Ve bu insanlar kendilerine ne olacağını bilemeden iki yıldır belirsizlik içinde bekliyorlardı. Yaz aylarında İngiltere ve Fransa arasında varılan bir anlaşma sonucunda Sangatte'nin kapatılmasına karar verildi ve 30 Aralık 2002 günü de kapatıldı.
40 farklı ülkeden gelen ama çoğunluğu Sudan, Afganistan, İran, Filistin, Türkiye ya da Irak vatandaşı olan bu göçmenler, sıkı göçmen yasaları uygulayan Fransa'da barınamayacaklarının farkına varıp, yasaların daha esnek olduğu İngiltere'ye, oradan da Kanada ya da Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) atlama amacını güdüyordu. Fransa bu insanları geri göndermek istiyordu, ancak Fransa'ya gelinceye kadar birkaç ülke geçmiş olan göçmenleri yasalara göre ancak Fransa'ya giriş yaptıkları son ülkeye geri gönderme hakkına sahipti ki bu da ayrı bir sorun oluşturuyordu.
İki bin kişiye 14 duş
İlk kurulduğunda 200 kişiyi barındıran kampın nüfusu o günden bugüne arttıkça arttı ve sonunda 4 bin 800 kişiye ulaştı. Sangatte sakinleri iki yılı aşkın bir süredir ne tür bir geleceğe sahip olacaklarını bilemeden kamptaki kötü yaşam koşullarına katlanmaya çalışıyorlardı.
İki bin kişi için yalnızca 14 duş, sınırlı yemekhaneler, bir saatten fazla beklenen yemek kuyrukları,! dayanılması güç soğuklar ve fareler.. Üstelik can güvenliği de yoktu. İki yıl içinde kampta cinayetler işlenmiş, 5 ölüme tanık olunmuştu. Ama hepsinden öte, onları belirsizlik yıkıyordu. Rivayetlerin ardı arkası kesilmiyordu. Yarınlarının ne olacağını bilemeden her gün yeni rivayetlerle beslenerek korkulu bir bekleyişi yaşayan göçmenler o kadar umutsuzlardı ki söylenen her şeye inanıyorlardı.
Örneğin İngiltere'nin kapıları bütün Iraklı göçmenlere açıktı. Ya da çoğunluğu bu kampa kapatıldıkları için Fransa'da göçmenlik başvurusu bulunamayacağını sanıyordu. Kızılhaç geçtikleri sayısız ülkelerde sığınma başvurusu yapmış ve kabul edilmiş, ama bundan haberi bile olmadan diğer ülkelere taşınmış bir suru göçmen vardı.
Gönülsüz ev sahibi
Bu yalan yanlış öyküler bu insanların daha da ötelere seyahat etmesine yol açıp daha çok parasını almaya heveslenen insan tacirleri tarafından üretiliyordu ve içinde bulundukları umutsuzluktan dolayı her şeye inanmaya hazırdılar. Bu yüzden kamp sakinlerinin aklı fikri kamptan kaçmaktaydı. Kimileri başarmıştı da. Kimileri ise elektrikli tel örgülerde yaşamını yitirmişti. Fransız Liberation gazetesinin haberine göre "Bir utanç kaynağı" olan Sangatte söylencesinin kapatılması bu utancın silinmesi yolunda atılan ilk adımdı.
Daha ilk günden beri ana kıtadan İngiltere'ye geçiş yapmaya çalışan göçmenlerin atlama tahtası olarak kullanılan Sangatte İngiltere'nin başını ağrıtıyordu. Fransa ise transit ülke olarak kullanıldığı ve İngiltere'ye giremeyen bu insanlar onun başına kaldığı için rahatsızdı.
İki ülke arasında iki yıldır bir göçmen savaşı sürüyordu. Sonunda 2002 yazında İngiliz ve Fransız yetkililer Sangatte kampının kapanması konusunda anlaştılar. İngiliz İçişleri Bakanı David Blunkett ve göçmenlerden sorumlu bakan Beverley Hughes, Sangatte'nin kapatılması ve göçmenlerin kabulünün İngiltere'nin AB ortak göçmen politikasına da uygun olduğunu söylediler.
Kampın son sakinleri
Anlaşmaya göre İngiltere kampın göçmenlerinden bin 200'ünü almayı kabul etmişti. Geriye kalan 3 bin 600 göçmene ise ülkelerine dönmek ya da Fransa'da göçmenlik çabalarında bulunmak üzere kişi başına 2 bin Euro verilecekti.
Anlaşma gereği Sangatte sakinlerinden 40 kişilik bir grup Aralık başında İngiltere'ye adım attılar. İngiltere onlara dört yıllık oturma ve çalışma izni verdi. Üç aylık geçici bir yer sağlanacak, dil kurslarına gönderilecekler, iş bulmak için yardım da sağlanacak.
Anlaşma uyarınca Sangatte 13 Aralık'ta sökülmeye başlandı. Kurulduğu günden bu yana 67 bin sığınmacıya ev sahipliği yapmış bu kamp, 30 Aralık'ta tamamen kapatıldı. İki haftadır son göçmenler otobüslerle İngiltere'ye taşınıyordu. Kampın son sakinleri bin 200 kişilik bir sığınmacı grubu. 1000'i Iraklı Kürt, 200'ü Afganlı olan bu grup artık İngiltere'de yaşıyor.
Kampı kapatmak sorunu çözmüyor
Kızılhaç yetkilileri kampı kapatmanın bir çözüm olmadığını, sığınmacıların başka kent ve kasabalara kayacaklarından endişe duyduklarını belirtiyorlar. "Bazı ülkelerde uygunsuz yaşam koşulları oldukça bu insanlar batı ülkelerine akın etmeyi isteyecekler, insan ticareti sürdükçe de bu insanlar eninde ! sonunda batı ülkelerinin kapılarına dayanacaklar" diyen yetkililer polisiye önlemlerle bu sorunun çözülemeyeceğini söylüyorlar.
Sığınmacıların çoğunluğunun gidecekleri ülkenin neresi olduğuna aldırmadıklarını, güvenli ve iyi bir yaşam sürdürebilecekleri herhangi bir ülkede yaşamaya hazır olduklarını söyleyen Kızılhaç insan ticareti yapan çetelerin engellenmesi gerektiğini vurguluyorlar.
İngiliz Göçmen bürosunun yetkilileri ise Sangatte'yi kapatmak yerine tersine yeni bir kampın daha açılması gerektiğini söylüyorlar. Büro genel müdürü Keith Best kampın kapatılmasının yeni gelen göçmenlerin Calais kasabasının sokaklarına yayılmasına yol açacağını belirterek Avrupa genelinde ortak bir göçmen politikası kabul edilip uygulanmaya başlanmadığı sürece göçmenlerin Fransa'ya oradan da İngiltere'ye akmayı sürdüreceğini söylüyor.
Göçmen politikası olmadan
Birleşmiş Milletler Göçmen Bürosu Başkanı Ruud Lubbers da İngiltere'nin şikayet etmeye hakkı olmadığını, doğru dürüst bir göçmen politikası olmadığı için insan ticareti yapanların ve göçmenlerin hedefi haline geldiğini söylüyor.
Görünüşe göre içeriden ve dışarıdan gelen baskılar sonucunda İngiltere'nin de göçmenler konusunda kendisine bir çeki düzen vermesi gerekiyor ancak bu önlemler göçmen akışını önleyecek mi, halihazırdaki göçmenlere ne olacak, bunlar henüz çözümlenememiş konular. (EG/NM)