Ankara ile Şam arasında "normallleşme" olur mu?
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne karşı anlaşır mı?
Erdoğan "normalleşme"yi niçin gündeme getirdi?
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nde 'belirleyici parti' konumundaki Demokratik Birlik Partisi'nin (Partiya Yekîtiya Demokrat/PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Ankara ve Şam arasındaki 'normalleşme' girişimlerini, ABD ile Rusya'nın yaklaşımlarını ve bölgedeki durumu bianet'e değerlendirdi.
Müslim, 'normalleşme' girişimlerinin Rusya'nın baskısıyla gerçekleştiğini, Türkiye'deki ekonomik krizin ve mülteci sorununun da sürece yol açan nedenler arasında olduğunu söyledi.
Ancak 'normalleşme' sürecinden bir sonuç çıkmayacağını düşündüğünü söyleyen Müslim, "Esad'ın, Erdoğan'a güvenmediğini" belirtti.
Salih Müslim, Esad ve Rusya'nın öncelikli sorununun Türkiye destekli gruplar olduğunu ve Özerk Yönetim'e karşı Esad'ın Erdoğan ile anlaşma yapmayacağını ifade etti.
TÜRKİYE-SURİYE 'NORMALLEŞME' SÜRECİ
Hediye Levent: Ankara ya da Şam taviz vermezse normalleşme zor
Müslim'in bianet'in sorularına yanıtları şöyle:
"Rusya, Türkiye'yi zorluyor"
'Normalleşme' açıklamalarını gündeme getiren ne oldu?
Bunu zorlayan taraflar var, Ruslar bunu istiyor. Rusya, Suriye’yi eskiden beri ortak olarak görüyor ve Suriye’yi güçlendirmeyi amaçlıyor.
İkincisi de Türkiye birçok konuda Rusya’ya teslim olmuş durumda. Türkiye’nin borçlarından kaynaklı, ekonomik durumu ve ekonomik ilişkilerinden sebep Rusya’ya muhtaç olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle Rusya’dan gelen bu talebe ‘hayır’ diyemiyor.
Diğer bir neden de şu: Türkiye, dünya çapında etkisini kaybediyor. Avrupa ülkeleri Türkiye’ye başka bir gözle bakıyor, güven vermediğini düşünüyor. Bir diğer sorun da mülteciler. Bütün bunlar Türkiye’yi 'normalleşme'ye itiyor.
Erdoğan'dan Suriye'yle 'normalleşme' mesajı: Sayın Esed'le görüşmeler yine olur
“Rusya, Türkiye’yi NATO’dan uzaklaştırmak istiyor”
Rusya neden bu konuda talepkar?
2015’te Türkiye, Rus uçağını vurduktan sonra Erdoğan, Putin’in kapısına gitti. O zamandan beri politikasında yön değiştirdi. Rusya, Türkiye’ye diz çöktürmek için bir araç buldu. Erdoğan, Putin’e gittikten sonra Rusya da politika değiştirdi. NATO’dan ve Batı’dan uzaklaştırma yoluna girdi. Bu nedenle bastırıyor.
Moskova, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini gerginleştirmeyi amaçlıyor. Ekonomik olarak da bu baskıyı yaratıyor. Bu bakımdan güçlü de olduğunu söyleyebiliriz. Yani Türkiye ile Batı’nın ilişkilerini gerginleştirmek ve bu durumdan yararlanmak istiyor.
Rusya ve Suriye ordusunun hedefinde İdlip var
“Rusya, Türkiye’ye baskıyı artırabilir”
Rusya’nın buradaki tek çıkarı Türkiye’nin ilişkilerini bozmak ve yanına çekmek mi? Bölgedeki tek güç olmak mı amacı?
Rusya, Suriye’de rejimi kurtarmak amacıyla bulunuyor. Bugüne kadar da bu stratejisi değişmedi. Rusya’nın Suriye rejimiyle birçok anlaşması var. Akdeniz ve birçok yerde ticari anlaşmaları var ve Suriye’yi kalıcı bir partner olarak görüyor.
Rusya, Suriye’den kolay kolay vazgeçmez. Bu nedenle bir istikrar olması gerektiğini düşünüyor. Bu noktada Suriye için en büyük sıkıntı da Türkiye. Suriye’nin Türkiye destekli gruplardan kurtulması kısmen de olsa istikrarı sağlayabilir. Bu nedenle Rusya, Türkiye’ye Suriye’ye dair baskılarını artıracaktır.
TÜRKİYE-SURİYE-RUSYA
Moskova’daki üçlü görüşmede ne oldu? Kim, ne talep etti?
