Prof. Dr. Mithat Sancar, Uluslararası Nefret Suçları Konferansı'nda Ermeni aydınların İstanbul'dan sürülmelerinin yıldönümü olan 24 Nisan'da yetkililerin yüzleşme anlamında atacakların adımların "onarıcı adaletin etkisini artırmaya" önemli katkı yapacağını söyledi.
Sosyal Değişim Derneği ve Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe İnisiyatifi'nin düzenlediği ve Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde gerçekleşen konferansta konuşan Sancar, 1915'teki Ermeni katliamının ardından yaşananlar açısından "nefret söyleminin en canlı kaynağı" olduğunu açıkladı.
"Bize bir yasa lazım: Nefret Suçlarıyla Mücadelede Yasal Düzenlemeler" başlıklı, Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Turgut Tarhanlı'nın kolaylaştırıcılığını yaptığı oturumda söz alan hukukçular Fethiye Çetin ve Ulaş Karan ve ile Prof. Dr. Mithat Sancar, bir an önce bir Nefret Suçları Yasası'nın yürürlüğe sokulmasının önemine işaret eden konuşmalar yaptılar.
Çetin: Cinayetler kışkırtmalarla hazırlandı
Sunumuna "Nefret söylemi ödürür mü?" diye sorarak başlayan Hrant Dink davasının müdahilı avukatı Çetin, öldürülmeden önce Dink'i "Türklüğe hakaret"ten mahkum eden kararın gerekçe metninin nefret söylemiyle dolu olduğunu söyledi; cinayet sürecine de medyanın ve yargının haksız suçlamalarıyla girildiğini kaydetti.
Çetin, Hrant Dink, Rahip Santoro, Ahmet Kaya ve Malatya Zirve Yayınevi'ndeki cinayetlerinin kışkırtmayla gerçekleştirildiğini hatırlattı; "Medya nefretin yayılmasında önemli rol oynadı" dedi.
Karan: 216 ile iç tehdit görülenler yargılanıyor
Karan, "Dünyanın hiçbir yerinde hukuk kararlarında doğruluğu kesin olmayan tespitler yer almazken Türkiye'de Yargıtay kararlarında, "Travestiler hastalık saçarlar", "İslam en son ve akla en uygun dindir" gibi cümleler yer alıyor. Yüksek yargıda görevli hakimler, aldıkları ırkçı, ayrımcı kararlarla yükselirler." gibi tespitlerde bulundu.
216. maddenin adeta devletin kendini iç tehditlerden koruma maddesi olarak uygulandığını söyleyen Karan, "Devlet hangi grubu kendine tehdit olarak görüyorsa, 216. maddeyi kullanarak bu insanları yargılıyor. 70'lerde solcuları, 80'lerde Kürtleri, 90'larda Kürtlerle birlikte İslamcıları bu maddeden yargılayarak cezalandırdı" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Sancar: Hukukta karışıklıklar var
Sancar, siyasetin nefret söylemini hem normalleştirdiğini hem de daha fazla yaygınlaşmasına yardımcı olduğunu söyledi. Hukukta düzenlemeler ve çeşitli hükümlerin olduğunu söyleyen Sancar, bu düzenlemelerin nefretin beslenmesine de yol açtığı için hukukta karışıklıklarının olduğunu söyledi.
Sancar ayrıca, "Milliyetçi ideoloji topluma benimsetilmiştir bu da günlük hayatta nefret söyleminin yaygın olmasına yol açıyor. 1915'te olan Türkiye'de nefret söyleminin başlangıcıdır. Şiddet ile ilgili bütün söylemlerin nedeni 1915'teki olaylardır. Nefret söylemi ve nefret suçlarıyla ilgili yasa çıkması küçümsenecek bir şey değil. Bu yasa tam da Türkiye gibi nefretin yaygın olduğu ülkelerde çıkmalı." tespitinde bulundu. (EÖ)