Haber Türk TV'de HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ı konuk eden Fatih Altaylı, konuğuyla, HDP'nin kendi adayıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma kararının gündeme getirdiği soruları tartıştı. Bir saati aşkın süren tartışma kaydının HDP'nin aday gösterme gerekçeleriyle ilgili bölümünün çözümünü aktarıyoruz. Video kaydı tartışmanın bütünü kapsıyor.
Fatih Altaylı- Herkes sizin partinizin oy tabanına yakın durmak en azından çok fazla kaçırmamak, çok fazla üzmemek istiyor. Partiniz ise biraz değişik bir tavır içerisinde. Bizim baktığımız yerden bakınca bir yandan MHP ve AK Parti'ye karşı çok eleştirelsiniz ve bu partilerin Türkiye'de ciddi bir özgürlük sorunu olduğunu...
Mithat Sancar-Demokrasi...
...demokrasi sorunu yarattığını düşünüyorsunuz? Diğer yandan ittifaka karşı da birtakım şartlar öne sürüyorsunuz. O zaman insanlar diyorlar ki "Buraya sürdüğünüz her şart iktidara yarıyor" ve iktidar da bir anlamda sizin orayla birleşmenizi veya oraya yakın durmanızı engellemek için her türlü siyasi manevrayı yapıyor. Sizin altını masaya ilişkiniz ne durumda? Yani işte Mansur Yavaş olmaz. O olmaz bu olmaz. Meral Akşener olmaz, nedir oradaki beklentiniz yoksa bir beklentiniz yok mu?
TBMM seçimleri için altılı masayla ittifak aramadık
27 Eylül 2021'de bir deklarasyon açıkladık: Tutum Belgesi. Çok kısa olduğu için okuyacağım. Demişiz ki "Bizler parlamento seçimleri için demokrasi ittifakı şiarıyla, halklar ve barış ittifakı, kadın dayanışması ve ittifakı, ekoloji ittifakı anlayışı temelinde toplumsal ve siyasal muhalefet, emek, kadın ve gençlik hareketleriyle en geniş birlikteliği ve ortak mücadele zeminini büyütme ve bu yolda güçlü yürüyüşümüzü sürdürme kararlılığındayız. Bunun dışında herhangi bir ittifak içinde yer alma arayışımızın olmadığını açıklıkla vurguluyoruz. Parlamento seçimleri için.
TIKLAYIN-HDP'den 11 maddelik deklarasyon: Ortak yönetime hazırız
Cumhurbaşkanlığı için "ilkeler üzerinde diyaloga varız" dedik
Şimdi asıl tartışılan cumhurbaşkanlığı seçimi için 15 ay önce ne demişiz? Tek tek burada var: "Bu bağlamda cumhurbaşkanlığı seçiminde Ilkesel buluşmaların gerçekleşmesi, HDP seçmenlerinin ülkenin geleceğinde anahtar bir role sahip olmaları nedeniyle günceldir. İster HDP'li ister başka bir aday olsun isimler yerine ilkelerin, yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız. Çünkü demokratik dönüşüm şahıslar aracılığıyla değil, ilkeler ve yöntemler üzerinde müzakere ve mutabakat yoluyla gerçekleşebilir. Seçilecek Cumhurbaşkanı da rolünü ve işlevini ancak bu zeminde doğru bir şekilde yerine getirebilir."
Yani şunu demişiz, biz muhalefetin ortak bir adayla, ama önceden müzakere edilmiş ve mutabakata varılmış ilkeler ve programlar üzerinden seçime girmesi için tartışmaya diyaloga varız demişiz. 11 maddelik deklarasyonda başlıklar halinde "şunları konuşalım" demişiz "bunları kabul edin şartlar bunlardır" dememişiz. Ama çalışmalarımızı da devam ettirdik şimdi en az yüzde 12, 14, 15'te gösteren oy oranı olduğu kamuoyu araştırmalarında ortaya çıkıyor.
En az [yüzde] 9 gösteriyor En fazla 14...
