Ve o gün geldi. Söylenen saatten çooook sonra otobüs hareket noktasına geldiğinde hep birlikte sahiden şok yaşadık. Çünkü, otobüs altı gün sürecek uzun bir yolculuğa dayanacak gibi görünmüyordu.
Kırıklar ve odasızlık
Ön ve arka camlarla birlikte havalandırma delikleri kırıktı, daha kötüsü koltuklar da... Ayrıca, geziyi düzenleyen Pastoral Turizmin herhangi bir hastalık durumunda kullanılmak üzere arka koltukların boş bırakmak zorunda olduklarını bilmek durumundaydı.
Sonunda, kırık koltuk iplerle bağlanarak bir buçuk saat sonra yola koyulduk. 13-14 saatlik yolculuktan sonra, gece yarısına doğru Mersin' deydik.
Mersin'in en iyi otellerinden 52 katlı Taksim International otele geldiğimizde beni bir sürpriz bekliyordu. Çünkü bana oda ayrılmamıştı. Sonunda, odalardan birine ek yatak kondu da uyuma şansını yakaladım.
Antakya'nın yemekleri
Sabah istikamet Antakya... Dünyanın Tunus'takinden sonra ikinci büyük mozaik müzesinde İ.S. 2 - 5 yüzyıl arası Roma dönemine ait mozaikleri görüp büyülendik. İ.S. 1. yüzyılda kayalar oyularak yapılan Hıristiyanlığın yayıldığı ilk kilise olduğuna inanılan St. Pierre'i gezdik.
Her yıl binlerce Hıristiyan'ın hacı olmak için üzere buraya geldiği anlatıldı.
Antakya'daki en güzel şey yediğimiz künefeydi.Üzeri dondurmalı, mis kokulu künefe muhteşemdi. Hele hele akşam yediğimiz yemek, mezeler, humus harikaydı.
Pazarlık şart
Yurtdışına çıkış ücreti olarak 70 YTL vermemek adına , 48 saatliğine giriş çıkış yapmak üzere , gece yarısı Suriye sınırını geçtik ve Şam Sheraton oteline vardık. Odalar hazır olmayınca, kahvaltıyı yapıp kendimizi sokaklara attık.
Yoksulluk, pislik ve sefalet! Bayram nedeniyle de her yer çok kalabalıktı; hele İstanbul'dakinin aynısı Kapalıçarşısı. Neyse ki, kesinlikle hırsızlık ve kapkaç yoktu, bu da insanı kalabalıkta dolaşırken rahatlatıyordu elbette. ..
Camiler ve türbelere pantolonla giremedik, üzerimize yöreye özgü burkaları aldık. Esnaf turiste karşı çok nazik. Ama ucuzluk olduğu söylenemez. Mısır'daki kadar olmasa da pazarlık yapmak şart. 50 dolar dediği elbiseyi 15 dolara alabildim.
Dokun ve ağla
Sit Zeynep Türbesi hepimizi büyüledi. O nasıl bir görkem? Altın, elmas, değerli taş ve kristaller bizi şaşkına çevirdi. Kalabalıktan adım atmak imkansız. Çoluk çocuk Şamlılar türbeyi doldurmuş.Kudüs'teki ağlama duvarından farkı yok. Gelenler türbeye dokunur dokunmaz ağlamaya başlıyor. .
El sürmekten türbenin gümüşleri pırıl pırıl .Bizim bildiğimiz namaz kılanın önünden geçilmez, ama burada mümkün değil herkes her yerde namaz kılıp duasını ediyor.
Vahdettin'in de bulunduğu mezarlığa gidilip ona da dua okunduğu için rehbere kızanlar oldu.
Su sesiyle tedavi
Sabah Homs ve Hama'ya gittik. 2000 yıl önce o günlü teknolojiyle yapılan ve hala kullanılan su değirmenlerini görüp etkilendik.
