yakın temasla bulaştığı söylenmekle beraber dünyada beklendiğinden daha hızlı yayılıyor. Uçaklar ve yeryüzünün farklı noktaları arasındaki yolculukların sıklığı salgının çok hızlı yayılmasına neden gösteriliyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın verdiği bilgiye göre henüz ülkemizde bu hastalığa rastlanmadı.
Salgının boyutu
Hastalık Uzakdoğuda başladı ve en çok ölüm de bu bölgede görüldü. Son verilere göre Çin'de 806 kişi hastalığa yakalanırken bu hastaların 35'i yaşamlarını yitirdi. Hong Kong'da 530 hastadan 15'i, Singapur'da 91 kişiden 3'ü, Vietnam'da 58 kişiden 5'inin öldüğü bildirildi.
SARS yalnız dünyanın bu coğrafyasıyla sınırlı kalmadı ve batı ülkelerinde de görüldü. Kanada, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Almanya, İsveç, İtalya ve Fransa'dan hasta ve ölüm bildirimleri oldu.
Uzmanların belirttiğine göre bu hastalığa yakalandığından kuşku edilen hastalar iki kategoriye ayrılıyor. Bu hastalarda rastlanılan yakınma ve bulgular arasında yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı ve soluk alamama bulunuyor.
Bu tür yakınma ve bulgusu olanlardan 10 gün içerisinde doğu ve güney doğu Asya'ya seyahate gitmiş ya da dönmüş olanlar birinci kategoride yer alıyor. İkinci kategoriyi ise yine aynı belirtileri gösteren ve 10 gün içinde muhtemel bir SARS hastası ile yakın kontak kurmuş olanlar oluşturuyor. Bu iki grup içinde olmayan ama benzer belirtileri gösteren kişiler için şimdilik SARS riskinden söz edilmiyor.
Risk altında olanlar arasında SARS salgının olduğu bölge sağlık personeli veya göğüs hastalıkları hastane personeli, bir SARS hastası ile yakın temas içinde olanlar, Çin'in Guargdogn bölgesi, Vietnam'ın Hanoi bölgesi ve Singapur'a gidip 10 gün içinde belirtileri gösterenler bulunuyor.
SARS Nedir?
SARS yani Severe Acute Respiratory Syndrome, Şiddetli Akut Solunum Sendromu; halk arasında "zatürree" diye bilinen ve bir çok enfeksiyon etkeninin yol açabildiği bir tür mikrobik akciğer hastalığı (Pnömoni)dir.
Hastalığın sebebi şu an için bilinmiyor. Kesin olarak bilinmemekle birlikte SARS'ın ancak bir hasta ile yakın temas ile bulaşıyor. "Yakın temas" sözünden ise bir hasta ile onun bakımından sorumlu olmanın getirdiği faaliyetler, hasta ile birlikte aynı yerde yaşamak, hasta ile bir metreden daha yakın mesafede yüz yüze bulunmuş olmak anlaşılıyor. Bugüne kadar SARS hastalığına yakalananlar genellikle ya sağlık personeli veya hastaların aile fertlerinden oluşuyor.
Dünyanın gözü Akut Solunum Yetersizliği Sendromu'nun (SARS) üzerine çevrilmişken, Almanya, Hong Kong ve Singapur'daki bilim adamları ait olduğu virüs familyasını belirlediler. İki hastadan alınan örnekler, kızamık, kabakulak gibi hastalıklara yol açan "paramyxovirus" grubuna işaret etti.
ABD'nin Hastalık Kontrol ve Önlem Merkezi'nden yapılan bir açıklamada ise SARS'dan bir "corona virüs" türünün sorumlu olabileceği belirtildi.
Koronavirüsler mikroskopta bakıldığında hale ya da tacı andıran bir görünüme sahip olan virüsler olarak tanımlanıyor. İnsanlarda hafiften, orta ve üstü ağırlığa uzanan solunum yolu rahatsızlıklarının yaygın nedeni olan bu virüsler, hayvanlarda ise mide ve bağırsak, karaciğer ve sinir sistemi hastalıklarıyla ilişkilendiriliyor. Koronavirüsler dış ortamda üç saat gibi uzun bir süre boyunca hayatta kalabiliyorlar.
SARS konusunda araştırma yapmakla görevlendirilen bir laboratuvar tarafından geliştirilen kan testinin, önümüzdeki günlerde çeşitli ülkelerde denenmeye başlanacağı kaydedildi. Virüs uzmanı Klaus Stöhr, test ile ilgili olarak, "Bu tünelin ucunda görünen aydınlık değil, gerçek güneş ışığı" dedi.
