İşçiler, kamu çalışanları ve serbest meslek sahiplerinin sağlık sigortalarını tek çatı altında birleştirecek genel sağlık sigortası uygulaması, sigorta kapsamındaki hizmetlerin daraltılması, buna karşın özel hastanelerden hizmet alınabilmesini de içeriyor.
Tombul, bianet için yaptığı değerlendirmede, özel kurumlana devredilen sağlık hizmetinin kar amacı taşıyacağını, sağlığın ise temel bir insan hakkı ve kamu hizmeti olduğunu vurguluyor.
"Bir çok ihtiyaç sigorta kapsamı dışında olacak"
Tombul, reform adıyla yapılan düzenlemeleri şöyle yorumladı:
* Sağlık sigortalarının tek çatı altında toplanması, yani genel sağlık sigortası sistemine geçilmesi, tüm çalışanların etkileyecek. Sağlık sigortası için, emeklilikten ayrı olarak prim alınması, toplam prim miktarının da artması anlamına geliyor.
* Şimdiki sistemde emeklilik ve sağlık sigortası için çalışanlardan yüzde 14 oranında prim kesilirken, getirilecek düzenlemeyle sadece sağlık sigortası için çalışanlar yüzde 12.5 prim verecek.
* Genel sağlık sigortasının asgari sağlık hizmetlerini karşılayacağı, sigorta kapsamındaki hizmetlerin ayrıca ücretlendirileceği söyleniyor. Sigorta kapsamına giren hizmetler, yani "temel teminat paketi" Türk Tabipler Birliği'nin de içinde olduğu bir kurulca belirlenecek.
* Ancak Avrupa'daki deneyimlere baktığımızda, gözlük ve diş protezi gibi bir çok ihtiyacın sigorta kapsamından çıkarıldığını görüyoruz.
* Hükümetin amacı, özel sağlık sigortalarını özendirmek olduğu için, "temel teminat paketi"ndeki hizmetlerin en asgari düzeyde tutulmasını sağlayacaktır.
* Portekiz ve Yunanistan başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin çoğu, genel sağlık sigortası uygulamasından vazgeçiyor. Sigorta kapsamındaki bazı hizmetlerin özel sektörden karşılanması, sağlığın bütçedeki yükünü arttırıyor. Sağlık hizmetlerinin fiyatının artması enflasyonu da etkiliyor.
* Almanya gibi ekonomik ve sosyal bakımdan gelişmişlik düzeyi ileri olan bir ülkede uygulanmasının zor olduğu kabul edilen genel sağlık sigortasının Türkiye'de uygulanma şansı yoktur.
Hastaneler "işletme" olacak
* Sağlık alanında sosyal güvencesi olmayanların primlerini devlet ödeyecek. Türkiye'de 19 milyon kişi sağlık güvencesinden yoksun. Bu insanların 12 milyonu devlete prim ödeyemeyecek kadar yoksul.
* Sağlık Bakanlığı'nın dört katrilyon olan bütçesinin iki katrilyonunu bu primlere ayırması söz konusu. Ancak bütçenin yüzde 80'i personel giderlerine harcandığı için ortada bir yanlış hesaplama görülüyor.
* Bu primlerin zaten en fazla iki yıl için ödenecek. İki yıldan sonra prim ödeyemeyenler ise sağlık hizmeti alamayacak. Burada reformun amacı ile ilgili ciddi bir çelişki var.
* Genel sağlık sigortasında, sağlık hizmetlerini özel hastane ve kurumlardan alınabilecek.
* Cumhurbaşkanı'ndan onay bekleyen, Kamu yönetimi temel kanunu tasarısı hastaneleri hizmet satan bir işletmeye dönüştürülmesini öngörüyor.
* Bir yıldan beri yapılan, hastanelerde döner sermaye uygulamasına geçilmesi, aile hekimliği ve son olarak kamu yönetimi reformuyla belediyelere devredilen sağlık hizmetinin özelleştirilmesi gibi uygulamalarla hükümetin sağlık politikasını anladık.
* Bu konuda bir çok eylem ve açıklama yaptık, koruyucu sağlık hizmetini savunduk ve sağlık çalışanlarının haklarının gasp edilmesine karşı çıktık.
Sigortadan özel hastanelere kaynak
* Sosyal Güvenlik Reformu adıyla açıklanan, bizce reform değil aldatmaca olan düzenlemeler, bu konudaki öngörülerimizi doğruladı. Keşke haklı çıkmasaydık.
* Yeni düzenlemelerle, sağlık hizmetlerine yatırım yapılmadan, sağlık sigortasının kaynakları özel hastanelere aktarılacak.
* Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası ile imzalanan anlaşmalar ve verilen sözler, sağlık ve eğitim hizmetlerinde özel şirketlere kaynak aktarılmasını öngörüyor.
* Bu kaynak, genel sağlık sigortası kapsamındaki hizmetlerin özel hastanelerde karşılanması, sigorta kapsamına girmeyen hizmetler için özel sigortaların özendirmesiyle olacaktır.
* Devlet, sağlık hizmetini kendi üretmediği için, sağlık hizmetlerinin devlete yükü de artacak.
* Türkiye'de kişi başına sağlık harcaması ortalama 180 dolardır. Bu ABD'de 4 bin, Küba'da ise 70 dolar. Ancak, ortalama yaşam süresi, bebek ölümleri gibi temel sağlık göstergelerine baktığımızda ve Küba'daki verileri değerlendirdiğimizde sağlık harcamasının tek kriter olmadığını görüyoruz.
Tüm çalışanlar sokaklara
* Sağlığın bir kamu hizmeti ve temel hak olarak görülüp, devletin nitelikli sağlık hizmeti vermek için gerekli yatırımı yapması gerekiyor. Sağlık ve eğitim gibi temel haklarda kar anlayışının dışına çıkılmalıdır.
* Sağlık alanında bilinçli bir politikayla eski teknolojilere yüksek ücret ödemek yerine, kendi hizmetini nasıl daha verimli verebileceğini planlanmalıdır.
* Sadece ücret talebine bağlı bir sendikacılık yapmıyoruz. Kamudaki reform tartışmalarının, sosyal hakların değil, sermayenin işine yarayacağını söyleyen tüm kesimler Eylül ayından itibaren sokakları doldurmalıdır. (ÖG/EÜ)