Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde "Mor Baykuş Etkinlikleri" kapsamında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bağlamında Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu'nda düzenlenen "Sanatın Cinsiyeti" panelinde Prof. Dr. Ayla Ödekan, sanatçı Canan Barış ve yazar Laftife Tekin sanatta kadının varlığını tartıştı.
Yard. Doç.Dr. Burcu Pelvanoğlu'nun yönettiği paneli kalabalık bir öğrenci grubu izledi.
Kadın sanatçı Rönesans'ta "zanaatçi"
*Kadın tarihin her döneminde sanat yaratıcısı oldu ama 20. yüzyılda bile sanat tarihi 'kadınsız' yazılıyor. Feministlerin ortaya çıkmasından sonra buna müdahale edildi."
Prof. Dr. Ödekan'ın kadınların her dönem sanatın içinde olduklarını ancak isimlerinin duyulmadığını söylediği konuşmasının satır başları şöyle:
*Rönesans'ta yaratılan 'yüksek sanat' alanında kadınlar "zanaatçi" kabul edildi. Yüksek sanatla uğraşan kadınlar babalarının, erkek kardeşlerinin, kocalarının atölyelerinde çalıştı, hatta bazıları onların adına sanat yapıtları üretti, ama imzalar hep erkeklerin oldu.Bununla beraber güzelliğin nesnesi olarak kadınlar sanat yapıtlarında figür olarak var oldu.
*Fransız Sanat Akademisi'nde 450 sanatçının yalnızca 45'i kadındı. Aynı dönemde kadınların çıplak model kullanması ve çıplak erkek resmi ya da heykeli yapması yasaktı, adlarıyla sergi açamıyorlardı. Bu engeller ancak 100 yıl sonra aşılabildi.
*Amerika Birleşik Devletleri'nde Siyah Harekette kadınlar da yer aldığı için kendilerinden söz ettirdiler. Türkiye'de ise kadınlar sanatla 1. Meşrutiyet'te tanıştı; plastik sanatlarda ise cumhuriyet sonrası yer alabildiler. Ne var ki Akademi ve kurum yönetimlerinde olamadılar.
"İki kadın sergisine karşı bir kadın sergisi"
Öğretim üyesi ve sanatçı Barış gündelik sanatta kadının yerini tartıştı,
* "Sanatçı" denince erkek anlaşılıyor, kadın sanatçıdan söz ederken de "kadın sanatçı" deniliyor.
* Genelde iki erkek sanatçı sergisine karşı bir kadın sergisi görüyoruz. "Kadın sergisi" denince de konusu "kadın" olan sergiler anlaşılıyor.
* Erkek sanatçıların yapıtları daha yüksek fiyata satılıyor.
"Erkin karşısında duran sanat 'kadın sanatı' olabilir"
Yazar Tekin de sanatsal yaratı alanındaki "iktidar" sorununa değindi.
* Sanatsal yaratıcılıkta cinsiyet belirleyen bir unsur değil, "yaratıcılık damarı"nın varlığı ya da yokluğu, yapıtı ortaya çıkarıyor.
* Aslında tüm sanat alanları "erkek"tir, sanatın dili erkektir. Burada bir iktidar sorunu var. Sanat yapıtına bakınca bunun bir erkek tarafından mı kadın tarafından mı yapıldığı anlaşılmıyor.
* Tüm sanat alanlarında kadınlar cinsiyetlerinin unsurlarını yeterince ortaya koyamadılar. Eşcinsel sanatçılar da var. Cinsiyetin yalnız kadın, erkek diye sınıflandırılması da "erkek" tutumu.
* Cinsiyetten daha fazla belirleyen bir unsur da "yoksulluk"tur. "Yoksul sanatçı"lar yüksek sanata ne kadar dahil olabiliyorlar diye düşünmeliyiz.
* Sanat alanında erkin karşısında duran sanat "kadın sanatı" olabilir. Kadın yaratıcılık yaptığı alanla bir hesaplaşmaya girmiyorsa "cinsiyet"ten konuşulamaz. (MS/NV)