Halep'e vardığımızda şehirleşme ve binaların güzelliği,modernliği, yolların düzeni ve temizliği sahiden inanılmaz; Şam -Halep farklılığı insanı şaşırtıyor.
Tarihi Akıl Hastanesi'nde binlerce yıl önce düşünülmüş, hastalık derecesine göre, hasta odalarının ortasındaki avluda, yukarıdan gelen ışık, havuzun fıskiyesinden akan suyun çıkardığı ses ve bir köşede lir çalan müzisyenle hastaların nasıl tedavi edildiklerini, iyileştikten sonra da girdiği kapıdan değil, hastalığını hatırlatmamak için, bir başka kapıdan çıkarıldıklarını öğrendik.
Soyulmuş sarımsak,doğranmış soğan
Halep kalesinin büyüklüğü şaşırtıcı. Zaman yokluğu nedeniyle gidemediğimiz Tembel Hanımlar çarşısının nasıl bir yer olduğunu sorduğumda, orada iş yapmaya niyeti veya zamanı olmayan hanımlar için soyulmuş sarımsak, doğranmış soğan,oyulmuş dolmalık patlıcan,salça vb. şeylerin satıldığını öğrendim.
Leziz Halep yemeklerini yedikten sonra alışveriş maratonu başladı. Zaten altı günlük gezi boyunca o kadar çok şeyi az zamana sığdırabilmek için koşuşturmaktan, dönüşte 100 metre bayrak yarışı ya da maratona katılacağım gibi espriler yapıyorum.
Satıcının acelesi yok
İçinde Şam fıstığı olan Şam şekerleri, tatlıları ve Suriye çayı almak için gittiğimiz yerlerde hep telaş içindeydik. Bizim vaktimiz yok ama satıcıların da acele etmeye niyetleri yok.
70 milyon vermemek için gösterdiğimiz çabalar sonuç veriyor. 48 saat dolmadan sınırdayız. Suriye sınırında işlemlerimiz yapılırken biz de yeni yapılan free shoptan alışveriş yaptık.Yok yok.
Fiyatlar bizimkinden ucuz. Cilvegözü sınır kapımıza gelince içimiz burkuldu.niye bizde öyle dükkanlar yok ve niye temizlik hiç yok diye.
Harbiye'de konakladıktan sonra sabah, Samandağ'a gittik. Beşikli Mağara içindeki Kaya Mezarlarını görmek için yaptığımız doğa yürüyüşü de çok iyiydi.
Rehber enflasyonu
Dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip yerlerinden biri Samandağ. Hz. Hızır'ın makamını otobüsle üç kez dönüp tavaf ettikten sonra içeriye giriyoruz. İskenderun'da yediğimiz balık gezinin tüm yorgunluğunu bize unutturuyor.
Gezi boyunca rehber enflasyonu yaşadık. Rehber çoktu da hizmet var mıydı? Yoooo.... Bizi Suriye'ye götüren otobüsteki mazot kokusu ,tüm sorunların üstüne tuz biber ekti. İki gün boyunca mazot kokusundan hepimiz çok etkilendik, kokudan uzak koltuklar kıymete binince yer tartışmaları yaşandı.
Yaşanan tüm olumsuzluklar, aksilikler gördüğümüz güzelliklere gölge düşüremedi, yorgunluklara değdi doğrusu. Ama yine de bir sonraki yurtdışı seyahatimi daha iyi bir tur şirketiyle,yapmak istiyorum. (LŞ/BA)
* Düzeltme: Pastoral Tour'dan gelen bir yazıda, turda 2001 model Safir araba kullanıldığı, kırık koltuğun gezinin başında kaptan tarafından yaptırıldığı, konaklamada yaşanan sıkıntıların acentadan kaynaklanmadığı, en iyi rehberlerle çalışıldığı, araba ve otobüs yolculuklarında buruna mazot kokusu gelebileceği belirtiliyor.