Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet (Arşiv)
Artvin'in Hopa ilçesinde, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu 2011'de kente yaptığı ziyaret sırasında yaşanan polis saldırısında yaşamını yitiren öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin açılan davanın ikinci duruşması görülmeye başlandı. Duruşmaya, Lokumcu’nun ailesi, avukatları ve Türkiye’nin farklı illerinden baro temsilcileri katıldı.
Dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polisin "taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılandığı dava Trabzon 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
NOT: Bir önceki duruşmada SEGBİS’le savunmaları alınmak istenen ancak teknik nedenlerle alınamayan sanıklardan 9’u bu kez duruşmaya katıldı. Bir önceki duruşmada mahkeme bu yönde karar vermişti.
Baroların katılam talebine bir kez daha ret
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, duruşmada ilk olarak söz alan TBB Başkanı Erinç Sağkan, davanın uzun bir mücadele sonucu başladığını hatırlattı.
Geçen celsede katılım talebinde bulunduklarını anımsatan Sağkan, “Bugün ben de bu talebi tekrar dile getirmek istiyorum. Yaşanan olay bir kişinin kasten ya da taksirle öldürülmesi değil. Yaşanan olay herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunan birisinin davasıdır. Çevre ve yaşam hakkı kapsamında kaynaklanan yükümlülüklerimiz vardır. Dosyada katılma talebimizin kabul edilmesini istiyoruz” dedi.
Sağkan’ın ardından İstanbul, İzmir, Ankara, Artvin, Trabzon, Giresun, Samsun, Denizli, Diyarbakır ve Antalya barolarının temsilcileri de davaya katılma talebinde bulundu. TTB ve baroların katılım talepleri mahkeme heyetince reddedildi.
Sanık: Sorumluluk kaymakamda
Ardından savunma yapan sanıklardan dönemin Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ü., alandaki sorumluluğunun eylem için toplanan grubu ikna ve ikaz olduğunu belirtti.
Ü. mahkeme başkanının “Kimdir gerçek sorumlulular. Müdahale emrini kim verdi” sorusuna ise “Dönemin Hopa Kaymakamı vermiştir” cevabını verdi.
Daha sonra ifade veren Tayfun V. kendilerine müdahale emrini kaymakamın verdiğini ifade etti. Müşteki avukatlarının sorularına cevap verdi. V. şunları söyledi:
Avukat Mert Bal: Olay günü koordinasyondan sorumluydunuz. Görev yeriniz neresiydi?
V. Yerim yoktu, telsizle olayları koordine ediyordum
Avukat Meriç Eyüboğlu: O gün 7 ayrı ilden görevlendirme olmuş. İller arasında böyle bir görevlendirme olursa, oranın yetkilisi kimdir?
Sanık V.: Normalde görevlendirme yapılır. Gelen kuvvetler arasındaki eş günümü ilçe kaymakamı sağlar.
Meriç Eyüboğlu: Birimin başka yere aktarımına kim karar verir?
Sanık V: İl emniyet müdürü verir.
Meriç Eyüboğlu: İl emniyet müdürü alanda değilse kim verir?
Sanık V.: Kendisine ulaşılır talimat alınır.
Eyüboğlu: Talimat aldınız mı?
Sanık: Hayır”
“Gaz kullandım”
Ardından ifade veren sanık polis Haktan Y. o dönem Erzincan’da görev yaptığını ve Hopa’ya takviye olarak geldiğini belirtti.
“Bizi kobay olarak kullanıyorlar”
Sanık polis Saim B. kendisinin de Erzincan’dan geldiğini belirtti. Baktimur avukatların sorularına ise şu cevapları verdi:
Avukat Nagihan Bulduk: Gazla alakalı eğitimle alakalı sağlığa etkileri hakkında bilgi verildi mi?
B. Öyle bir şey hatırlamıyorum. Zaten aldığımız eğitimde bizi kobay olarak kullanıyorlar. Aramıza atıyorlar, ne olduğunu gösteriyorlar. Aldığımız eğitimde, gaza maruz kaldığımızda yanma hissi veriyor. Eğitimlerimizde maske taktırmazlar, özel olarak taktırmazlar. Benim aklımda kalan tek şey yanma hissi. Bulanık görürsünüz
Duruşmada ayrıca Metin Lokumcu’nun gaza maruz kaldığı anlara ait kamera görüntüleri, müşteki avukatları tarafından izletildi.
Duruşmaya yarın sabah (7 Ocak 2022) 09.00’da başlamak üzere ara verildi.
Davayı takip edenler: Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy ve Murat Çepni, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Orhan Sarıbal, Gülizar Biçer Karaca, Ahmet Kaya, Sezgin Tanrıkulu, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, Artvin Barosu Başkanı Ayla Varan, Ankara Barosu Başkanı Kemal Koraner, Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez ve Diyarbakır Barosu olmak üzere çok sayıda baro temsilcisi davayı izledi.
TIKLAYIN - Metin Lokumcu davası: Emri verenler yargılansın
TIKLAYIN - Metin Lokumcu davası artık ağır ceza mahkemesinde
31 Mayıs 2011'de Hopa'da ne oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(EMK)