Çocukların babası A.K., Yeşil Kart'lı oldukları için hastanelerin çocuklarını kabul etmediğini savundu.
Türk Tabipler Birliği (TTB) Genel Sekreteri Orhan Odabaşı ve sosyal hizmet uzmanı Hülya Keskin, özel sağlık kuruluşları da dahil bütün sağlık kurumlarının, kendilerine gelen tüm acil olguları kabul etmek zorunluluğu bulunduğunu vurguladılar.
Acil bir olgunun kabul edilmemesi durumunda bunun yasalara göre suç olduğunu belirten Odabaşı ve Keskin, çocukların sağlık haklarının ihlal edildiği bu olayın takibinin yapılması, ihmali ve sorumluluğu bulunanlar hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini ifade ettiler.
Çocuklar hastanelere kabul edilmedi
Samsun'da geçen Cuma (7 Nisan) evlerinde çıkan yangında zehirlenen A.(6) ve B (5), önce Samsun Devlet Hastanesi'ne, ardından da 19 Mayıs Tıp Fakültesi'ne sevk edildi. Çocuklar, hastanenin Basınçlı Su Altı Tedavi Ünitesi'nde personel yokluğu gerekçesiyle Ankara'ya sevk edilmek istendi. Ailenin iddiasına göre, üniversite hastanesinin doktorlarının aradığı Ankara'daki birçok hastane, Yeşil Kart'lı oldukları için çocukları kabul etmek istemedi.
Özel bir tıp merkezi çocukları kabul etti ancak o hastanenin de donanımlı yoğun bakım ünitesi yoktu. Sonunda GATA'ya götürülen çocuklardan A., 45 dakika bekletildiği hastane önünde öldü. 6 yaşındaki B.ise doktorların araya girmesiyle Hacettepe Tıp Fakültesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi'ne kaldırıldı. B'nin sağlık durumu ciddiyetini koruyor.
Olayın haber yapılmasından rahatsız olan Hacettepe Tıp Fakültesi İhsan Doğramacı Hastanesi görevlileri ise habercileri engellemeye çalıştı. Gazetecileri hastane dışına çıkarmaya çalışan görevliler ile aile yakınları arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı.
Odabaşı: Teknik donanım eksikliği gerekçesi inandırıcı değil
TTB Genel Sekreteri Orhan Odabaşı, hiçbir sağlık kurumunun kendisine gelen acil olguyu kabul etmeme şansının bulunmadığını belirterek, yaşanılan olayda öne sürülen teknik donanım eksikliği gerekçesinin inandırıcı olmadığını ifade etti.
Acil durumlarda ilk gidilen sağlık kurumunun, hastayı bir başka kuruma sevk ederken gerekli ambulansı tedarik etmek, refakat edecek bir doktor görevlendirmek ve doğru sağlık kurumuna yönlendirmek konusunda sorumluluğu bulunduğu söyledi.
Yeşil Kart'tan önce sağlık hakkına erişim eşitliği sorgulanmalı
Odabaşı, "Yeşil kartı vardı yoktu" tartışmasında öte sağlık hakkına erişimdeki eşitsizliğin sorgulanması gerektiğini belirtti ve ekledi:"Bizim Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı'nı (SSGSS) eleştirirken görünür kılmaya çalıştığımız durum tam da buydu."
Odabaşı, GSS'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi durumunda iki çocuğun yaşadığı hak ihlalinin tüm Türkiye'nin kaderi olacağını düşünüyor.
Türkiye'de ölümlerin bile artık yeterince duyarlılık yaratmadığını söyleyen Odabaşı, "Eşitsizlik karşısında mağdur olan insanların bir kısmının seslerini yükseltmemesi, bir kısmının da 'kader' olarak görmesi tedirgin edici" diyor.
Basınçlı Su Altı Tedavi Ünitesi'nin Ankara'da birçok hastanede bulunduğunu ifade eden Odabaşı, şöyle devam etti:
"Teknik boyutun gerisinde sahiplenilmemiş ortada bırakılmış bir çocuğun ölümü var. Böyle tedaviye gereksinim duyulursa Sağlık Bakanlığa uygun merkeze ulaştırılabilirdi. Sorun sağlık çalışanlarının tüm çabalarına karşın parasal boyuta takılmış."
Keskin: Tedaviye yasal engel yok
Sosyal hizmet uzmanı Hülya Keskin de Yeşil Kart Kanunu'nun, kart sahibi hastalara bütün hastanelerde tedavi olanağı sağladığını belirterek, çocukların karşılaştığı olayda tedaviye engel bir yasal mevzuatın bulunmadığını ifade etti.
Keskin sorunun Yeşil Kart'tan değil hastalığın seyrinin gösterdiği aciliyet karşısında sağlık sistemindeki hizmet ve kapasite eksikliğinden kaynaklandığını söyledi.
Yaşam hakkı ihlali
Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin (ÇHS) 6. maddesi"Yaşamak, her çocuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır" diyor.
ÇHS'nin çocukların sağlık hakkını düzenleyen 24. maddesinde ise şöyle deniliyor:
"* Taraf Devletler, çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkını tanırlar.
* Taraf Devletler, hiçbir çocuğun bu tür tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını güvence altına almak için çaba gösterirler.
* Taraf Devletler, bu hakkın tam olarak uygulanmasını takip ederler ve özellikle bütün çocuklara gerekli tıbbi yardımın ve tıbbi bakımın; temel sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine önem verilerek sağlanması amacıyla uygun önlemleri alırlar." (KÖ/EÖ)