İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) Genel Koordinatörü Feray Salman, Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni (ÇHS) 1990'da onaylayan Türkiye'nin anadilde eğitim hakkını düzenleyen 17, 29 ve 30. maddelere koyduğu çekincenin bir an önce kaldırılmasını istedi:
"Bu kadar uzun süre çekince konulması, sözleşmenin ruhuna aykırıdır. Ülkelerin en kısa sürede koşulları hazırlayıp çekinceyi kaldırması beklenir. Türkiye'de farklı anadillerin var olduğu göz önüne alınarak temel eğitim sürecinde öğretilebilmesi gerekir."
"Çekinceler, tek dil tek inanç anlayışının ürünü"
bianet'in sorularını yanıtlayan Salman, Türkiye'de yalnızca Lozan Antlaması'nda bahsi geçen azınlık gruplarına mensup çocukların anadillerinde eğitim görme hakkına sahip olduğunu hatırlatırken, okulda anadilini yok saymaya zorlanan çocukların travma yaşadığını, derslerinde başarısız olduğunu, zihinsel yeteneklerini geliştiremediğini söyledi.
"Bu çekinceler 'Ülkede tek dil ve inanç vardır' anlayışının ürünü. Başka dillerin varlığını göz ardı ettiğinizde eğitim sisteminizi de buna göre kuruyorsunuz. Problemlerin kök kaynaklarına inecek ve buralarda barışı, uzlaşmayı arayacak, bakış kültürünün geliştirilmesine katkıda bulunacak hamleler yapmakta fayda var."
Salman "Bu tür bir eğitim sisteminin Türkiye'de ayrışma yaratacağı iddiaları gerçekçi değil aksine, farklı dil, din ve kültürlere saygılı bir ortamı yaratmak ve bunun herkesin kişisel gelişimine katkıda bulunacak bir zenginlik olduğunun farkına varmak zorundayız" dedi.
"Bir bireyin yurttaş olma, topluma katkıda bulunma, zihinsel yetenek ve becerilerini hayata geçirebilmesinde eğitim ortamının etkisi büyük. Çocuk ancak kendi özelliklerine uygun bir eğitim aldığında başarılı olabilir.
"Bir çocuğun kültürünü reddeden, dilini kullandığında tepkiyle karşılaştığı bir eğitim ortamında özgürce gelişebilmesi, zihinsel yeteneklerini hayata geçirebilmesi çok zor."
İlgili maddeler ne diyor?
Anadilde eğitim, ÇHS'de bir hak olarak tanımlanıyor. Türkiye, 17, 29 ve 30. maddelerine koyduğu çekincede bu hakların yalnızca Lozan Anlaşması'nda tanınan azınlık gruplarca kullanılabilirliğinden söz ediyor.
17. maddenin (d) bendi, üye devletlerin "kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda" teşvik edeceklerini söylüyor.
29. maddenin (c) bendinde taraf devletlerin, eğitimin, "çocuğun ana-babası, kültürel kimliği, dil ve değerleri, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerleri ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi"ne yönelik olduğunu kabul ettiği belirtiliyor.
30. maddede de "Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz" deniliyor. (BB)