Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çorlu'da 8 Temmuz 2018'de 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili davanın ikinci duruşması Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) başladı.
Duruşma için Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde 600 kişilik salon hazırlandı.
3 Temmuz’da görülen ilk duruşmada, adliye içinde ve dışında polis ve güvenlik görevlileri ailelere saldırmış, mahkeme heyeti duruşma öncesi saldırının “heyetin kanunsuz emir sonucu verdiği talimatla yapıldığı” iddiası üzerine dosyadan çekilme kararı almıştı. Dosyayı inceleyen 2. ACM, 1. ACM heyetinin davadan çekilme kararını reddetmişti.
TIKLAYIN - “Çorlu Davasında Ailelerin Adalet Talebine Eziyetle Karşılık Verildi”
Bugün görülen duruşma öncesinde ise aileler Halk Eğitim Merkezi önünde bir araya geldi. Olayda yaşamını yitiren Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Öz "Davanın bir yıl sonra başlaması, insanlarımıza verilen değerin göstergesidir. Bu dava sadece 4 sanıkla ilerleyemez" dedi.
— Çorlu Tren Katliamı Aileleri (@TrenKatliami) September 10, 2019
Anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal ise "O koltuklarınız o kadar rahat ki, rant peşinde koşmaktan bizleri mağdur hale getirdiniz. Bunun hesabını vereceksiniz, o adalet bir gün hepinize lazım olacak" diye konuştu.
Ailelerin salona alınmasının ardından, mağdur ve müştekilerin isimleri okundu.
TCDD personeli olan sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Celaleddin Çabuk ve Çetin Yıldırım da duruşmada hazır bulundu.
Baroların davaya müdahillik talepleri heyet tarafından kabul edildi.
Atalay: Polisler hakkında işlem yapılmadı
Mahkeme, her aileye üç avukat sınırlaması getirmek istedi. Avukatlar buna itiraz etti. Ailelerin avukatlarından Can Atalay, "Bizim hakkımızda soruşturma yürütülürken, bizi darp eden polisler hakkında halen bir işlem yapılmadı. Üç avukat sınırlamasından vazgeçilmeli, bu sizin yetkiniz değil. Bundan rücu edilmesini talep ediyoruz" dedi.
Mağdur aile avukatlarından Gökmen Yeşil ise sanık Çetin Yıldırım’ın mahkeme başkanı olmadan ifadesinin alındığını belirterek, mahkemenin evrakta sahtecilik yaptığını söyledi.
Avukat Mürsel Ünder ise iddianamede eksikler olduğunu belirterek mahkemeye iade edilmesini talep etti.
Sanık Kurt: Yağışla ilgili bilgi verilmemiş
Çorlu tren katliamının meydana geldiği dönemde Demiryolu Bakım Müdürü olan sanık Turgut Kurt, savunmasında şunları söyledi:
“Olay yeriyle evimin arasında 130 kilometre vardı. Bizim orada hava açık ve güneşliydi. Şiddetli yağıştan hiç haberim olmadı. Yol bakım onarım şefimiz Çerkezköy’de makas değişimi yapıyorlardı.
"Onların yağış anında müdahale etme yetkileri vardır. Ancak onlara da yağışa dair bilgi verilmemiş.
"Yol bekçisi kadrosu yıllardır boş"
"Yol bekçisi kadrosu yıllardır boş duruyor. Yol bekçisi olsaydı o kaza olur muydu olmaz mıydı bilemiyorum. Zamanında 9 yol bekçisi vardı şimdi ne yazık ki yok. Ek önlemler alınmadı. Teknolojik destek verilmedi. Uyarıcı sinyaller konulmadı. Herhangi bir çalışma yapılmadı. Bununla ilgili çalışma yapacak genel müdürlüktür. Ben sadece bakım personeliyim.
"Biz gözlem yapıyoruz. Yol ölçüm aletlerimiz var. Bölge müdürlüğünün emri ile sene de 2 defa gelir elektrik ölçüm yaparlar. Kaza yerindeki son kontrolü yaptığımızda herhangi bir sorun görmedim. Yeni yapılan menfezler eskilerden daha dayanıksız ve bunlara danışmanlık yapan Mustafa Karaşahin bilirkişilik yapıyor.
"Kazadan hemen sonra bölgeye intikal ettim. Bizim defterlerimiz var, menfezler herhangi bir sorun yaşandığında onu sicile işliyoruz. Bu menfezle ilgili daha önce bir sorun yaşanmamıştı. Muratlı tarafında bir menfezde sorun yaşanmış, heyelan olmuş ve tren heyelana çarpmış. Kazadan sonra da eski usüllerle her şey devam ediyor."
Verilen bir saatlik aranın ardından savunmasına devam eden Kurt müşteki avukatların "Kazada ihmal var mı?" sorusunu "Benim altımdakilerin ihmali yok, üstümdekilerin var" diyerek cevapladı.
Polat: Son kontrolü iki gün önce yaptım
Kurt'un sorgusunun ardından, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde görevli Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat'ın savunmasına geçildi.
Polat savunmasında şunları söyledi:
"Yolun bakım ve onarım kontrollünü en son kazadan iki gün önce 6 Temmuz Cuma günü yaptım. Olay günü makas değiştirme denilen 35 metre uzunluğunda yaklaşık 3 tıra yüklenen bir malzemeden sorumluyduk. Akşam 17.15 civarı bir aracın kaza yaptığı bilgisini aldım.
