Yüzlerce İtalyan ve uluslararası sinemacı, Venedik Film Festivali yönetimine hitaben kaleme aldıkları açık mektupta, Gazze’de yaşanan insani krizin ve İsrail’in politikalarının açıkça kınanmasını talep etti. Aralarında ünlü yönetmenlerin de bulunduğu imzacılar, festivalin bu konuda sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı.
Bu yıl 82'nci kez düzenlenen ve dünyanın en eski film festivali olarak bilinen Venedik Film Festivali, 27 Ağustos-6 Eylül tarihleri arasında İtalya'nın Venedik kentindeki Lido adasında yapılıyor.
"Sessiz Kalmayın"
Matteo Garrone, Abel Ferrara, Ken Loach gibi dünyaca tanınan yönetmenlerin de imzaladığı mektupta, Gazze’de yaşananlar “soykırım” ve “etnik temizlik” olarak nitelendirildi. Sanatçılar, festivalin yalnızca bir gösteriye dönüşmemesi, aksine toplumsal duyarlılık ve diyalog alanı olması gerektiğini vurguladı.
Venice4Palestine kolektifinin öncülüğünde hazırlanan ve bin 500’den fazla sinemacının imzaladığı mektup, festival yönetimine “Gazze’de devam eden soykırımı ve İsrail hükümeti ile ordusunun yürüttüğü etnik temizliği kınama” çağrısı yaptı. Cannes’da ödüller kazanmış Filistinli yönetmenler Arab Nasser ve Tarzan Nasser de imzacılar arasında yer aldı.
“Saatleri durdurun, yıldızları söndürün”
Mektubun tamamı şöyle:
Artık eskisi gibi yaşamaya devam etmek için yük çok ağır. Yaklaşık iki yıldır Gazze ve Batı Şeria’dan inkâr edilemez görüntüler alıyoruz. İsrail Devleti’nin Filistin’de gerçekleştirdiği bir soykırımı, canlı yayında, dehşetle ve çaresizlikle izliyoruz. Artık kimse “Ben bilmiyordum, hayal etmemiştim, inanmamıştım” diyemez. Hepimiz gördük. Hepimiz görüyoruz.
Ama Venedik Film Festivali’nin ışıkları yanarken, bu büyük etkinliğin yine bu insani, siyasi ve toplumsal trajediye duyarsız kalması tehlikesi var. Bize “gösteri devam etmeli” deniyor; sanki sinema dünyasının gerçek dünya ile ilgisi yokmuş gibi bakmamız isteniyor.
Oysa biz tam da meslektaşlarımızın, dostlarımızın ürettiği görüntüler sayesinde bu soykırımı öğrendik. Batı Şeria’da yönetmenlere ve yazarlara yönelik saldırıları, Filistin halkına uygulanan toplu cezalandırmayı ve İsrail hükümeti ile ordusunun işlediği insanlığa karşı suçları bu görüntülerden gördük. Bu aylarda yalnızca bu gerçeği aktarabilmek uğruna neredeyse 250 Filistinli gazeteci yaşamını yitirdi.
Bienal ve Venedik Film Festivali, sanatın dönüştürücü gücünü, insanı anlatma ve eleştirel bilinci geliştirme yetisini kutlamalıdır. Bu, festivali aynı zamanda düşünce, katılım ve direniş için olağanüstü bir araç haline getirir.
Bugün iktidar, medya ve kültür kurumlarının sık sık belirsiz, temkinli ya da rahat açıklamaları karşısında biz açık ve net bir tutum talep ediyoruz: Artık sadece empati değil, sorumluluk zamanı. Sözcükler, dil ve imgeler sanat için yalnızca aksesuar değildir; onlar bir direniş biçimidir. Aksi halde, bugün sinemacı ya da gazeteci olmanın hiçbir anlamı kalmayacaktır.
Bu nedenle biz aktivistler, gazeteciler ve sinema profesyonelleri, gösterinin en azından bir süreliğine durması, kayıtsızlığın zincirinin kırılması ve bilinçlenmeye yer açılması gerektiğini düşünüyoruz. Bienal, Festival, Yazarların Günleri ve Eleştirmenler Haftası’nı net bir tavır almaya çağırıyoruz. Filistin’e dair anlatıların festivalde yer bulması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü tüm dünyanın gözü Venedik’te olacak ve bizlerin görevi, Batı’nın suç ortaklığıyla katledilenlerin seslerini duyurmaktır.
Sanat ve medya dünyasındaki herkesi, festival boyunca Filistin’deki etnik temizlik, apartheid, işgal, sömürgecilik ve onlarca yıldır süregelen insanlığa karşı suçlar hakkında hakikati dile getirmek için kendi araçlarını kullanmaya çağırıyoruz.
Bizler sanatçılar, sinema profesyonelleri, kültür insanları olarak, sessiz kalmayacağımızı, gözlerimizi kapatmayacağımızı, güç karşısında boyun eğmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Yaşadığımız çağ bize bunu emrediyor. İnsanlık olmadan sinema da olamaz.
Bu festivalin bir anlamı olsun, boş bir vitrine dönüşmesin.
Birlikte, cesaretle, dürüstlükle: Özgür Filistin!
Gal Gadot tartışması
Festivalin ana organizatörü mektuba verdiği yanıtta, etkinliğin tarih boyunca toplumsal sorunlara duyarlılık gösterdiğini savundu. Ancak kolektif, bu cevabın yetersiz olduğunu belirterek hayal kırıklığını dile getirdi. Ardından ikinci bir mektup yayımlayan sanatçılar, festivalde yarışma dışı gösterilen Dante’nin Ellerinde filminin oyuncusu Gal Gadot’un davetiyesinin iptal edilmesini de talep etti.
Bu yılki programda, Gazze’de öldürülen altı yaşındaki Hind Rajab’ın hikâyesini anlatan Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın The Voice of Hind Rajab filmi ile İsrailli yönetmen Dani Rosenber’in Of Dogs and Men filmi de yer alıyor. Geçtiğimiz yıl festivalde ödül alan Yahudi asıllı Amerikalı yönetmen Sarah Friedland ise ödülünü, “İsrail’in Gazze’deki işgalinin 76. yılında, 336. gününde” sözleriyle almış ve dikkat çekmişti.
Senarist gözaltına alındı
Protestolar sadece Venedik’le sınırlı kalmadı. İngiltere’de, Filistin yanlısı bir mesaj taşıyan tişört giydiği için ödüllü İskoç senarist Paul Laverty gözaltına alındı. Laverty, uzun yıllardır Ken Loach ile birlikte senaryolar kaleme alıyor ve Özgürlük Rüzgarı filmiyle Cannes’da Altın Palmiye kazanmıştı.

82. Venedik Film Festivali seçkisi belli oldu
(EMK)











