Erzurumlu inşaat işçisi Sami Çiftçi, 20 Mayıs 2009'da İstanbul'daki Sarıgazi İnönü Mahallesi'ndeki Demokrasi Caddesi'nde gözaltına alındı. Bulunduğu yere yakın bir markete molotof kokteyli atılmış ve yangın çıkmıştı.
Gözaltına alındığında 21 yaşındaydı.
22 Mayıs 2009'da çıktığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadede, "Amcamın oğlu S.Ç.'nin evinden kendi kaldığım bekar evine giderken, jandarmanın birilerini kovaladığını gördüm. Neden bilmiyorum ama ben de kaçtım. Beni yakalayıp ormana götürdüler" dedi.
Çiftçi, ormana götürüldüğü araçta dövüldüğünü, araçtan indirildiğinde de sopayla kolunun kırıldığını söyledi ve ekledi: "Okumam-yazmam yok. Jandarmada hakkımda tutanak tutulmuş, burada yazıldığı söylenen suçlamaları kabul etmiyorum. Ben hiçbir yere molotof kokteyli atmadım, elimde lastik eldiven yoktu" dedi.
Çocuklarını göremiyor
"PKK'ye üye olmakla" suçlanan Çiftçi, o günden beri Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu. Beş çocuğu ve eşi Erzurum'da, maddi zorluklardan dolayı cezaevine ziyarete gelemiyorlar. 2,5 yıldır hiç görüşmediler.
Avukatı Mehmet Sani Kızılkaya, bianet'e yaptığı açıklamada, müvekkilinin cezaevinde ruh durumunun bozulduğunu, 2,5 yıllık tutukluluğunun 10 ayını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde geçirdiğini söyledi.
Cezaevinden beş kez hastaneye gönderilen Çiftçi, her gidişinde en az iki ay kaldı ve her seferinde "Tedavi oldu" denilerek geri gönderildi ancak yine hastalandı.
İletişimden de men edildi
Çiftçi'nin "cezai ehliyeti olmadığına" ve cezaevinde kalmasının uygun olmadığına dair Adli Tıp Kurumu'na başvurduklarını anlatan Kızılkaya, buradan gelecek raporu da sekiz aydır beklediklerini ifade etti.
Rahatsızlığı nedeniyle duruşmalara da gidemeyen Çiftçi, yine rahatsızlığından dolayı verdiği tepkiler nedeniyle cezaevi idaresince altı aylığına "iletişimden men" cezasına çarptırıldı. Artık, görüşemediği ailesinin fotoğraflarını yolladığı mektupları alması da yasak.
"Düşmüş, kolu kırılmış"
Kızılkaya, "Çiftçi, sabah 23:45'te yakalanıyor, 02:00'te tutanak tutuluyor. Aradaki saatlerde nerede olduğu belli değil, jandarma karakolundaki kamera kayıtları talep etmemize rağmen incelenmedi. Bu süre boyunca darp edildi. Kendisini gözaltına alan, Çekmeköy İlçe Jandarma Komutanlığı'ndaki Alinas Başıaçık, Soner Başkal, Halil Tek, Erhan Aslan ve Hasan Akyan hakkında suç duyurusunda bulunduk" diyor.
Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı, jandarmalar hakkında "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi. Karara göre, "Çiftçi kaçarken çukura düşmüştü ve kolu da bu esnada kırılmıştı." Jandarmalar ise sadece "yasal zor kullanma haklarını" kullanmışlardı, görev yerlerine yollandılar.
Tek delil: Tutanak
Kızılkaya bu karara da 5 Ağustos 2011'de itiraz ettiklerini, soruşturmanın "üstünkörü yapıldığını" söyledi ve "Çiftçi'nin kırık koluyla ilgili doktor raporu Adli Tıp'a gönderilseydi, düşme sonucu değil darpla kırıldığı zaten anlaşılacaktı ama savcılık bunu bile yapmadı" dedi.
İddianameye göre Çiftçi'nin aleyhindeki tek delil, imzalamadığı bir jandarma tutanağı... (AS)