Bulaşması ve Belirtileri
SARS'ın temel yayılma yolu olarak "damlacık enfeksiyonu" gösteriliyor. Yani SARS hastası olan birinin öksürerek ya da hapşırarak havaya damlacıklar saçması ve başka birinin onları soluması yoluyla yayılıyor. SARS'ın hava yoluyla ya da virüsün bulaştığı nesnelerden daha geniş çapta yayılması mümkün görülüyor.
Hastalığın kuluçka süresinin iki ila yedi gün arasından değişebildiği belirtiliyor. Hastalık bu tanıyı almış bir hasta ile yakın temastan sonra en çok 10 gün sonra ortaya çıkıyor. Başlangıç belirtileri arasında 38 derecenin üzerinde yüksek ateş, kuru öksürük, boğazda yanma, nefes darlığı, zor nefes alma ya da hiç alamama gibi belirtiler bulunuyor. Ayrıca baş ve kas ağrıları, mide bulantısı gibi diğer başka belirtiler de görülebiliyor.
Hastaların radyolojik incelemelerinde zatürreede görülen bulgular saptanıyor. Risk grubunda olan ve bu belirtileri gösteren kişilerin acil olarak kontrol altına girmeleri öneriliyor.
Tedavisi var
Hastalığa yol açan etken tam olarak bilinmediği için kesin ve yeterli bir tedavisi henüz olmamakla birlikte erken tanınan tüm SARS hastalarının destekleyici tedavi ve antibiyotik ve antiviral ilaçlarla tedavi edilebildiği belirtiliyor.
ABD'nin CDC (Communicable Disease Center- Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi) halen SARS hastalarının, bilinmeyen bir nedene dayalı, topluluk içinde bulaşan, tipik olmayan, ağır zatürreye yakalanmış her hastaya uygulanan tedavinin aynısını görmelerini tavsiye ediyor. SARS hastalarında sayısız tedavi yöntemleri kullanıldı, ancak şu anda bunun yararını görüp görmediklerini anlamak için yeterli bilgi mevcut değil.
Uygulandığı belirtilen tedavi yöntemleri arasında, antibiyotikler önde geliyor. Tedavilerin arasında oseltavimir ya da ribavirin gibi antiviral ajanlar da yer alıyor. Steroidler de oseltavimir ya da ribavirinle birlikte ağızdan ya da damar yoluyla hastalara uygulanıyor.
Uzmanlar SARS'ın belirtilerinin kimi grip ve klasik zatürree belirtileri ile çok benzer olduğunu belirterek böyle belirtilerle karşılaşıldığında gereksiz paniğe kapılmamasını istiyorlar.
Karantina gerekli mi?
Koruyucu maske giymeden bir SARS hastası ile yakın temas kurmuş veya SARS hastalarının bulunduğu hastanelerin sağlık personeli ile koruyucu maskesiz temas kurmuş olanların kendilerini karantinaya almaları öneriliyor. Bunun için 10 gün süreyle evde kalınması yeterli sayılıyor. Herhangi bir belirti yoksa Uzakdoğu'da hastalığın saptandığı ülkelerden seyahatten dönenler için böyle bir önleme gerek görülmüyor.
Diğer yandan sadece belirtilerin ortaya çıkıp çıkmayacağı amacıyla kendini karantinaya almış birinin aile fertlerinin karantinaya alınması da gereksiz görülüyor. Ancak muhtemel veya teşhis edilmiş bir SARS hastasının yakınlarının da gözlem altında tutulması öneriliyor.
Alınması gereken önlemler
Her SARS hastasının öksürmeden ya da hapşırmadan önce ağzını ve burnunu mendille kapaması isteniyor. SARS'ın bulaşmasını önlemek için en etkili önlem olarak ellerin yıkanması gösteriliyor.
Karantinadaki hastanın maskesinin günde en az iki kere değiştirmesi öneriliyor. Gerçek hastalara ait kişisel eşyalarla, tabak, bardak gibi yemek materyallerinin, havlu vb gibi malzemenin kesinlikle kullanılmaması gerekiyor. Evde bir hasta veya şüpheli varsa ayrı odada uyunması ve kendisinden şüphelenenlerin günde iki kere ateşinin ölçülmesi öneriliyor. Evde SARS'da görülen yüksek ateş, öksürük ve solunum zorluğu gibi belirtiler gösteren biri varsa tıbbi yardıma başvurulması isteniyor.
Diğer yandan Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünyayı sarsan Akut Solunum Yolu Sendromu salgını dolayısıyla iş adamı ve turistlerin Hong Kong'a ve Çin'in Guangdong eyaletine gitmemeleri tavsiyesinde bulundu.(NK)