Haberin İngilizcesi ve Kürtçesi için tıklayın
Doğan ve Atalı aileleri Sarmaşık Derneği'nin kapanmasıyla yardımsız/desteksiz kalan hayatlarını anlatıyor. Sarmaşık'ın 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kapatılmasıyla yardım alanlar yardım alamaz oldu. Peki Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda biir programı olabilir mi? Kayyım Cumali Atilla'ya ulaşmaya çalıştık. Ulaşamadık.
10 kişilik Doğan ailesi anlatıyor
Gülizar ve Hanefi Doğan çifti, Diyarbakır'ın merkez Yenişehir İlçesi'ne bağlı 450 Evler Mahallesi'nde yaşıyor. Burası, 1975 Lice depremi sonrasında deprem mağdurları için inşa edilmiş bir tür TOKİ.
1988'de Irak’taki Baas rejiminin katliamlarından kaçan Kürtler bu konutlara yerleştirilmiş. 1990 başlarında gelenlerin geri dönmesi ardından, yeniden çoğu göç mağduru olan aileler bu evlere yerleşti.
İnşaa edildiği zaman oldukça konforlu olan bu konutlar şimdilerde oldukça bakımsız ve yıpranmış durumda. Evler sobayla ısıtılıyor, ısı yalıtımı yok. Kapı ve duvarlar bakımsızlıktan dökülüyor. Bu evlerin çoğu Lice depremi ardından Licelilere verilmiş. Evlerin şimdiki sakinleri de ilk sahiplerinin torunları veya çocukları.
Sarmaşık'la 10 yıl
Dördü kız, üçü oğlan toplam yedi çocuklu Doğan ailesinin yaşadığı ev, Hanefi Doğan’ın babasına ait. Babası vefat etmiş. Annesi de bu evde yaşıyor.
10 kişilik aile 2006'da Sarmaşık Gıda Bankası’ndan yardım almaya başlamış. Bingöl Üniversitesi’nde okuyan iki kızlarından biri de dernekten eğitim bursu alıyormuş. Biri edebiyat bölümü ikinci sınıf, diğeri inşaat mühendisliği birinci sınıf öğrencisi. Dernek kapanınca eğitim bursu da kesilmiş.
Hanifi Doğan 11 yıldır böbrek yetmezliği ile mücadele ediyor. Bu nedenle çalışamıyor. Haftada üç gün diyalize giriyor. Sarmaşık'la onbir yıl önceki tanışmalarını, "Hastalandığım zaman Sarmaşık çalışanları bizim eve gelerek böyle bir derneğin olduğunu ve aydan aya gıda konusunda dayanışma içinde olmak istediklerini söylediler. Çocuklar gidip bizim ismimizi kaydettiler" diye anlatıyor.
“Ne açız, ne tokuz”
Eşi hasta olduğu için her ay gıda bankasına Gülizar Doğan gidermiş:
"Herkesin belli bir günü vardı. O gün gidip eşyamızı alıyorduk. Bizim günümüz her ayın 23-24'üydü. Son zamanlarda 120 liralık gıda alıyorduk. Herkes kendi hakkı kadar alıyordu. Pirinç, bulgur, makarna gibi erzaklar alıyorduk. Dönüşte Sarmaşık bizi servisle eve gönderiyordu. Bu mahallede oradan yardım alan çok kişi vardı, çünkü hepsi yoksul".
Doğan ailesinin evinde yaşayan kimse çalışmıyor. Baba Hanifi Doğan hasta ve çocuklar ya okuyor ya da küçükler. Hanifi Doğan’ın iki kardeşi var inşaatlarda çalışıyorlar ve bu aileye de “yardım etmeye çalışıyorlar.”
"Sarmaşık'ın kapatıldığını mahalle muhtarından öğrendik" diyor Hanifi Doğan. "Kapatıldıktan sonra çok zorlandık. Şimdi borç harçla ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. Ne diyebiliriz ki? Ne desek boş. Sadece ben değil, herkes böyle bekliyor" diye ekliyor.
