Şule İdil Dere Davası’nın üçüncü duruşması 11 Nisan 2018 Çarşamba günü saat 10:00’da Kartal-İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
İstanbul Kadıköy'de Yoğurtçu Parkı'ndaki yürüyüş yolunda yürürken İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) ait hafriyat kamyonunun çarpması sonucu hayatını kaybeden Şule İdil Dere'nin davasında tutuksuz yargılanan yedi sanık mahkemede hazır bulundu.
Üçüncü duruşmada sanıkların mahkemeye sunduğu belgeler incelendi ve sanık avukatlarının tanık olarak gösterdiği 2 İSTAÇ A.Ş. şoförü ve olay sırasında görevde bulunan İBB Deniz Hizmetleri Müdürü'nün asistanı Talat Gözelle tanık olarak dinlendi.
Her iki tanık şoför de Kurbağalıdere-Yoğurtçu Parkı yaya-bisiklet yoluna geri geri girdiklerini ve geri manevrada kendilerini yönlendiren manevracı görevlinin olmadığını söyledi. Tanık İSTAÇ A.Ş. şoförleri, güvenlik önlemi olarak şerit çekilmiş olduğunu beyan ettiler.
Şule İdil Dere avukatları 2016 Mayıs ayında tabela asmak dahil hiçbir güvenlik önlemi alınmayan Kurbağalıdere-Yoğurtçu Parkı yaya yolu fotoğraflarını mahkemeye sundu.
İBB çalışanı: “Çalışma planı yapılmadı”
Duruşmada İBB Deniz Hizmetleri Müdürü'nün asistanı Talat Gözelle dinlendi.
Gözelle’nin ifadesiyle İBB ile İSTAÇ A.Ş. arasında Kurbağalıdere dip temizliği için, 86 Milyon TL bedelli hizmet alım sözleşmesinde hizmetin nasıl yapılacağına dair yetkili makamlarca yapılmış bir çalışma planının olmadığı ortaya çıktı. Planı, İBB Deniz Hizmetleri Müdürü’nün asistanı Fuat Gözelle “kimseye sormadan ben yaptım” dedi.
Mayıs 2016'da İBB Deniz Hizmetleri Müdürü olan Fuat Alarçin'in asistanı olarak çalışan 1984 doğumlu Talat Gözelle, çalışma planını yetkisi olmadığı halde görevlendirmeleri yaparak çıkardığını, ilgililere e-posta yoluyla tebliğ ettiğini, kimlere gönderdiğini hatırlamadığını, kimsenin kendisinden böyle bir iş planı istemediğini, koordinasyonu sağlamak amacıyla iş planını hazırladığını ve gerek Fuat Alarçin’in gerek görevlendirdiği kişilerin itiraz etmediğini belirtti.
Böylece hem İBB’nin hem de İSTAÇ A.Ş.’nin mahkemede sahiplenmediği bu plana göre Nisan 2016’da Kurbağalıdere dip temizliği çalışmasının başladığı ve yürütüldüğü ortaya çıktı.
Talat Gözelle'nin bağlı bulunduğu İBB Deniz Hizmetleri Müdürü Fuat Alarçin, yargılama başlamadan savcılıkça hakkında sorgulama talep edilmiş ancak İstanbul Valiliği ve Bölge İdare Mahkemesi yargılanmasına izin vermemişti.
Fuat Alarçin, İdil’in ölümünden 11 gün sonra 23 Mayıs 2016 tarihinde Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’na terfi ettirildi.
Sanık şoför: Kasten kimseyi öldürmedim
Duruşmada sanık şoför Mümin Kılıç, kendisine sorulmadığı halde yine söz alarak şunları söyledi:
"Kasten kimseyi öldürmedim. Cenabı Allah böyle nasip etmiş. Ben üstünden geçmedim. Geçseydim 16 tonluk araç bütün kemiklerini ezerdi..."
Avukatlar “kasten insan öldürme” yargılanması istedi
Şule İdil Dere avukatları, 11 Mayıs 2016 tarihinde gönderilen iç yazışmaları da delil olarak sunarak söz konusu olayın öngörüldüğünü, özellikle olaydan 1 gün önce 11 Mayıs 2016 tarihli e-posta iletisinde, hafriyat kamyonlarının yarattığı tehlikeye somut olay örnek verildiğini belirtti.