“Rusya ile alt düzeyde görüşmeler var”
Peki, Özerk Yönetim’in Rusya ile temasları var mı?
Alt düzeylerde görüşmeler oluyor. Ancak siyasi olarak ya da çözüm odaklı görüşmeler şimdilik yok. Ama iki sene önce Rusya arabuluculuk yapmıştı, dilerse bugün de yapar. Böylesi bir görüşmede Özerk Yönetim bir engel görmüyor.
Özerk Yönetim, diyaloga hazır olduğunu her fırsatta belirtiyor, Rusya veya Suriye ile görüşebileceklerini ifade ediyorlar.
Şam'dan 'normalleşme' açıklaması: Suriye'den çekilme ve 'terörle mücadele' şartı
“Şam ile teknik düzeyde görüşmeler var”
Şam yönetimiyle temas var mı, görüşmeler oluyor mu? Geçtiğimiz günlerde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Hesen Koçer, görüşmeler olduğunu ifade etmişti. Temaslar ne düzeyde?
Hesen Koçer, Özerk Yönetim adına konuşuyor. Görüşmeler ne düzeyde bilmiyorum ancak bizim bildiğimiz siyasi görüşmelerin olmadığı yönünde. Fakat teknik düzeyde görüşmeler var.
Ticari ilişkiler ve geçiş noktaları üzerinden temaslar kesilmedi. Zaten aynı ülke toprakları içindeyiz. Mesela Kamışlo’da, Haseke’de, Halep’te iç içe geçen yerler var. İlişkiler alt düzeyde, koordinasyon üzerinden olabilir ama siyasi düzeyde çözüm amaçlı bir görüşme bizim bildiğimiz kadarıyla yok.
Özerk Yönetim'den Şam'a çağrı: "Sorunları birlikte çözebiliriz"
“Esad, Erdoğan’a güvenmiyor”
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad geçtiğimiz hafta başında Erdoğan'ın ‘normalleşme’ çağrısına "Sorun görüşmekte değil, görüşmenin içeriğinin ne olduğunda” yanıtını verdi. Görüşmenin olabileceğini ancak “kuralsız ilerlemeyeceklerini” söyledi. Esad’ın açıklamalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Oldukça haklı bir açıklama. Türkiye, Suriye topraklarında işgalci konumundayken bunu görmezden gelemez. Daha önce şart olarak Türkiye’nin çekilmesini istiyordu. Daha sonra bir çekilme takvimi ve garantör istedi, Türkiye bu koşulları yerine getirirse görüşmenin olabileceğini ifade etti. Ancak daha önce Türkiye bunları yerine getirmedi. Bu da bir güvensizlik yaratıyor. Beşar Esad’ın açıklamalarında da bu güvensizlik oldukça belli oluyor. Ben güvensizlik olduğunu sezdim, ‘bizi ikna etmen zor’ der gibiydi.
Esad: Türkiye Suriye'den çekilmeden Erdoğan'la görüşmeyeceğim
“Tutumunda bir esneme yok”
Esad’ın açıklamaları esneme olarak da yorumlanıyor. Daha önce çekilmeyi şart koşmuştu. Fakat şu an açıklamalarında doğrudan bu ifadeler yer almıyor. Esad’ın tutumunda esneme var demek mümkün mü?
Bugün söyledikleri daha önce söyledikleriyle aynı kapıya çıkıyor. Ben açıklamasında esneme olduğunu düşünmüyorum. Ancak Esad, Erdoğan'a güvenmiyor ve Rusya’nın hatırı için zorlama bir durum yaşandığını da bu açıklamasında görmek mümkün.
ERDOĞAN'IN BEKLEDİĞİ YANIT GELDİ
Esad: "Teröristlere destek ve Suriye topraklarının işgalini görüşeceksek görüşelim"
“Özerk Yönetim'e karşı anlaşma yapmaz”
Şu an en çok sorulan sorulardan biri de "Esad, Özerk Yönetim'e karşı Ankara'yla anlaşır mı?" Böylesi bir durum olur mu, ne düşünüyorsunuz?
Türkiye bunu istiyor ama ne olur gerçekten bilmiyoruz. Ancak son zamanlarda Beşar Esad, Kuzey ve Doğu Suriye’yi bir 'iç mesele' olarak tanımladı ve "Kimsenin karışmasını istemiyoruz" dedi. Daha önce de oturup konuşabileceğini söyledi.
