Şamiloğlu, "kadın kotası" uygulamasını da mevcut haliyle şekilci ve içeriksiz buluyor; kotayı etkin ve işlevli biçimde kullanacak bir kadın dinamiği olmadığından "kota"nın kazanıma dönüşemeyeceğini belirtiyor...
Yöneticilik deneyiminiz nasıldı?
Adaylık sürecinden başlarsak listemizin en önemli farklılığı bildik pazarlıklara dayanmaması, belirli bir kadın ağırlığını ve tavrını da yansıtmasıydı. Ne gördüm bu süreçte? Adayların, toplumsal cinsiyet rollerinin belirlediği ölçütlere ve erkek değer yargılarına göre değerlendirildiğini anladım.
Sol bir camia olsa bile, erkek dünyası, sadece iki tip kadını kabule hazır. Bunun ötesinde adeta içgüdüsel olarak bir tehdit algısı ürüyor. En derinlerine sinmiş, cinsiyet rollerine uymayan hallerde erkek zihniyetinin ezberi bozuluyor.
Bu iki kadından biri "erkek gibi", hani yumruğunu masaya vuran kadın; ötekiyse "hanımefendi kadın", ilkinde erkek karakterine bürünüyorsunuz, ikincisinde size yakıştırılan cinsiyet rolünün, ideal tipi oluyorsunuz.
Özgün, cinsiyet rollerini tersyüz eden, erkeklere zaaflarını ve egemenliğin aslında, onların insani kapasitelerini de körelttiğini sergileyen bir duruşu temsil ediyorsanız, "diken" olmaya başlıyorsunuz. Ama "diken" olmayı göze almadıkça da hiçbir şeyi düzeltemeyeceğiz.
Yönetim görevine başlangıçta çekingen mi yaklaştınız?
Evet başlangıçta ister istemez oluyor öyle bir çekingenlik. Şimdi bu işleri bizim kesinlikle daha iyi yaptığımızı düşünüyorum.
"Kadın eli değince" daha mı iyi oluyor?
Kadın eli değil belki ama kadın düşüncesi değince daha iyi oluyor. Ne değişiyor? Bir kere sürekli kendimizi korumak durumunda kaldığımız için, daha iyi gözlemliyoruz. Bu beraberinde farkındalığı, anlamayı ve algılamayı getiriyor. Daha az hesapçıyız. Bizi oraya getirenlere karşı, daha çok sorumluluk duyuyoruz.
Hepsinden önemlisi erkekler, yönetim görevlerini genellikle iktidar ve güç toplama mevkileri olarak görüyorlar. Daha fazla hiyerarşik bakabiliyorlar. Şekil şartlarını ve ritüelleri daha çok önemsiyorlar. Bizim için bu işler daha sıradan ve daha temsili.
Karşılaştığınız güçlükler caydırıcı oldu mu?
Caydırıcı etki yaratmadı. Uğraşmak gerektiği inancındayım. Ama uğraşmanın yöntemlerini yeniden düşünme eğilimindeyim. Daha sonuç alıcı, daha yol açıcı yöntemlere ihtiyacımız var.
Kadın kotası bir imkan mı?
Öncelikle kotaya karşı değilim. Ama, kota şu haliyle şekilci ve içeriksiz. Etkin ve işlevli biçimde kullanacak bir kadın dinamiği yoksa, seçilen kadınlar bu dinamiğin sözcüleri ve tarafı olarak yönetime girmiyorlarsa, kota kazanıma dönüşmemiş demektir. Engelleri gidermeden "alın size kota" demek bir kolaycılıktır. (BB)