Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nin (TÖDİ) bugün Galatasaray Lisesi önünde düzenlediği temsili açılışta Prof. Dr. Beyza Üstün “Direnme Hakkı ve Üniversite” dersi verdi.
Prof. Üstün, iktidarın kendini meşrulaştırma araçlarına, bu araçları kullanım şekline ve bunun yol açtığı sorunlara işaret ederek, iktidarın saldırılarına karşı birlikte hareket etmenin önemine değindi.
Üstün’den önce dokuz aylık tutukluluğunun ardından Ocak 2013’te tahliye olan öğrenci Yiğit Yirmibeş söz aldı. Tutukluluğu süresince TÖDİ’nin kendileriyle dayanışmada olduğunu belirten Yirmibeş, kendisinin de içerideki diğer öğrencilerle dayanışma için TÖDİ’yle birlikte olduğunu söyledi.
“İktidarı meşrulaştırma araçları”
Çevik kuvvet ekiplerinin de izlediği derste Prof. Üstün, “devlet, iktidarını meşrulaştırmak için araçlara ihtiyaç duyar” diyerek “mekanların, meydanların ve büyüklüğün” bu araçlardan olduğuna işaret etti.
“İktidar ve sermaye işbirliğine” de dikkat çeken Üstün, “kentsel dönüşüm” adı altına yapılanları buna örnek gösterdi. Bu işbirliğinden sonra ise iktidar iki kavramı kullanıyor; güvenlik ve korku.
“İşçi sınıfını önce kentin dışına yönlendirerek, gecekondulaşmayı kontrol etmiyor. Bu meşrulaşınca da müdahale ediyor. Bunu yaparken bir yandan da ‘güvenlik’ kavramını öne sürüp siteler yapılmalı diyor.
“İktidarın kent üzerindeki güvenlik tanımı ile müdahalesi ve araçların işlevselleştirilmesi başlıyor. İktidar güvenlik ve korku yaratıyor ve bunlar üzerinden müdahalesini meşrulaştırıyor. Bu meşrulaştırma üzerinden de ayrıştırma başlıyor. Bu mekansal, sınıfsal ayrışma gibi şekillerde karşımıza çıkıyor.”
“Üniversitelerde sermaye dönemi”
Üniversitelerde de benzer süreçlerin ilerlediğini söyleyen Üstün, YÖK’le başlayan sürecin bugün tamamlandığını söyledi.
“Üniversitede öğrenci, öğretim elemanı ve çalışanların karşı karşıya kaldığı geldiği saldırılar aynı olmasına rağmen, kişiler öğrenciye yönelik baskı ile çalışana yönelik baskıda farklı yerlerde durabiliyor.”
Akademisyenlerin soruşturmalara, çalışanların işten atılmalarla karşılaştığı ortamda öğrencilerin de “en temel hakları olan özgürlük mücadelesi üzerinden tutuklanıp hüküm giydiklerine” dikkat çeken Üstün “Onların yeri üniversitelerdir” dedi.
“İktidar araçlarını keyfi uygulamalarla sertleştiriyor” diyen Üstün, genç akademisyenler sözleşme ve güvencesiz çalışmalarla baskı altına alınırken, kadrolu akademisyenlerin de araştırma alanlarının kısıtlanması gibi zorluklarla karşılaştığını söyledi.
Üstün, üniversitelerde sermayenin etkisinin hissedileceği yeni bir dönemin başladığına işaret etti.
“Sermayenin uygulama alanlarındaki çalışmalar ayrıcalıklı olurken, havzayı korumak, halkların özgürlükleri ile ilgili çalışmalar saldırıya uğruyor.”
“Bu mücadeleler meşrudur”
“İktidarın olduğu her yerde direniş vardır” sözünü hatırlatan Üstün, üniversitelerdeki mücadelelerin, vadilerde sermaye karşıtı mücadelelerin, tutuklu öğrencilerle dayanışma için yapılanların meşru olduğunu vurguladı.
“Bundan sonraki süreç bu meşru zemin üzerinden ilerleyecek. Bu mücadelelerin birbirinden ayrı olmadığını bilmeliyiz. Saldırı aynı iktidar araçları ile devlet ve sermaye işbirliğiyle oluyor. Saldırı özgürlüğedir.” (BK)