"İnşallah tekrar açılır"
Doğan ailesi Lice'nin Karacak Köyü'nden. 1996'da köyleri yakıldığı için zorunlu olarak Diyarbakır'a göç etmişler. Yakılmış evler dışında kalan ne varsa satıp gelmişler. Hanifi Doğan, o yıllarda sağlığı yerinde olduğu için bir arkadaşıyla birlikte kamyonet almış, nakliyatçılık yapmışlar. "Şimdi ne açız ne de tokuz. Huzur olsa tekrar köye dönmek isteriz" diyor.
Sarmaşık kapatılalı aylar olsa da dernek çalışanlarının halen kendilerini arayıp durumlarını sorduğunu söylüyor Gülizar Doğan. "Orada çalışan herkesle akraba gibi olmuştuk. İnşallah tekrar açılır. Erzak dışında da bize çok yardımları dokunuyordu. Sarmaşık dışında herhangi bir yerden yardım almadık. Bazen devlet kömür dağıtıyordu ama bize verilmedi. Zaten gitsek bile çok zordur; sıraya koyuyorlar, saatlerce bekletiyorlar. Bir de orada torpil var" diyor.
Dört kişilik Atalı ailesi anlatıyor
Kudret Atalı yetmiş yaşında. Lice'nin Bayırlı Köyü'nde yaşıyorlarmış. Küçük kızı Rabia dünyaya geldikten kısa bir süre sonra eşi hastalanmış ve yaşamını yitirmiş.
1995'de köyleri yakılmış. Küçük kızı Rabia üç, büyük kızı ise beş yaşındayken, kendisinin deyimiyle "Evden hiçbir şey alamadan kızlarını sırtlayıp" Diyarbakır merkeze göç etmek zorunda kalmış. İki kızıyla birlikte 450 Evler Mahallesi’ndeki halen oturdukları eve yerleşmiş. Ev deprem sonrası akrabalarına verilmiş. Bu nedenle kira ödemiyor.
Kira ödememiş ancak o günlerde yaşadıklarını, "Çok yoksulluk çektik, eve koyacak eşyamız yoktu. Komşular yardım ediyordu. Onların sayesinde ayakta durabiliyorduk. Bazı geceler çocuklarıma verecek yiyecek bulamıyordum, aç yatıyorlardı. Yardımsever insanların yardımlarıyla yaşıyorduk" şeklinde anlatıyor.
"Çok zorumuza gitti"
Sarmaşık Derneği Kudret ve kızlarının yaşamına da 2006'da girmiş. Dernek gönüllüleri bu üç kadının hayatına girdikten sonra, hayatları biraz daha kolaylaşmış. Kudret Atalı'nın küçük kızı Rabia beş yıldır lösemi tedavisi görüyor.
"Sarmaşık bize çok büyük destekti. Her şey para değil, para için söylemiyorum. Oradaki herkes bizim için büyük destekti. Bize karşı çok iyilerdi. Kapatılmasına çok üzüldük, en çok annem üzüldü."
Anne Kudret Atalı kapatma kararını, erzak almak için gıda bankasına gittiğinde öğrenmiş. "Mahalledeki kadınlarla gittik, kapı kapalıydı. Biraz bekledikten sonra bize kapatıldığını söylediler. Çok zorumuza gitti. Eve döndük. Orayı evimiz gibi görüyorduk" diye anlatıyor o gün olanları.
500 lirayla yaşamak?
Üç nüfuslu bu evin şimdi tek geçim kaynağı anne Kudret Atalı'nın iki ayda bir aldığı 500 TL’lik dul maaşı. Başka bir gelirleri yok. Yardım için Sarmaşık dışında herhangi başka bir kuruma da başvuru yapmamışlar.
