Anayasa Mahkemesi (AYM) bugün gazetecilerin yargı tacizine uğradı, iktidarın ‘dezenformasyon’ basın ve ifade özgürlüğü örgütlerinin ise ‘sansür yasası’ adını verdiği düzenlemeyi görüşecek.
Basın meslek örgütleri ve gazeteciler görüşme öncesi, geçen hafta Tolga Şardan’ın tutuklanmasına, Dinçer Gökçe ve Cengiz Erdinç’in gözaltına alınmasına, Evrim Kepenek, Uğur Şahin, İsmail Arı ve Uğur Koç’a soruşturma açılmasına neden olan kanun maddesini protesto için AYM önünde bir araya geldi.
10:00 ile 14:00 arasında “sessiz protesto ve serbest kürsü” eylemi ve “Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti' tutmaya başladı. Gazetecilere hukukçular ve siyasiler de destek verdi.
Şener: AYM var mı yok mu, kararıyla bugün herkese gösterecek
Gazeteciler Cemiyeti'nden Kenan Şener “AYM’den bugün tüm ülkeyi rahatlatacak bir karar vermesini bekliyoruz” dedi.
Şener “AYM’nin görevi tüm toplum için Anayasayı korumak, değerlerini savunmak. Biz de Anayasanın korunması, değerlerinin savunulması için AYM’nin değerli yüksek yargıçlarının bugün çok önemli bir karar vereceğine inanıyoruz. Bugün bu inançla burada toplandık. AYM, ülkemizin en yüksek yargı oranı olmasına karşın, Anayasanın titizlikle uygulanması için kararlar vermesine karşın, basın ve ifade özgürlüğü için son iki yılda çok değerli, çok önemli kararlar vermesine karşın, Can Atalay kararında gördüğümüz gibi, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmadığına şahit oluyoruz. Ülkenin en yüksek mahkemesi bugün bir karar verecek. AYM var mı yok mu, bugün dezenformasyon maddesi hakkında kararıyla bugün tüm ülkeye göstermiş olacak” dedi.
Türenç: Hep beraber sessiz bir çığlık atıyoruz
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, gerçeğin halka ulaşmasını engelleyen bu yasanın iptali için AYM önüne geldiklerini söyledi:
“Burada bugün yapılan görüşmede bizimle ilgili halkın haber alma hakkının yerleşmesi ve korunmasıyla ilgili çok yaşamsal bir karar alınacak. Bu kararın iptal yönünde olmasını arzu ediyoruz. Çünkü hukukun örselendiği bu ortamda AYM’den çıkacak bir karar hukukun da yüksekliğini, adaletin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha kanıtlayacak. Biz gazetecilerin gazetecilik faaliyeti nedeniyle hapse girmesine, halkın haber alma hakkının yok edilmesine, gerçeğin halka ulaşmasını engelleyen bu yasanın iptali için burada hep beraber sessiz bir çığlık atıyoruz. Yüksek yargıçlarımızın duymasını talep ediyoruz.”
Tılıç: Bu ülkenin demokrasi lekesini silmiş olacak
Avrupa Gazeteciler Birliği Onursal Genel Başkan Yardımcısı Doğan Tılıç “Karar ne olursa olsun bizi susturamayacaklar” dedi.
“Bugün dünya bombalar altındaki Gazze’de meslektaşlarımızı görüyorlar. Biz de Türkiye’de ateşten gömlekle haberlerimizi geçiyoruz. İster ateş altında, ister ateşten gömlekle… Gazeteciler dünyanın her yerinde her zaman sözlerini söylemenin yolunu bulurlar. Ama şu an arkamızdaki yüce mahkeme bir kararı kaldırmakla, iptal etmekle bizden daha fazla bu ülkenin bir ayıbını kaldırmış olacak. Bu ülkenin demokrasi lekesini silmiş olacak” diye konuştu.