Buna rağmen tehlikeyi umursamadan, doğacak sonuçlara aldırmadan yasal yükümlük olan önlem alma ve denetim görevlerini yerine getirmedikleri ortaya çıktığı için olayın “taksir” olarak tanımlanamayacağını, sanıkların kasten insan öldürme suçuyla yargılanması için dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi.
İBB avukatı: Kasten öldürme talebini anlayamıyorum
İBB avukatı olarak duruşmaya katılan Rıza Saka ise söz alarak "Bütün ifadeler güvenlik önlemi alındığını açıkça gösteriyor. Olay tamamıyla tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu taksirle ölüm kapsamındadır. Israrla kasten öldürmeye yönelik talepte bulunulmasını hukukçu olarak anlayamıyorum. Bu, bir kamu kurumu olarak başarılı hizmetler veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne karşı bir kan davası haline getirilmektedir" dedi.
Saka konuşmasında açılan davayı "kan davası" olarak niteledi.
Ne olmuştu?12 Mayıs 2016: İdil'in canına mal olan Kurbağalıdere çalışması İBB-İSTAÇ imzasıyla gerçekleşti. 23 Mayıs 2016: Çalışmayı yürüten ve işveren vekili olan bilirkişi raporunda “müteselsilen sorumlu-asli kusurlu” bulunan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı, 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirildi. Şubat 2017: Birbirini tamamlayan ve 11 İBB çalışanını “müştereken ve müteselsilen” kusurlu ve sorumlu bulan 3 bilirkişi raporu çıktı. Savcılık devlet memuru olan 11 İBB yetkilisinin soruşturulması için Valiliğe başvurdu. 12 Mayıs 2017: İstanbul Valiliği, süresini ve yetkisini aşarak, hukuku çiğneyerek, İdil’in ölümünden 11 gün sonra İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirilen ve asli kusurlu bulunan İdil’in canını alan çalışmanın daire başkanının atadığı müfettiş raporuna dayanarak asli kusurlu/kusurlu bulunanların sorumlu olmadıklarına karar vererek 11 İBB yetkilisinden 8’inin soruşturulmasına izin vermedi. Valilik bu kararını İdil’in ölüm yıldönümünde imzaladı. Haziran 2017: İstanbul Valiliği’nin yargılama hükmü kurarak hukuka aykırı yöntemlerle aldığı “soruşturulamazlar” kararına karşı Şule İdil Dere’nin ailesi İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz davası açtı. Temmuz 2017: Bölge İdare Mahkemesi, soruşturmada savcılıkça asli kusurlu bulunan ve hakkında soruşturma izni istenen İBB Teftiş Kurulu Başkanı’nın atadığı müfettişçe kendini soruşturan raporunu kabul ederek İstanbul Valiliği’nin verdiği “soruşturulamazlar” kararını aynen kabul etti. Müteselsilen-Müştereken sorumlu ve kusurlu bulunan asıl işveren İBB'den 8 üst düzey yetkili böylece yargılanamadı. Ağustos 2017: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararının yarattığı hak kaybı, Şule İdil Dere’nin yaşam hakkının alınması ve sorumluların korunması gerekçesiyle bireysel başvuru hakkı kullanılarak Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Ekim 2017: İstanbul Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen savcılık iddianamesinde İBB'den yalnızca 1 şef ve 2 şantiye sorumlusu, İSTAÇ A.Ş.'den yalnızca 1 müdür, 1 şef ve bir İSG uzmanı yargılama kapsamına alındı. 7 Şubat 2018: İkinci duruşma görüldü. Olay sırasında parkta bulunan tanık ifade verdi. Tanık İdil Dere'nin yürüyüş yolunda yürüdüğünü, güvenlik tedbiri alındığına dair bir şey görmediğini söyledi. İBB kontrol memurlarından sanık Saffet Altındağ, şoför Mümin Kılıç'ı suçladı. Sanık avukatı Rıza Saka, "Telefona bakarak yürüyordu" diyerek İdil Dere'yi suçladı. |
(HK)