Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında konuştu.
“Halepçe’yi tanıyın”
Sancar’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Halepçe Katliamı: Bundan tam 33 yıl önce küçük bir kasaba olan Halepçe’de insanlar havada hoş bir koku, tatlı bir elma kokusu aldılar. Birkaç dakika sonra nefesleri kesildi. Yanarak, bombalarla parçalanarak, infaz mangalarının evine geçenlerle beraber çoğunluğu kadın ve çocuk 5 bin insan katledildi. 7 bin insan yaralandı. Halepçe’de özürlü doğum oranı Hiroşima ve Nagazaki’nin 4-5 katıla ulaştı. İnsanlığa karşı işlenen bir suçtur, bu vahşettir. Bu bir soykırımdır. Uluslararası camiaya çağrı yapıyoruz: Halepçe’yi tanısınlar ki uluslararası bir anma günü olsun.
Pandemide bir yıl: Bu süre içinde halkı salgının infazına terk eden salgın ortamını tahakküm ve rant fırsatına dönüştürmekten, hicap duymayan bir iktidar zihniyetini yaşadık. Türkiye’de insanlar bu politikalar nedeniyle pandeminin maliyetini dünyanın geri kalanından iki kat daha fazla ödedi. Sadece bu bir yılda 6 milyon insan daha işsizler kervanına katıldı. Yani açlık ordusu devasa boyutlara ulaştı, büyüdükçe büyüyor. Artık TÜİK bile bu gerçekleri gizleyemez duruma geldi.
Sık sık söylüyorum, ortada büyük bir sorun var. Bu sorun esasen siyasidir. Ama sadece siyasi olarak nitelemek yetmiyor. Ortada büyük bir ahlaki sorun var. Bir çürümüşlük, bir yozlaşma hali var. Sefaletten kendine menfaat çıkarmaya çalışan bu zihniyet bu ülkede her yere sinmiş durumda. En büyük tehlike budur. Bu çürüme ve yozlaşma ile bu toplumu toplum olmaktan çıkarmaya ve sürüye dönüştürmeye çalışıyorlar. En büyük mücadele siyaseti bu ahlaki değeri de gözeterek kurmak, toplumu yeniden inşa etmektir. Bu fırsatçı anlayışa asla izin vermemektir. O nedenle bütün demokrasi güçlerine, adaletten ve eşitlikten yana güç birliği yapmasını istiyoruz. Bunları ciddiye almayanların ilerde nasıl bir sorumluluk ve vebal altına kalacağını söylüyoruz. Bu mücadele kendimiz için değildir.
“Yandaş medyayı ayakta tutmak zorundalar”
Ekonomik reform paketi: Aynı şey Ekonomi Reform Eylem Planı için de geçerlidir. Planı okuduğunuzda gördüğünüz tek şey ‘biz ekonomiyi çökerttik işte size itirafı. Nasıl çökerttiğimizi ilan ediyoruz’. Peki, neden çökerttiniz? İtiraf değerli ve önemlidir. Hem siyasi hem insani açıdan sonuçlar doğurma potansiyeli olan güçlü bir eylemdir. Ama itiraf eden, yaptığının sorumluluğunu siyaseten ahlaken ve vicdanen üstleniyorsa, eğer böyle bir sorumluluk üstlenme edimi yoksa itirafta o itiraf sadece bir pişkinlik göstergesi, bir yüzsüzlük ifadesi olarak anlaşılabilir.
Bunun ötesinde anlamı yoktur. İtiraf etsinler, nasıl bu noktaya gelindiğini de tek tek anlatsınlar. Kabul etmek düzeltmenin ilk adımıdır ama bunu yapamıyorlar. Neden? Çünkü bu düzenden vazgeçemezler. Bu düzen kendi iktidarın bekası için vazgeçemeyecekleri imkânların olduğu bir düzendir. Yandaş sermayeyi güçlü tutmak zorundalar. Ancak bu şekilde ilerleyebilirler. Her gün yalanlarını yaymak için yandaş medyayı ayakta tutmak zorundalar. Bunu da ancak rant ve yandaş ekonomisiyle yapabilirler.
“Toplumsal destekleri eridi”
HDP fezlekeleri: Milletvekillerimiz ile ilgili fezlekeler gündeme geliyor. Kapanan işyerleri konuşulmasın diye, HDP’nin kapatılmasını tartıştırıyorlar. Sürekli düşmanlar ve tehditler üretiyorlar. İşsizliği enflasyonu doları düşüremediklerinde, hemen kendi kontrollerdeki yargıyı devreye sokup, partimize ve muhalefete baskı uyguluyorlar. Toplumsal desteklerin eridiğini, görünce seçim kanunlarıyla oynuyorlar. Bunu yapıyorsa biliyor ki kaybetmiştir, biliyor ki halkın desteği ile iktidarını sürdüremeyecektir. Bunun için hesaplar, cinlikler, fesatlar peşinde koşmaya başlıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar halk kararlı davranırsa, muhalefet güçlü bir birliktelik oluşturursa, bu hesapları boşa çıkarmak son derece kolaydır.
"Halklar barışın özlemini çekiyor"
Newroz: Newroz haftasına girmiş bulunuyoruz. Newroz yeni yaşam umudunun sembolüdür. Newroz haksızlığa karşı direnmenin, adalete adanmışlığın, susamışlığın adıdır. Newroz barış ve çözüm arayışlarının bu ülkedeki toplumsal hafızasıdır. Newroz bu ülkede durmadan tekrarlanan çoklu krizlerin kaynağına inme fırsatı yakaladığımız çok değerli bir gündür. Eğer bu sorunların kaynağına inemezsek, bu adaletsiz zulüm düzeninden çıkmamız mümkün olmaz. Bu acılı topraklar burada yaşayan kadim halklar 100 yıldır adil bir barışın peşindedir. Adil bir barışın özlemini çekiyor.
2013 Newrozu’nu hatırlatmak gerekiyor. O tarihi büyüklükteki kalabalığı ve oradan verilen tarihi mesajları hep birlikte hatırlamak ve hatırlatmak bir görevdir arkadaşlar. Bir çözüm süreci vardı ve çözüm süreci iktidarın hesapları yüzünden bitirildi. Masanın devrildiği bu altı yılda bedeli ağır oldu gidişatın. Her şey ters yüz oldu.
Muhalefete çağrı
Ortada ne demokrasi kaldı ne hukuk ve adalet. 6 yıl önce ne konuşuyorduk, silahların ebediyen susmasını. 2013 Newroz’u bunun yolunu gösteren önemli bir çağrıyla yapılmıştı. O meydanda okunan o çağrı, bugün yine ve yeniden önümüzde durmak ve yeniden sahiplenilmek durumundadır. Devrilen masa her anlamda çökertilen bir Türkiye tablosu yarattı. Bizlerin görevi bu çöküşün nedenlerini iyi görmek ve bu çöküşten çıkışın yollarını birlikte aramaktır.
Adil barış talebi zayıflık, korkaklık değildir. Adil barış talebi taktik bir hamle değildir. Barış istemek bu ülkede her zaman cesaret işi olmuştur. Barış için mücadele etmek her zaman bedel gerektiren bir yol olmuştur. O nedenle barışı isterken de adresimizi doğru belirlememiz sesimizi ve sözümüzü doğru kurmamız gerekiyor.
Muhalefet ve demokrasi güçleri önlerine bir demokratik çözüm ve adil bir barış programı koymak zorundadır. Boş manipülatif tartışmalarla kaybedecek vakit yok. Bu ülkede silahların gerçekten susmasını istiyorsak, biz istiyoruz, biz bunun için varız.
(EMK)