Ben sağlık ve tıp konusunda biraz daha ileriye gideceğim. Bu alanda gündeme gelenlerin, bilim tarafından ortaya konulduğu söylenenlerin de, "her zaman" doğruyu ve gerçeği ortaya koyduğunun tartışılması gerektiğini söyleyeceğim.
Bunu "aşırı kuşkucu bilimsel bir tutumum" olduğundan söylemiyorum. Tek bir nedenim var; o da insanı ilgilendiren her alana "ticaret"in ve en belirleyici değer olarak "para"nın girmesi.
Söylenildiği gibi "para bozuyor". Para, bilimi de, bilgiyi de, onları yansıtanların "gerçeğini" ve "doğrularını" da bozuyor.
Sağlık ve tıp konularıyla ilgili herhangi bir haberi okuduğumda veya duyduğumda onu nasıl irdelediğimi sizlere anlatarak bir çeşit rehber oluşturmayı deneyeceğim bu yazımda.
Başlık bana "anlamlı bir şey söylüyorsa" o zaman haberi okurum
Her zaman, herkes için geçerli olduğu gibi önce haberin başlığını fark ederim ve değerlendirmeye oradan başlarım. İlk sorum "bu başlık bana ne diyor veya ne çağrıştırıyor" sorusudur.
Başlıklar genellikle haberi yazanlar tarafından belirlenmez: Haberin sayfadaki yeri, ayrılan bölümün miktarı, o konuda sayfa sekreteri veya editörün algısı, kafasında daha önceden oluşmuş yargı, haberin içinde çarpıcı hale getirilebilecek herhangi bir sözün, cümlenin varlığı ya da yokluğu, toplumun o konudaki merakı ve gündemi gibi başlığı belirleyen çeşitli unsurlar söz konusu. Bunların etki ve belirleyiciliği altında başlığı okurum.
Bu başlık eğer bana "anlamlı bir şey söylüyorsa" o zaman haberi okurum. Söz ettiğim "anlam"ın da pek çok "bağlamı" olabilir: Merak, yeni bir bilgiyi öğrenmek ve gelişmeden haberdar olmak, daha önce bildiğim bir şeyin yeni bir destek veya kanıtını öğrenmek veya bulmak, yine daha önceden vardığım bir kararın doğrulanmasını görmek... Bunlar bana haberin devamını okuyup okumamam gerektiğini de söyler aynı zamanda.
"Haber neden yazılmış"
Ancak haberi okurken bir yandan da "bu haber neden yazılmış", "bu haberde kimlerin çıkarı belirleyici olmuş" sorularını da sormayı da sürdürürüm. Çünkü bu soruların yanıtını bulmak, benim için haberin anlam ve önemini ortaya koyacaktır. Eğer ilk birkaç cümlede bu soruların yanıtını bulabilmişsem, o zaman haberin "doğruluğu" ve "gerçekliği"ni ortaya koyan ayrıntılarını, unsurlarını ortaya koymaya çalışırım.
Bu noktada haberin alındığı yer veya kaynağı ile, eğer bir bilgi sunuluyorsa, onu sunanın kimliği veya aidiyeti, bağlantıda olduğu kurum ve organizasyon, ticari niteliği gibi durumları irdeler ve haberin belirli bir "çıkar"la ilişkisi olup olmadığını anlamaya çalışırım. Çünkü bu çıkarlar haberin yapacağı bir olası "manipülasyon"u bana işaret edecektir.
"5N+1K" ve "5Y+1K"
Haber bu değerlendirme aşamalarından başarıyla geçmiş ve haberin "önem ve anlamını" azaltan veya yok eden bir unsur saptayamamışsam, başka bir deyişle "habere bir kulp" takamamışsam, bu kez haberciliğin temel kuralları açısından konuyu irdelemeye çalışırım. Tabii ki öncelikle "5N+1K" gelir.
Bunu içerik açısından da "5Y+1K" ile yinelerim. "5Y" benim için "Yenilik, Yaygınlık, Yoğunluk, Yürürlük ve Yorum"u, "1K" ise "Karşıt"tır. Karşıt anlatılanın en az "bir tane" olmak kaydıyla başka bir kaynağın değerlendirmesine sunulmasıyla elde edilen bilgidir.
Bunlar haberin "doğruluğu veya gerçekliğini" ortaya koymamı sağlayan temel unsurlardır. Eğer bu değerlendirmeleri de haber başarıyla geçmişse, o zaman benim için haberin bir "anlam ve önemi" olur.
"Yeni görev"
Ama haber benim için bu noktada da bitmez. Bir "tıp profesyoneli" olmam nedeniyle, bu konunun öncesi, sonrası ve başka kaynakların yaklaşım ve tutuları bakımından irdelenmesi gibi bir görevim vardır. Bu görev, "medya"yla da ilgili olmam ve "çeşitli medyalarda öğrendiklerimi toplumla paylaşma olanağına sahip olmam" nedeniyle daha da zorunlu hale gelir.
Bunu genelleyerek şöyle de ifade etmem gerekiyor: Eğer "tıp kökenli" birisi olarak bir "sağlık tıp haberi"ni okuyorsanız, göreviniz haberi değerlendirmekle bitmez. Daha fazlasını yapmak zorundasınız demektir. Bu durum "medya kökenli" haber okurları için de aynen geçerlidir.
Ortaya çıkan "yeni görev" şudur: Konuyla ilgili olabilecek kişilerin bu konudan haberdar olmaları, dahası anlatılanlardan nasıl yararlanacaklarının ortaya konulması, bu yararlanmanın gerçekleşmesi için başta devletin sağlık kurumları olmak üzere, ilgili kişi ve kurumların sosyal açıdan üstlenmeleri gereken görevlerin ortaya konulması, bu görevlerin odağında yer alan yeni haklar ve ödevler, onların tanımlanarak düzenli ve sürekli bir hizmet unsuru haline getirilmesi, nihayet konunun toplumsal olarak ele alınması ve sahiplenilmesi için yapılması gerekenler.
Öneri
Tüm bunlardan yola çıkarak, böyle bir değerlendirmeden geçememiş haberlerle ilgili olarak da son bir önerim olabilir:
Yaşamsal konularla ilgili veya sağlık/tıp alanında herhangi bir haberi okurken; eğer kendi yaşam ve sağlığınızla ilgili daha önceden belirlenmiş bir "parasal değer ya da karşılık" tarif etmişseniz, ancak o değerle kıyaslayarak o haberin "sizin için anlamını" belirlemelisiniz.
Bu konularda sizin için önceden belirlenmiş bir "değer" söz konusu değilse, yani o konuya bir "parasal değer" belirlememişseniz, önerim o haberin sizin için anlamı olmayacağını kabul etmenizdir. Çünkü bence o haberde size sunulan veya anlatılan büyük bir olasılıkla bir "ticari ilişki"ye bağlıdır ve asıl olarak sizi "satın almaya" veya sunduğu şeyi "size satmaya" çalışmaktadır.
Cebinde parası olmayanın veya ayırdığı para belirlediği o miktara ulaşmayanın; hiçbir koşulda satın almayacak veya satılamayacağı için o haberi okumasının bir önemi yoktur. (MS/KÖ)