[Yüzde] 14. Tabii "kendini gizleyen seçmen" vb. diye anket firmaları söylüyorlar. Böyle bir parti Türkiye'de demokrasiye giden yolun açılması için yapıcı bir rol oynamak istediğini 15 ay önce söylemiş. Bunu çeşitli vesilelerle de tekrar etmiştir. Biz de bu çalışmaları parlamento seçimleri için devam ettirdik ve ittifaklar da oluşturduk. "Emek ve Özgürlük İttifakı" bu çalışmaların çok değerli bir ürünüdür. Bu ittifak, çalışmalarını sürdürüyor ve ilk mitingimizi de 15 Ocak'ta Kartal'da yapacağız. Ama bu arada birçok faaliyet de yaptık. Parlamento seçimleri hazırlıklarımız devam ediyor.
... ama dışımızdaki partilerin bir adım attığını görmedik
Cumhurbaşkanlığı seçimi için de adım adım kendi stratejimizi somutlaştıracağımızı söyledik. Biz bütün kamuoyuna yaptık bu çağrıyı. Yani bu sadece altılı masaya bir çağrı değildir. Türkiye'deki bütün toplumsal demokrasi güçleri, demokrasi, adalet isteyen herkese bir çağrıydı, yol gösterme önerisiydi. Bakın bu karanlıktan, bu otoriterliğin giderek yerleştiği sistemden, Türkiye'nin daha da felaketlere sürüklendiği bu yönetimden kurtulmak için biz seçimlere giden yolda öneride bulunuyoruz. Açık konuşuyoruz. Çok doğrudan söz söylüyoruz, hiç öyle dolandırmıyoruz. Şimdi bugüne kadar bu yönde bizim dışımızda kalan muhalefet partilerinin bir adım attıklarını görmedik. Kayda değer bir adım atılmadı. Şimdi HDP seçmenine sesleniyorlar diyorsunuz ya partisine en bağlı seçmen HDP seçmelidir. Dolayısıyla partinin dikkate alınmaması, seçmen nezdinde kendisinin dikkate alınmamasıdır.
Geçen dönem oy veren seçmenimizin yüzde 94'ü "Partim ne derse onu yaparım" diyor. Dolayısıyla onun temsilcisini dikkate almayan bir anlayış o seçmeni kazanacağım diye öyle süslü sözler veya sloganlar üretmeye kalkarak sonucu belirleyemez. Biz diyoruz ki "Burada bir temsiliyet var. Halk iradesiyle gelmiş bir parti var. Olumlu siyaset yapıyor, yapıcı rol oynamak istiyor fakat bu ortam yaratılmadı.
Bakın "bizim aday belirlemek konusunda da kararımız var" dediğimiz çok açıklama mevcut. "Eğer bu gerçekleşmezse biz de en geniş demokrasi çevrelerinin ayrı bir adayla seçime girmesi için çalışma yapacağız demiştik." 25 Ekim tarihli grup konuşmamda bunu kamuoyuna duyurduk. Biz dedik ki, "evet, şimdi kendi adayımızı, demokrasi güçlerinin adayını Emek ve Özgürlük ittifakı dahil demokrasi güçlerinin adayını belirlemek için çalışmalarımızı başlattık. 2,5 ay geçti. Çalışmalarımız belli bir olgunluğa ulaştı.
Altılı masayı neden bekleyelim?..
Geçen gün Pervin Buldan eş başkanım bunu konuşmasında açıkça söyledi. Evet biz yakında artık açıklayacağız. Seçimlere çok az süre kaldı. Neden yapıyoruz? Yani AKP'ye yarasın diye veya başka biri zarar görsün diye yapmıyoruz.