"Kuruluşa ait bir araçla olay yerine gittim. Olay yerinde AFAD ekipleri çalışıyordu. Menfez muayenelerini ilkbahar ve sonbaharda kısım şefiyle yaparız. Söz konusu menfezin açık olduğunu gördüm. Kazalı menfezde hiç tıkanıklık tespit etmedim. Menfez 1870'lerden kalma bir menfezdir.
"Ben Çerkezköy, Balaban ve Çorlu hattı boyunca görev alıyordum. Bir ekibim vardı. Yol bakım onarım işine bakıyorduk. Kırılan makaslara bakıyor ve değiştiriyorduk. Sorunların büyüklüğüne göre ya kendimiz ya da bölge müdürlüğüne bildiriyorduk. Benim doğrudan temin hakkım yok. En son kontrolümü 6 Temmuz Cuma günü yapmıştım. Bir sorun görmedim."
"Olay sonrası yağış durumunu yakinen takip ediyoruz"
"Mayıs 2018'deki senelik umumi muayene raporunu Çetin Yıldırım ile birlikte yaptık. Çetin Yıldırım evrakları Bölge Müdürlüğü'ne götürür. Turgut Kurt'un bu raporları görüp görmediğinden emin değilim.
"Meteoroloji ve DSİ ile yağış mevsimlerinde hiçbir irtibatımız olmadı. Biz ihbar üzerine çalışırız. Olaydan sonra kısa mesaj almaya başladık. Yağış durumunu yakinen takip ediyoruz. Mesaj meteorolojiden geliyor. Kazadan önceki hat bakım kontrolleri halen aynı usulle devam ediyor.
"Kazanın olduğu menfezde bir problem yoktu ama dolgunun genişletilmesi lazımdı. Menfeze balast tutucu talep ettik ancak yapılmadı. Balast tutucu duvar yapılsaydı kaza gerçekleşmeyebilirdi"
"Hattın hızlı açılması için baskı gördük"
Polat ayrıca, hattın hızlı bir şekilde açılması için kendilerine baskı yapıldığını dile getirdi ve "Türkiye'de bulunan yabancı vagonlar, ülkede kaldığı sürece TCDD ödeme yapmak zorundadır. Bunun için hattın açılması gerekiyordu. Bu nedenle hat bu kadar hızlı bir şekilde açılabildi" dedi.
Çabuk: Yol bekçisi olarak çalışan kimse kalmadı
Polat'ın ardından Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk'un savunmasına geçildi. Polat savunmasında şunları söyledi:
"Yol bakım onarım işçisiyim. Özkan Polat'tan görev alırım. Yap der yaparım yapma der yapmam. Emir dışında çalışan bir personel değilim. Pazar günü makas atma çalışması yapıyorduk. Saat 17.00 gibi depoya girdiğimizde kaza haberi geldi.
"Özkan Polat eve gitmemi, üstümü başımı değiştirmemi ve işçileri toplamamı söyledi. Gece 2.00 sularında olay yerine vardık. Balastları boşaltmadık. Sabaha kadar vagonları boşaltmaya çalıştım. Hemen hat onarım işlerine başladık. Öğlende ise savcıya ifade verdik. Kırık travesleri bir yere dizdik. Yol açma emrini bana Polat verdi. O bana emir vermeden ben işlem yapma yetkisine sahip değilim.
"Yol bekçilerinin elinde bir fişek vardır. Fişekleri riskin sorunun olduğu yerin 750 metre ilerisine bağlarız. Fişekler patlar, makinist ileride bir risk olduğunu anlar. Her gün yaya olarak 22 km yol yaparız. Bizim orada 1985 yılından beri yol bekçisi olarak görev yapan kimse kalmadı. 5 Ocak ve 9 Mayıs'ta kontrollerimizi yaptık herhangi bir sorun yoktu."
Daha sonra söz alan Celaleddin Çabuk'un avukatı "Kendi başına hareket etme yetkisi olmayan, imza yetkisi olmayan biri karşınızda yargılanıyor" dedi. Avukat şöyle devam etti:
"Müvekkilim TCDD'nin en alt kademe çalışanıdır. Hiçbir yetkisi yoktur ve sadece emir alır. Bilirkişi raporlarına dayanan bu iddianame asıl suçluyu saklayan ve suçlu yaratmaya dönük bir iddianamedir. Benim müvekkilimin şu mahkemede yargılanması Türkiye hukuk sisteminde bir sayfanın açılması anlamına geliyor."
Yıldırım: Duvar şimdiki gibi yapılsaydı kaza olmazdı
Çabuk'un ardından Köprüler Şefi Çetin Yıldırım'ın savunmasına geçildi. Yıldırım savunmasında şunları söyledi:
"Çalışan bir menfezdi. Ne zaman kontrol ettiğimi hatırlamayabilirim. Kazadan bir buçuk yıl önce tespit ettik, balast akıyor dedik. Notlarımızı aldık raporumuz düzenledik. Altı ay sonra geldik. Bazı temizlikler yapılmış ancak kusurları devam ediyordu. Bir kez daha geldik ancak balast tutucu duvar yine yoktu. Balast tutucu şimdiki gibi yapılsaydı, su bu kadar menfezi kısa sürede götürmeyebilirdi.
"6 ayda bir hazırladığım raporların son üçünde bu menfeze balast tutucu duvar yapılmasını önerdim. Aynı raporlarda 400 menfezde balast tutucu imalatın eksik olduğunu söyledik. Hat bakım kitabına göre acil bakıma ihtiyacı olan çok sayıda menfez var, bunları Genel Müdürlüğe bildirmeme rağmen hiçbiri yapılmadı."
Duruşma yarın devam edecek.