Sarıbaş'ın BİHDK ve "Azınlıklar Raporu"nu hazırlayanlara yönelik ifadelerini bianet'e değerlendiren Av. Fethiye Çetin, "Milletvekilinin sözleri ifade özgürlüğünün sınırını aşmıştır. İhlal vardır ve ceza kanunu anlamında suç işlenmiştir" diye yorumluyor.
Av. Ergin Cinmen de, Sarıbaş'ın ifadelerini "Gazetede okuduğum kadarıyla bu açıklama suç teşkil ediyor. Çok ciddi manevi tazminat davalarına neden olabilecek bir açıklama. Dokunulmazlıktan dolayı ceza davası açılması zor olsa da hukuk davası açılabilir" diye değerlendiriyor.
AKP'nin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kökenli 10 milletvekilinden biri olan Sarıbaş, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada "Bu kepazelik raporunu hazırlayan entel devşirme takımı, maalesef gayelerine ulaştılar. Her ne kadar Başbakanlık direkt sahiplenmese de Başbakanlık antetli kağıtlarla kamuoyuna zehirli salyalarını akıtmayı başardılar" dedi.
Hürriyet ve Sabah gazetelerinin haberine göre konuşmasını "Sözlerimi Bilge Kağan ve Atatürk'ün sözleri ile bitiriyorum. Ey Türk titre ve özüne dön" diye bitiren Sarıbaş'ın ifadeleri BİHDK'nun rapordan sorumlu üyelerine yönelik başka hakaretler de içeriyor.
Küfürden önce vatandaşlık hakları bilgisi gerek
Sarıbaş'ın konuşmasını bianet'e değerlendiren Avukat Fethiye Çetin, "Biz bir fikre katılmadığımızda karşıtlığımızı o fikir sahibine küfrederek, hakaret ederek ifade ediyoruz. Biz tartışmayı bilmeyen bir toplumuz; tartışma kültürümüz yok. Bu meseleleri ele alışımız ve yorumlayışımız çok farklı" diyor ve "Azınlıklar Raporu"na ilişkin yazılan köşe yazılarından örnek veriyor:
"Rafine köşe yazarlarından Gündüz Aktan bile "marazi aydınlar" sözcüğünü kullanıyor. Bir de örnek gösteriyor... Fransa'da azınlık çerçeve sözleşmesi kabul edilmemiştir, o yüzden kimse bize dayatamaz kabul etmeyeceğiz diyor. Ama şunu unutuyor; Fransa'da böyle bir tartışmayı yürüten aydınlara kimse vatan haini, 'marazi' demiyor."
Av. Çetin, Fransa örneğinde bir başka önemli noktaya işaret ederek "Fransa'da her konu bireysel özgürlükler temelinde tartışılabiliyor ve Fransa azınlıkları pek çok haklarını ve özgürlüklerini kolektif haklar bağlamında değil ama bireysel hak ve özgürlükler temelinde, vatandaşlık hakları olarak tanıyor. Onun için biz öncelikle küfürden önce bilgi sahibi olmalıyız" diyor.
AKP Malatya milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda gündem dışı söz alarak yaptığı konuşmayı ise Av. Çetin şöyle değerlendiriyor:
"Bu milletvekilinin sözleri hem ceza hukuku, hem bireysel hukuk anlamında suçtur; yasaları, normları ihlal eder niteliktedir. Öncelikle devletin, ifade özgürlüğünü sağlaması bakımından bu tür hakaretlere engel olması gerekir."
"İfade özgürlüğünün sınırlarından en önemlisi başkalarının şöhret ve haklarına saldırıda bulunmamak, ikincisi de ırkçı söylemde bulunmamaktır. Bu bakımdan milletvekilinin sözleri ifade özgürlüğünün sınırını aşmıştır. İhlal vardır ve ceza kanunu anlamında suç işlenmiştir."
Manevi tazminat davası açılabilir
Av. Ergin Cinmen, Süleyman Sarıbaş'ın sözlerini "Gazetede okuduğum kadarıyla bu açıklama suç teşkil ediyor. Çok ciddi manevi tazminat davalarına neden olabilecek bir açıklama" diye değerlendiriyor.
İnsan Hakları Danışma Kurulu üyelerinin Sarıbaş'ın sözlerini mutlaka dava konusu yapmaları gerektiğini ifade eden Av. Cinmen, "Sözünü ettiğim tazminat Danışma kurulu üyelerinin mal varlığının artması anlamında değil tabii... Ama bu lafları sorumsuzca eden insanlar, bunun karşılığını da bulmalı. İnsanlar artık bilmelidir ki, fikre karşı başka bir fikrin söylenmesinde hakarete ihtiyaç yoktur" diyor.
Süreci baltalamak için bürokrasi içinde örgütlenme
Av. Cinmen, Sarıbaş'ın sözlerini değerlendirirken, "Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu" nedeniyle çıkan tartışma sürecinde çok daha önemli olduğunu düşündüğü bir noktanın altını çiziyor:
* Bu olayla ilgili başka bir şeyi de değerlendirmek gerekir. Hatırlanacağı gibi bu rapordan hemen sonra söz konusu kurula verilmiş olan odanın kilidi değiştirilmiştir. Bu bence Türkiye'nin bugün gelmiş olduğu yerin ve önündeki sürecin baltalanması niyetlerinin açığa vurulması ve adeta bunun propagandasının yapılmasıdır.
* Bu bürokratik zihniyet ortadan kaldırılmadıkça, uygar tartışma ortamlarına ulaşılmadıkça Türkiye'de şu anda yaşanan hukuksal devrimin hiçbir zaman amacına ulaşamayacağını düşünüyorum.
* Bu olaylar vatan severlik ile, vatan hainliği arasındaki o ince çizginin yeniden tartışılmasını gerektiriyor. Halk bunu hak etmiyor. Türkiye'nin içinde olduğu bugünkü süreci de hak etmiyor. Bu sadece bu rapora duyulan tepki değil, bu sürecin baltalanmasıdır.
* Milletvekilinin açıklaması bunun yanında basit bir açıklama; çünkü kilit değiştirme olayı resmi bir binada yapılıyor; resmi yetkililer bizim haberimiz yok diyor. Söz konusu olan Türkiye'nin girmiş olduğu süreci baltalamak üzere oluşturulmuş bir örgütlenmedir. Bu örgütlenme bürokrasinin içindedir.
* Herhalde bir kapıcı çilingir getirerek kendi kafasına göre kilit değiştirmemiştir. Siyasi iradenin de kapı kilidinin değiştirmesini istemesi bu süreçte düşünülemez. Bir örgütlenme var ve süreci dinamitlemek isteyen güçler o binanın içine kadar sızmıştır. Siyasi iktidarın bunu istemesi mümkün değil.
"Kilit meselesini iyi okumak gerekir" diyen Av. Cinmen, Sarıbaş'ın sözlerinden dolayı manevi tazminat davasının "konuşmada belirli isim veya isimler belirtilmese dahi kasdedilen kişilerin kimlikleri malum ise o kişilerin dava açmaya hakları vardır" diyor.
Bu konuda Yargıtay'ın kararları olduğunu söyleyen Av. Cinmen, "Milletvekiline ceza davası açmak, dokunulmazlıktan dolayı zor olabilir; ama hukuk davası açılabilir" diyor. (YS/BB)