TIKLAYIN-"HDP kendi ittifaklarıyla birlikte adayını çıkaracak"
Biz diyoruz ki "siyasetin bu şekilde yürütülmesi, Türkiye'yi bu karanlık girdaptan çıkarmaya yetmiyor. Biz bir alternatif yaratacağız. İddialı gireceğiz. Yani ikinci tura kalma iddiasıyla aday belirleyeceğiz. Kaldı ki, altılı masada tartışmalar devam ediyor: Tek ortak adayla mı girecek, çoklu adayla mı girilecek? Bunların hepsi daha belirlenmiş değil. Bizim bunları beklememizi neden istesin insanlar -bunu anlamıyorum- bir! İkincisi, HDP hakkı olan bir şeyi ve seçmenine karşı sorumluluğu olan bir hamleyi yapıyor. Hemen araştırma yaptırdık sahada: Kürt şehirlerinde yüzde 74 en az bu bizim seçmenimiz dışında da HDP'nin kendi adayını belirlemesi doğru olandır.
AK Partiler de bunların içinde?
Bunların içinde AK Partililer de olabilir ama toplamda bizim taban buna çok büyük bir destek verdi. Şimdi burada biz istiyoruz ki siyaset, hakikatlerle yüzleşerek yapılsın. Hakikatleri görerek yürütülsün. Yani HDP bir hakikattir.
Özür dilerim şunu mu anlamak lazım lafınızı kesiyorum ama... Siz altılı masada yedinci parti olarak yer almak mı istiyorsunuz, yoksa altılı masanın bir muhatap olarak sizle ayrıca görüşüp prensipler konusunda anlaşmasını mı istiyorsunuz? .
Biz altılı masada yer alma konusunda hiçbir zaman bir talepte bulunmadık.
Talebiniz olmadı duymadım.
Ve böyle bir politikamız olmadı. Biz diyoruz ki "onlar bir araya gelebilirler." Bu olumlu bir şeydir. Demokrasi adına güzel bir şeydir. Farklı partilerin bir araya gelmesi ve kendi aralarındaki farklılıklara rağmen temel bazı konularda buluşmaları olumludur. Ama bunu Türkiye'de bir dönüşüm gücüne çevirmek de bundan daha önemlidir.
Biz diyoruz ki "altılı masa belirlesin programını ama bizimle açık ve doğrudan diyaloga girsin." Öyle diyorduk biz. Şimdi bunlar olmadı. E, ne isteniyor HDP'den? Bu soruyu açık sormak gerekiyor. Hakikatleri açık konuşmadıkça hakiki siyaset üretemezsiniz. Türkiye'ye sahici çözümler öneremezsiniz.
Demek istediğim şu: Bizden beklenen yüzde 12 ile 15 arası oyu görünen bir partiden beklenen ne? Bizi şimdi "bu hamlenizle AKP'ye avantaj sağladınız" diye eleştirenler bizden ne bekliyorlar? Gölgede kalalım, sesimizi çıkarmayalım. Bunca yıldır bunca zorluklara rağmen demokrasi, barış adına mücadele yürütüyoruz. Mağduriyet edebiyatı olarak anlamasın lütfen kimse.
Bedeller ödüyoruz. Eski eş başkanlarımız içeride. Sayısız binleri, on binleri bulan insanımız içeride. Ne yapalım? Böyle bir siyasi parti böyle bir siyasi mücadele birlikteliği ne yapsın? Bir taraf gelsin desin ki "ya biz şunları işte oluşturduk, şöyle şöyle bir program çizdik, idare edip bize oy verin. Sonra Allah kerim." Bu politika değili Türkiye için çıkış değil.
Peki şunu şunu mu anlamalıyız. O zaman ben şöyle anlıyorum: "Biz ilkesel duruşumuzu koruruz".
Evet.
"Çünkü biz zaten yıllardan beri bu duruşla bir siyaset yapıyoruz. Bu duruşun sonucunda mevcut iktidar iktidarını sürdürür MHP ile beraber. Bu bizi ilgilendiren bir konu değil. Biz kendi ilkelerimizden taviz vermeyiz."
Hayır, tam tersine! Şunu söylüyoruz: Türkiye'yi bu iktidardan ve bu iktidarın yerleştirmek istediği rejim modelinden kurtarmak istiyoruz.
(AEK)