İki ayda bir eve giren 500 TL ile hayatlarını nasıl sürdürdüklerini de Rabia Atalı anlatıyor;
"Sarmaşık'tan yağ, zeytin, salça, kuru gıda gibi erzakları alıyorduk. Annemin iki ayda bir aldığı 500 TL ile de diğer ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk. Mesela peynir, sebze, meyve alıyorduk.
"Sarmaşık kapandıktan sonra şimdi yakında komşu bir büfe ihtiyaçlarımızı borca veriyor. Annem dul maaşını alınca da borcumuzu ödüyoruz. Annemin son aldığı maaşın 400 TL’si borç yaptığımız büfeye gitti. Elinde 100 TL kaldı. Sağolsun bakkal bize çok yardım ediyor, ama o dükkanları da kaçaktır diye yıkıyorlarmış. Kayyum yıkıyor diyorlar."
“Başka kimse sormadı”
Kudret Atalı kızlarını okula gönderememiş. Rabia'yı göndermeye niyetlenmiş ama Rabia ekonomik nedenlerden dolayı birinci sınıfı bile tamamlayamamış.
Rabia, "Annem bizi okutamadı. Şimdi olsa okurduk. O zaman herşey paraylaydı. Bir kitap bile paraylaydı. Geçen yıl belediyeden gelen gönüllüler mahallede iki ay okuma yazma kursu verdi. Ben de gittim, biraz öğrendim okumayı" diyor.
"Geçen yıl çok rahatsızlandım köye gitmek, temiz hava almak istedim ama gidemedim. Çünkü orada kalacak bir evimiz yok. Ev yakılmış. Burada evin içinde geçiyor yaşamımız. Kışın dışarı çıkınca daha kötü oluyorum" diye konuşuyor.
Son sözü ise evin reisi Kudret Atalı söylüyor, "Bugüne kadar Sarmaşık dışında bize kimse el uzatmadı. Kimse demedi 'Var mısınız yok musunuz' diye. Hala Sarmaşık'ın açılmasını bekliyorum. İnşallah açılır."
Kayyum ne düşünüyor?
Sarmaşık Derneği ile kuruluşundan bu yana dayanışma içerisinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne de Kasım 2016'da kayyum atandı.
Kayyum Cumali Atilla'ya, derneğin kapatılması ardından mağdur olan insanlar hakkında politikalarının ne olacağını sormak istedik.
Cuma Atilla adına telefonumuza yanıt veren yetkili, "Belediyemiz sosyal hizmetleri tarafından zaten yardımlar yapılmaktadır ve bu yardımlar medyada da çıktı. Cumali beyin sadece bu konu ile ilgili değil, genel olarak basına demeç vermeme durumu var. Basın açıklaması yaptığı bir sırada soru sorabilirsiniz. Ancak özel röportaj vermesi mümkün görünmüyor. Herhangi bir basın açıklaması yapması durumunda size haber veririz, gelip sorabilirsiniz" dedi.
Ancak kayyum Cuma Atilla bugüne kadar konuyla ilgili basına herhangi bir açıklamada bulunmadı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra, kayyum atanan merkez Sur, Yenişehir ve Kayapınar ilçe belediyelerinden de, Sarmaşık’ın kapatılmasından sonra açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalanlara dair herhangi bir plan/program açıklanmadı.
İşten çıkarılanları yerine Asker yakınları ve engelliler
Bu süre içerisinde Kayapınar Belediyesi işten çıkardığı 390 kişinin yerine, yaşamını yitiren veya çatışmalarda yaralanan askerlerin yakınları ile engellilerden oluşan 40 kişiyi belediyede istihdam ettiğini duyurdu.
Yenişehir Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Dr. Mehmet Özel ise belediyeye bağlı Şehitlik, Kooperatifler ve Aziziye mahallelerinde yaşayan mağdur aileleri ziyaret ederek “sorunlarını dinlediğini” duyurdu.
Diyarbakır’da kapanan Sarmaşık’ın nitelik ve niceliksel olarak yerini dolduracak bir kurum var mı sorusunun yanıtı ise pek iç açıcı değil.