Ve şu an Rusya’nın daha çok üzerinde durduğu konu Kuzeybatı Suriye (İdlip ve çevresi), oradaki gruplar ve DAİŞ. Suriye’nin ve Rusya’nın derdi bu gruplardan kurtulmak. Bu kurtulma da ancak Türkiye ile olur. Şu an bize karşı bir yönelim olacağını görmüyoruz ama ileride ne olur bilemiyoruz. Çünkü 20. Astana toplantı kararlarında Kuzey ve Doğu Suriye’yi çökertmek amaçlanıyordu. Kuzeybatı Suriye’deki grupları tasfiye ettikten sonra bu karar doğrultusunda bir eğilim olabilir ama bu çok zor görünüyor.
Cihatçıları korurken Suriye'yle 'normalleşme' mümkün mü?
“Bize saldırı olursa kendimizi koruyacağız”
Peki böyle bir ortaklaşma olması halinde tutumunuz ne olacak?
Biz başından bu yana kendi öz gücümüze güvenerek burada var olduk. Kimseye güvenerek hareket etmedik. Kendimizi koruduk ve şimdiye kadar da buna devam ediyoruz. Biz kimseye saldırmadık. Ne Türkiye’ye ne de başka bir ülkeye. Bize saldıranlara karşı kendimizi savunduk, bunu da sürdüreceğiz.
Dış güçler kendi çıkarları için bizim yanımızda duracak olursa ‘hayır’ demeyeceğiz fakat biz kendi öz gücümüze dayanıyoruz. Meşru savunmalarımız da güçlendi, bize saldırı olursa kendimizi koruyacağız.
Türkiye ile son yıllarda hiç temas oldu mu? Arabulucular üzerinden de olsa bir iletişim kuruldu mu?
Açıkçası olduysa dahi bizim bilgimiz yok.
Esad 'normalleşmeyi' sahada sınıyor: İdlib ateş altında
“İHA’lar, SİHA’lar her gün tepemizde dolaşıyor”
Normalleşme açıklamalarından sonra bölgedeki durum nasıl ilerliyor? Askeri bir hareketlilik veya öncesinden farklı bir durum var mı?
Kuzeybatı Suriye’ye Rusların ve Suriye’nin askeri saldırısı sürüyor. Aslında burada savaş bitmedi, belki alt düzeyde oluyor ama devam ediyor. Bize yönelik de 2016’dan bu yana Türkiye’nin saldırıları devam ediyor. Sınır boyundaki atışlar da durmadı ve her gün İHA’lar ve SİHA’lar tepemizde dolaşıyor, sivil alanları vuruyor. Yani gerginlik devam ediyor. Şayet gerçekten iyi niyet varsa; normalleşme isteniyorsa bunların durması gerektiğini düşünüyorum.
İlham Ahmed: Türkiye'nin saldırıları IŞİD'le mücadelemize zarar veriyor
“Türkiye için hiçbir zaman tehdit olmadık”
Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kendisi için tehdit olduğunu ifade ediyor. Özerk Yönetim, Türkiye için tehdit mi?
Hayır, tehdit değil, hiçbir zaman da olmadı. Zaten 2015 yılına kadar gidiş-gelişlerimiz sürüyordu. Ankara’da temaslar oldu. Dostluk çerçevesinde temaslar yürütüldü. Demokratik haklarımızı talep ettik ve bunun için mücadele ettik. Amacımız, kendi haklarımızı kazanmak. Bu da Suriye rejimi ile olan bir sorun. Bunun dışında kimseye tehdit oluşturmak gibi amacımız olmadı.
Biz her zaman iyi komşuluk ilişkisi kurmak istediğimizi de söyledik. Fakat Türkiye, sürekli Misak-ı Milli’den söz ediyor. "Halep’ten Kerkük’e kadar hepsi bizim toprağımızdır" diyor. Bir de sürekli Kürtlerden söz ediliyor fakat Özerk Yönetim’in yüzde 50’si Arap bölgesi. Araplar, Süryaniler ve buradaki diğer tüm halklar bir Özerk Yönetim oluşturdu. Bu yönetim kimseyi de düşman olarak görmüyor.
DR. NAİF BEZWAN
“Normalleşme ancak yeni bir Suriye siyasetiyle mümkün olur”
“Suriye’de rejim değişmediği sürece çözüm olmaz”
ABD’nin de 'normalleşme' girişimleriyle ilgili bir açıklaması oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme çabalarını desteklemediğini, soruna siyasi bir çözüm bulunana kadar Suriye ile ilişkilerini normalleştirmeyeceklerini” belirtti. Bu açıklamaya dair değerlendirmeniz nedir?