Gappi: Dezenformasyondan değil gerçek gazetecilikten korkuyorlar
İzmir gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi “Biz bir yıl önce Meclis koridorlarını adım adım dolaşarak söyledik. Getirdiğiniz dezenformasyon yasası, kesinlikle dezenformasyona yönelik bir yasa değildir. Böyle olmayacaktır. Bu yasa kapsamında gerçek gazeteciler zan altında bırakacaktır. Biz bunu söylediğimiz zaman birçok yaptırıma maruz kaldık. Aslında şu çok açıktı. Dezenformasyondan değil gerçek gazetecilikten korkuyorlar” diye konuştu.
Durmuş: Umarım hakimler doğru kararı verir
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, yasanın Meclis'te görüşüldüğü dönemde yaşananları hatırlattı.
“Geçtiğimiz yıl bu yasa Meclis’te görüşülürken biz itiraz ediyorduk. Bu basın özgürlüğünü yok edecek bir yasa, sansürü getirecek bir yasa demiştik. O zaman iktidardakiler bize şunu söylemişti: Hiç merak etmeyin onlar gazeteciler için çıkan bir yasa değil. Dezenformasyon suçlamasından hiçbir gazetecinin başına bir şey gelmeyecek demişlerdi. Aradan bir yıl geçti. 30 gazeteci hakkında soruşturma açıldı. 4 gazeteci tutuklandı. En son tutuklananlardan biri Tolga Şardan’dı ve önceki gün serbest bırakıldı. Bu sabah yine bir arkadaşımız dezenformasyon suçlamasıyla gözaltına alındı. İşte bugün burada olmamızın asıl nedeni bu. Bu suçlama, gazetecilerin gazetecilik yapmasını engelleyecek bir suçlama. Her ne kadar gözaltına alınsa da tutuklasalar da kısa sürede serbest bırakmak zorunda olduklarını biliyorlar. Bunu bir gözdağı için yapıyorlar. Ama biz meslek örgütleri, gazeteciler olarak gözdağlarına pirim vermemiz gerekiyor. Umarım hakimler doğru kararı verir ve bu maddeyi iptal ederler.”
Sağkan: Basın hürriyetini savunmak için geldim
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan yasanın ifade özgürlüğüne zarar verdiğini söyledi.
Sağkan “Bugün burada basın hürriyetini savunmak için bulunuyorum. Basın hürriyetinin sadece gazetecilere tanınan bir özgürlük alanı olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu aslında 85 milyonun haber alma hakkını ve en temelde de çatı kavram olan ifade hürriyetini hedef alan bir sorundur. 2022 Mayıs ayında, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ TCK’nin 217/A’ya getirilen yeni bir suç tipiyle, dezenformasyonla mücadele etiketi altında yapılan çalışmanın hak ve hürriyetler temelinde ne kadar ciddi sorunlara yol açacağını ifade etmiştik. Bu yasanın özellikle bilginin gerçek dışı olup olmadığının, hukuki öngörülebilirlikten uzak ve belirsizlikler içerdiğini ve bu anlamda kötüye kullanıma da son derece açık olduğunu ifade etmiştik. Ve geldiğimiz son noktada da maalesef ki belirttiğimiz tereddütlerimizin basın hürriyetini kısıtlanması açısından hayata geçtiğini üzüntüyle izliyoruz” dedi.
Şardan: Benim yaşadığım ilk değil
5 günlük tutukluluğun ardından serbest bırakılan T24 yazarı Şardan da AYM önündeki açıklamaya katıldı.
Burada konuşan Şardan “Daha önce gözaltına alınıp tutuklanırken söylemiştim. Nihayetinde biz hepimiz gazeteciyiz. Bu meslek sayesinde hayattayız. Benim yaşadığım ilk değil. Daha önce de meslektaşlarımız, meslek büyüklerimiz bu süreçleri yaşadılar. Biz maalesef farklı süreçlerin altında kalan, ezilen bir meslek grubu olarak bu süreçleri yaşıyoruz. Toplumun biraz daha rahatlamaya ihtiyacı var. Doğru habere, doğru bilgiye ihtiyacı var. Dolayısıyla, gazetecilerin önünü kapatmak yerine, altını çizerek söylüyorum gazetecilik yapan gazetecilerin önünün açılması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
(HA)