Diyarbakır Valiliği, diğer tüm şehirlerdeki valilikler gibi yoksul ve mağdur ailelere dönemsel olarak ve kısa süreli bazı yardımlar yapıyor.
Güvenlik kaygısıyla ismini vermek istemeyen bir vatandaş valilik yardımları ile ilgili, “Valilik kendisinden olmayanlara, yani AKP’li değilsen yüzüne bile bakmıyor. İsmini yazdırıyorsun, saatlerce kuyrukta bekliyorsun ama bir şey vermiyorlar. Seçimlerde veriyorlar onun da karşılığında oy istiyorlar. Aslında bizim halimiz onların derdi değil” diyor.
Sözü bitirmeden hatırlatalım, Sarmaşık Derneği kapatılana kadar, Evrim Alataş’a ait “El açtırmayalım, el ele verelim" sloganı ile çalışmalarını yürüttü.
Peki şimdi ne olacak?Bu soru, açlık tehlikesi ile karşı karşıya olan 5 bin 400 aile, yani 32 bin insan için hayati önem taşıyor. Doğru olan Sarmaşık'ın yeniden bu insanlarla buluşmasının önünü açmak için mücadele etmek midir, yoksa sığındıkları evlerin çatısı altında aç geceler geçirmeye hazırlanan bu insanlara hemen kısa yoldan yardım etmek mi? Sarmaşık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Camcı, dernekten yardım alan insanlarla iletişimlerinin sürdüğünü söylüyor. Ve bu insanlardan birinin kendisine, "Aç kalma korkusu yaşıyorum" dediğini aktarıyor. İnsanların halen gıda bankasına gelip gittiklerini anlatıyor. "Duyarlı insanlara yardım çağrısı yapın" ısrarımızı ise geri çeviriyor. Bireysel yardımları reddediyor. Daha doğrusu Sarmaşık'ın farkını anlatmaya çalışıyor. Sarmaşık'la temas kuran insanlarla bir "alma-verme ilişkisi" kurmadıklarını, bu ilişkinin hiyerarşi yarattığını söylüyor. Derneğin ne yapmaya çalıştığını şöyle özetliyor; "Biz hep haddimizi bilerek çalıştık. Bu insanların yaşadığı yoksulluğun sorumlusu başkaları, belki bizleriz. Dolayısıyla imkanlarımızı onlarla paylaşmak zorundayız. Diyarbakır'daki yoksulluk insan eliyle yaratıldı. Bölgeler arası gelişmişlik farkı 1990'lardan itibaren bir konsept dahilinde arttı. Ve böylece yaşadığımız kentteki yoksulluk, tahammül sınırlarının çok ötesine geçti. Biz bu insanların hakları olan yaşam biçimine yeniden dönmeleri, kimseye el açmamaları için uğraştık. Sarmaşık bir hayır kurumu değildi." O halde ne yapılmalı? Siz ne yapacaksınız? sorumuza yanıtı ise, "hukuki mücadele yürüteceğiz" şeklinde oluyor. "Sarmaşık'ın kapısına mühür vurulması, her şeyden önce açlık riski altındaki 32 bin kişinin en zorunlu gereksinimi olan gıdaya erişim hakkının ihlali, insanların açlığa mahkum edilmesidir. Sarmaşık devletin yapmadığı yapamadığı bir görevi layıkıyla yerine getirme çabasındaydı. Sarmaşığı mühürlemek, vicdanı mühürlemektir" diyor. Derneğin iç hukuk ve uluslararası hukuk mekanizmasını işletirken kullanacağı argüman da bu olacak. "Sarmaşığın kapatılması, insanlığa karşı suç işlemektir." Ancak iç hukuk yolları olağanüstü hal (OHAL) koşulları nedeniyle işlemiyor. Daha doğrusu OHAL koşullarında "hak arama mücadelesi" oldukça muğlak bir zemine sahip. Sarmaşık KHK ile kapatıldığı için muhatap, bölge idare mahkemesi oluyor. Ancak hukukçuların kafası KHK ile kapısına mühür vurulan tüm kurumlar konusunda karışık. Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) yolunu gösteren de var, "idari karardır, AYM birşey yapamaz" diyen de. Şerif Camcı, "Bu koşullarda sağlıklı bir hukuk mücadelesi yürütülemiyor. OHAL sürecinin sona ermesini bekliyoruz" diyor. Ancak bu arada davanın AİHM tarafından değerlendirilebilmesi için için iç hukuk yollarının da bir şekilde tüketilmesi gerekiyor. Bu nedenle dernek bölge idare mahkemesine gerekli başvuru yapmış. Ancak henüz bir sonuç yok. Dernek avukatları da diğer yandan uluslar arası alana taşıyacakları Sarmaşık dosyası ile ilgili hazırlıklarını sürdürüyor. Avukatlar Sarmaşık'ın kapatılmasını iç hukuk ve uluslararası mahkemelerde "İnsanlığa karşı işlenen suç" olarak tarif edecekler. Peki bu ne anlama gelir? Her ne kadar uluslararası yargı mekanizması ülkeler arası dengeler ve konjonktürden etkilense de, bir kez "bu suçu işlediği" kabul edilen bir ülke için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yolu da açılmış oluyor. Sarmaşık yetkilileri, 32 bin insanın açlığa mahkum edilmesine bu düzeyde "ciddi" yaklaşıyor ve tek tek bireyler adına belki geleceke çok konuşacağımız bir hukuk mücadelesi yürütmekte kararlı görünüyor. |
(NK-ST/NU/HK)
Fotoğraflar: Sertaç Kayar
***
İŞSİZ GAZETECİLER HABERİNİN PEŞİNDE
1- Yeni "İşlerinde" Konuşuyorlarsa da Onlar Gazeteci
3- Almanya: Yeni Nesil Diaspora/Kopuntu
5- Arap Kızı Camdan Bakıyor'la Gelen Örgüt ve "Araplık"tan Kurtuluş
6- Nasıl Çalışıyor/Çalışamıyorlar; Kalıpyargıları Esnetmek
7- Ayrımcılıktan Kurtulmak İçin Beyazlarla Evleniyorlar
8- Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve Sorunlar: Bingöl Örneği
9- İki Yönetici "Engelliye Eğitim Desteği" Uygulamasını Tartışıyor
10- "Engelli Eğitiminde Çözüm Kaynaştırma Sistemi"
11- Bingöllü Öğrenciler ve Veliler Anlatıyor
12- "Gavur"u Gitmiş Mahallesi Kalmıştı, Mahallesi de Gitti
13- Mıgırdıç Margosyan Yıkıntılar Arasındaki Sokağını Bulamadı
14- Nefrete İnat Yaşamı, Aşkı, Mücadeleyi Seçenler
15- Ece Devrim: Zorunlu Seks İşçiliğine Çok Direndim
16- Şahika: Sonradan Trans Kadın Olunmuyor
17- Emirhan: Örgütlü Mücadele ve Yaşanana Kayıt Düşmek Şart
18- Sarmaşık Derneği Kapatıldı; Mağdurlar Ne Durumda?
19- Alternatif Bir Banka: Sarmaşık Gıda Bankası
20- Sarmaşık Sonrası "Ne Açlar, Ne Tok"
21- Tarihi Dekorlu Bir Modern İstanbul Tasarısı: Balat
22- Kayyum Kıskacında Kalan Sanat
23- Sanatçılar ve Seyirciler Sahnesiz; Öğrenciler Konservatuvarsız Kaldı
24- Kayyum Kıskacında Sanatın Veri Haritası
25- Kürt Hareketlerinin Hapishane Kronolojisi
27- Hapishane: Genel Başkanlara Zorunlu Uğrak
* İşsiz Gazeteciler Haberinin Peşinde projesi Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu'nun Matra-İnsan Hakları Programı mali desteğiyle gerçekleşti.