Sadece ABD değil, birçok ülkede rahatsızlık yarattı. Hatta Arap ülkeleri Suriye’ye koşullar koymuştu. Birleşmiş Milletler kararları hatırlatılmış, Suriye rejiminin değişmesi, siyasi çözüm noktasında adım atması gerektiği ifade edilmişti.
Bu çerçevede ilerlenirse bir normalleşme olabilir fakat Suriye rejimi yönettiği bölgelerde eski pratiklerini sürdürüyor.
Mesela geçtiğimiz hafta parlamento seçimi yapıldı, 1970’ten beri uyguladığı sistem değişmedi. Parlamentoya girecek olanlar şeffaf bir seçim olmadan belirleniyor. Bunlar değişmedikçe, demokratik adımlar atılmadıkça, sistemi bu şekilde kimse kabul etmeyecektir.
11 HAZİRAN SEÇİMLERİNE DOĞRU
Erdoğan, Kuzey ve Doğu Suriye'de yerel yönetim seçimlerini hedef aldı
“Yerel seçim tarihi belli değil”
Ve bir de Türkiye’nin oldukça tepki gösterdiği Kuzey ve Doğu Suriye yerel seçimleri vardı. İki defa ertelenmişti, ağustos ayında yapılabileceği açıklanmıştı. Durum nedir, seçimler yapılacak mı?
Yüksek Seçim Komisyonu karar veriyor. Daha önce hazırlıkların tamamlanmadığını ifade etmişlerdi. Seçimin demokratik, şeffaf olması gerekiyor, dışarıdan gelecek gözetmenlerin olması talebi vardı. Burada bir eksiklik olmaması için erteleme kararı alındı. Ağustos ayı söylendi fakat şu ana kadar komisyon bir açıklama yapmadı.
ROJAVA ÖZERK YÖNETİMİNDEN DEKLARASYON
"Şam hükümeti çözüm için sorumluluk almalı"
“Biz Suriye’nin biz parçasıyız”
Özerk Yönetim’in siyasi statüsünün tanınmasına ilişkin bir temas var mı? ABD ve Koalisyon Güçleri’nin bu konudaki tutumu nedir?
Bu konuda iki nokta var. Uluslararası Koalisyon ile ilişkiler terörizmle mücadele üzerine kuruldu. Hâlâ bu ilişki ve mücadele devam ediyor. Fakat siyasi olarak yanlış anlaşılan bir konu var. Biz baştan beri muhalefetin bir parçası olduğumuzu söyledik. "Suriye’de muhalefeti nasıl tanıyorsanız bizi de tanıyın" dedik. Özerk Yönetim bir muhalefettir ve muhalefet olarak statümüzün tanınmasını istiyoruz. Özerk Yönetim’in temsilcilerinin Suriye meselesinin çözümünde masada yerini alması gerektiğini ifade ettik. Özerk Yönetim, Suriye meselesi gündemiyle yapılan hiçbir toplantıda temsil edilmedi. Biz konuda tanınma talep ediyoruz, bizim de Soçi’de veya diğer toplantılarda sözümüz olmalı.
Mesela Kuzeybatı Suriye’ye Birleşmiş Milletler temsilcileri, sivil toplum örgütleri gidiyor ancak bizi muhalefet olarak kabul etmedikleri için bu temaslar dahi olmuyor. Bizim çabamız budur, biz Suriye’nin bir parçasıyız. Suriye’den ayrı değiliz. Suriye’nin demokratik güçleriyle beraber demokratik olmayan bu rejimi değiştiriyoruz. Eski hatalara dönmek yok, Suriye toprakları içinde yeni demokratik bir rejimin kurulması gerekiyor. Biz beraber çözüm üretip beraber yaşamak istiyoruz, Suriye’den ayrı olmak gibi bir düşüncemiz yok.
Dr. Holmes: Türkiye destekli SMO, Kuzey Suriye’de istikrarsızlığa neden oluyor
“ABD’nin politikaları kişilere bağlı değil”
ABD seçimleri de yaklaşıyor. Donald Trump anketlerde önde görünüyor. Trump başkanlığı sürecinde Suriye’den çekilmeyi gündeme getirmişti. Bir çekilme söz konusu olur mu, sahadaki gözlemleriniz nedir? ABD güçleri bu konuda ne düşünüyor?
