* Fotoğraf: Burak Akbulut / AA
Kuzey Ormanları Savunması (KOS) ve Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan (THHP) koronavirüse (covid-19) karşı alınacak önlemlere ilişkin hem yurttaşlara hem yetkililere çağrı var.
Salgınla susuz mücadele edilemeyeceğini söyleyen Kuzey Ormanları Savunması, sosyal medya hesabından sıkça yaptığı paylaşımlarla, Marmara’ya su sağlayan havza ve göllerdeki suyun yetersiz olduğunu belirterek, “Elinizi yıkarken, diş fırçalarken, tıraş olurken, duş yaparken sabunlama esnasında lütfen musluğu kapatın” çağrısı yapıyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu ise, kirli havanın koronavirüsün de etkilediği bilinen solunum sisteminin savunma mekanizmalarını bozduğunu belirterek, yetkililerden hava kirliliğini azaltacak önlemlerin alınmasını istiyor.
KOS: Salgını yenmek başkasını korumakla mümkün
Kuzey Ormanları Savunması’nın su miktarı ve salgına ilişkin paylaşımlarından birkaçı şöyle:
* “Marmara'nın su kaynaklarının tümü Kuzey Ormanları'nda bulunuyor. Bu kaynakların beslendiği, orman kaplı su havzaları, rant odaklarının ağır tahribi altında hızla yapılaşıyor. Eğer yağmaya kapatılmazsa kısa süre sonra, bölge susuz nefessiz kalacak.”
* “Komşular önümüz yaz. Kışın Kuzey Ormanları malum sebeplerle yeterli kar ve yağmur toplamadı. Suyumuz az ve salgınla susuz mücadele edemeyiz. Arabanıza, çimlere, havuza... konfor için su harcamayın harcatmayın.”
* “Suyumuz gerçekten az. İktidarın ise eğer koronavirüs derdi varsa Kuzey Ormanları'nı ve tüm Türkiye doğasını derhal yağmaya kapaması gerekiyor. Gerçek ve kesin önlem budur.
* “Bu salgını yenmek başkasını korumakla mümkün. Gereksiz yere sifon çekmeyelim. Temizlik sularını biriktirelim ve sifona kullanalım. Bunları alışkanlık haline getirelim. Alışkanlıklarımızı değiştirmezsek yok olacağız.”
Sulardaki son durum ne?
İstanbul
İSKİ Genel Müdürlüğü’ne göre, 15 Mart 2020’de İstanbul'a verilen su miktarı: 2 milyon 879 bin 516 metreküp.
16 Mart 2020 itibariyle İçme Suyu Kaynaklarının doluluk oranı ise yüzde 64,33.
Göller
Öte yandan, Su Politikaları Derneği’nin "Doğal Göller ve Sulak Alanlardaki Su Yönetimi Sorunlarımız ve Çözüm Önerileri" başlıklı raporuna göre, Türkiye’nin gölleri hem küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkileri hem de kirlilik nedeniyle 300’e yakın irili ufaklı gölün yüzde 60’ının kurumuş durumda.
Dünyada durum
Küresel su krizlerine ilişkin istatistiklere göre ise, 3 milyar insanın temel el yıkama imkanları yok. Dünya nüfusunun dörtte biri su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşıyor. Çoğu deniz canlısının hayatta kalması için yeterli oksijen içermeyen okyanus bölgelerinden 500 tane var.
THHP: Kirli hava solumak etkiyi arttırır
Sağlık ve çevre alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşundan oluşan Temiz Hava Hakkı Platformu uzmanları ise, kirli hava solumanın solunum sisteminin savunma mekanizmalarını bozarak bireylerin, koronavirüs gibi zararlı mikroorganizmalardan daha fazla etkilenmesine sebep olduğuna dikkat çekiyor.
Uzmanlar, bireyler ve hükümetlerin aldığı koruyucu önlemler içerisinde ilk başta akla gelmese de, yetkililer tarafından virüsle mücadele için hava kirliliğini azaltacak önlemlerin ihmal edilmemesi yönünde çağrı yapıyor.
Platform üyelerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan’ın konuya ilişkin Yeşil Gazete’de yer alan açıklamaları şöyle:
“Kirli hava solumak, korona virüsü de dahil olmak üzere solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıkların etkisinin artmasına sebep olan çok önemli bir faktör. Hava kirliliği hem kronik hastalıklara neden oluyor hem de var olan kronik hastalıkları alevlendirerek virüsün daha ölümcül seyretmesine neden olabiliyor.
“Ayrıca, kirli hava solumak bireylerde solunum sisteminin savunma mekanizmasını bozarak, virüsün vücuda alınmasını ve yerleşmesini de kolaylaştırıyor. Dolayısıyla, havası kirli olan bir yerde yaşamak korona virüsünün yol açtığı hastalıklar gibi solunum yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlıyor. Bu nedenle virüsün bireylerde yol açacağı hasarı azaltabilmek için; hava kirliliğinin azaltılmasını sağlayacak önlemlerin ihmal edilmemesi gerekir.”
Dünyada hava kirliliği
IQAir isimli İsveçli kuruluş, Şubat 2020’de yayımladığı Dünya Hava Kalitesi Raporu 2019’da, dünya nüfusunun yüzde 90’ının sağlık açısından güvenli olmayan hava soluduğunu açıkladı.
Raporda açıklanan ince partikül madde (PM2,5) kirliliği sıralamasında Avrupa’daki en kirli 10 istasyonun yarısını Türkiye’deki istasyonlar oluşturuyor.
Almanya’nın Max Planck Kimya Enstitüsü ve Mainz Merkez Tıp Fakültesi’nden araştırmacıların geçtiğimiz hafta yayınladıkları makale ise, hava kirliliğinin doğuşta beklenen yaşam süresini dünya genelinde yaklaşık 3 yıl, Türkiye’de ise iki yıl kısalttığını söylüyor. (TP)