Seçimin ertesi günü sonuçlar kesinleşmiş ve Yeşil Zafer bir gerçekliğe dönüşmüşken, trafik lambalarında bir taksi şoförüyle karşılaştım. Aksanından ABD'de yaşamış olduğu belli oluyordu; giyimiyse laik bir yaşam sürdüğünü gösteriyordu; yine de başparmağını bir zafer işareti olarak havaya kaldırmış sevinçle "Hamas" diye bağırıyordu.
Hızla uzaklaşmadan önce, ekledi: "Siz Avrupalılar, sonucumuz sizi tatmin etmiyorsa, paranız sizde kalsın. El Fetih'in ihtiyarlarına bizden yeterince çaldıklarını gösterdik. Siz Avrupalılarsa yakınıyorsunuz. Hitler'in milyonlarca Yahudi'yi öldürmesine izin verdiniz, sonra da bedelini bize ödettiniz!"
Birkaç saat sonra, Yahudi pazarı Mahane Yehuda. İnsanlar kalabalıklar halinde Şabat için alışveriş yapıyor; taze sebzeler, mevsimin ilk çilekleri, fırınlardan gelen nefis ekmek kokuları.
"Berbat bir his bu; sanki terörist bir devletin yanıbaşında yaşıyormuşuz gibi. İran'ın yanında yaşıyormuşuz gibi. Filistinlilerin oylarını neden böyle verdiğini de anlamıyorum. Daha az şiddet, huzurlu bir hayat istediklerini sanıyordum, ama bunun tersini tercih ettiler" diyor Fransa'dan gelmiş genç bir Yahudi göçmen.
İsrail'in günlük gazetesi Yediot Ahronot'un Filistin seçimlerinden sonra yayınladığı bir kamuoyu yoklaması, İsraillilerin yüzde 48'inin Hamas'la müzakere yapmak istediğini, yüzde 42'sininse bu fikre tamamen karşı olduğunu gösterdi.
"Bizi tanır, öldürmekle tehdit etmez ve evimden sürmezlerse, neden olmasın" diyor genç bir adam Hamas'la görüşme olasılığına dair.
"Ortadoğu'da yön değiştirmeleri daha önce de gördük" diye devam ediyor Filistin Kurtuluş Örgütü'nü kast ederek. "Düşmanlar ortak olabilir, arkadaş olmazlar belki ama konuşulabilir olurlar."
"Belki bir süre sonra Ehud Olmert'in İsmail Haniya'yla görüştüğüne tanık oluruz" diyor bir başka genç adam.
Ertesi gün, Taybeh adında küçük bir köy. Bu, Batı Şeria'da kalan tek Hıristiyan Filistin köyü. Aynı zamanda, adı yine Taybeh olan tek Filistin birasının da memleketi. Nedim ve David Khoury kardeşler bira fabrikasını '90'ların başında, Oslo barış sürecinin sağlam, barış ve refah beklentilerinin hâlâ varolduğu dönemde açmışlar. İntifadadan bu yana işler durgun, ama afişler hâlâ gururla biranın reklamını yapıyor: "Filistinliyi iç, devrimin tadına bak!" Nedim Khoury, şimdi alkolsüz bira üretme planları yapıyor.
"Gazze'de alkol 200'den beri yasak" diyor. Aynı zamanda, Hıristiyanların korkmadığını da söylüyor.
"Hamas aptal değil. Biz de, diğer herkes gibi, bekleyip görmeliyiz. Bence teknokratlardan oluşan bir hükümet kurup ev temizliğine başlayacaklar. Buna gerçekten ihtiyaç var" diyor Nedim Khoury.
Kızkardeşi bir yandan bira fabrikasındaki işlere yardım ediyor, bir yandan da İsrail işgali altındaki Filistin yaşamına dair belgeseller hazırlıyor.
"Sonuç beni şaşırtmadı, geldiğini görebiliyorduk" diyor Butainah Khoury. Yine de, memnun olmadığını söylüyor. "Ama burada herkes, bir değişime gereksinim olduğunu teslim ediyor. Değişim geldi, kimsenin hâlâ hesaplayamadığı bir iktidarla. (LR/TK)
* Leena Reikko'nun haberini, Tolga Korkut Türkçeleştirdi.