ABD ve NATO’nun politikaları kurumsaldır. Kişilere bağlı değildir. Kişilerin gelmesi veya gitmesi etkilese dahi kökten bir etkileme olmaz. Trump’tan önce ve sonra da ABD, "Biz Ortadoğu’dan çekilmeyiz. Suriye’de istikrar olmadığı sürece çekilmeyeceğiz" diyordu. Şu an neler konuşulduğunu, nasıl bir strateji izleyeceklerini bilmiyoruz. Fakat çekilmeleri halinde biz kendi öz gücümüze dayanarak var olacağız. "Terörizme karşı birlikte mücadele edeceğiz" şeklinde verdikleri sözler vardı, bu söze şu ana kadar sadık kalındı. Fakat bu ilişkiyi bunun ötesine, siyasi çerçeveye taşıma isteğimiz var ama şu ana kadar bununla ilgili bir pratik görmedik.
MAZLUM ABDİ UYARDI
"Kuzeydoğu Suriye'de IŞİD canlanırken, Uluslararası Koalisyonun onu yenme kararlılığı zayıflıyor"
“DAİŞ’liler Türkiye ile anlaşmalarını anlatıyorlar”
Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda "IŞİD ile mücadele eden biziz" dedi. Bununla ilgili yorumunuz nedir?
2016’da 'Fırat Kalkanı' dediği saldırıyı DAİŞ ile anlaşarak yaptı. Kamplarda tutulan DAİŞ’liler Türkiye ile yaptıkları anlaşmaları anlatıyorlar.
Daha birkaç gün önce Kamışlo’da yakalanan bir DAİŞ’li MİT ile ilişkilerini açık açık söyledi. Pratikte sözü edildiği gibi bir mücadele görmüyoruz.
Afrin'in nüfus yapısı 2018'den bu yana nasıl değişti(rildi)?
“Kürt meselesi Türkiye için kara delik”
Son olarak, Ankara ve Şam'ın karşılıklı açıklamalarından bir sonuç çıkar mı? 'Normalleşme' veya sorunun çözümü için nasıl adımlar atılmalı?
Başta da söylemiştim, şu anki durum zoraki bir evlilik ve bir sonuç çıkmaz. Birbirine komşu iki ülkenin ilişkilerinin normal olması, siyaseti, ticareti, birçok başlığı kapsayan bir durum. Bu da bir günde, bir çırpıda olacak bir şey değil.
Bir çaba ister, bir geçmişi olur ve geleceğinin ne olacağı tartışılır. Ancak bu koşullarda normalleşmeden söz edebilirsiniz. Bugün böyle bir durumun olmadığını görüyoruz.
Ve Türkiye-Suriye ilişkileri, Suriye bağımsızlığa kavuştuğundan beridir iyi değil, en az 70 yıllık bir geçmişi var. 2011’den bu yana da tüm çeteler Türkiye üzerinden Suriye’ye giriş yaptı. DAİŞ de yine aynı şekilde Türkiye’nin çabasıydı.
2016’dan bu yana da Türkiye, DAİŞ ile anlaştı ve DAİŞ’in yerini aldı. Cerablus, Afrin, Gire Spî, Resulayn, Kuzey Suriye'deki tüm bu yerler Türkiye’nin işgali altında. Bu durum ortadayken normalleşmeden söz edersek biraz zorlama olur. Sadece problemler ertelenmiş olur. Eğer gerçekten çözüm isteniyorsa köke bakmak gerekir. Sorunun temelinde Türkiye’nin Kürt meselesine yaklaşımı ve saldırgan tutumu yer alıyor. İçeride Kürt meselesini çözemiyor veya çözmek istemiyor.
Kürt meselesinin çözümsüzlüğü de Türkiye için kara bir deliğe dönüşmüş durumda. Türkiye’nin ekonomisini, diplomasisini, siyasetini batırdı. AKP, MHP ile ortaklaştı ve 1990’lardan beri denenen yöntemleri sürdürüyor. Aynı şeyleri tekrarlamak hiçbir şey kazandırmıyor. Şayet bir 'normalleşme' adımı atılacaksa Kürt meselesinin çözümüyle başlanmalı. Önce evinin içini yapacaksın. Evinin içindeki sorunu çözmedikçe dışarıdakini çözemezsin. O nedenle Türkiye’nin sorunun köküne inmesi gerekiyor. Kürt meselesini kendi evinde çözdüğünde biz de kurtulacağız. Bizim burada kazandığımız hakları kendine tehdit olarak görmeyecek ve herkes rahatlayacak.
Burada bir önemli görev de halklara düşüyor. Halklar biraz daha fazla politik düşünmeli. Savaşlarla, öldürmekle sorun çözülmüyor, çözülmez. Muhakkak başka yolları denemek gerekiyor. Bu yol da barış yoludur. Barışı amaç etmek Suriye halklarının da Türkiye halklarının da kazanmasını sağlayacak. Halklar barışta ısrarcı olmalı.
Çözüm Sürecinin Kronolojisi
(RT)