DSÖ yetkilileri "Strateji belirlemek için" gelecek
Yön FM'de yayınlanan sağlık programı "Merhaba Acil"de veremle ilgili bilgi veren
Dr. Kısa, yaşanan zorluk nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) bir uzman heyetin mart ayında Türkiye'ye geleceğini ne yapılması gerektiğini ortaya koyacağını belirtti.
Resmi verilerin yetersiz olduğunu söyleyen Kısa, yılda 30-40 bin kişinin bu hastalığa yakalandığını, bunların yaklaşık yüzde 10'unun öldüğünü, yine yüzde 5'inin de birden fazla ilaca direnç gösteren tüberküloz (MDR-TBC) olduğunu söyledi.
Bu durum nedeniyle veremin çok yaygın olduğu birçok yoksul ülke ve Rusya Cumhuriyeti ile birlikte, Türkiye'nin de "hot spot" (sıcak nokta) sayılan ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Dr. Kısa, gelecek heyetin "Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi belirli politikaları" önereceğini, ama bu önerilerin IMF'nin önerilerinin tersine ülkemizin "lehine" olacağını belirtti.
"Sağlıkta dönüşüm"ün etkileri
TBC'nin çok sinsi bir hastalık olduğunu belirten Üsküdar Verem Savaş Dispanseri baştabibi eksik olan unsurun "politik kararlılık" olduğunu vurguladı; bunun olmaması halinde, hastalığın kontrol alınmasının bir grup duyarlı ve gönüllü hekimin çabasına karşın başarılı olunamayacağını söyledi.
Heybeliada Sanatoryumu'nun 2005'in son aylarında kapatılmasının nedeninin Sağlık Bakanlığı'nın yeğlediği "politikalar ve sağlıkta dönüşüm programı" olduğunu söyleyen Dr. Kısa, veremi saptamanın, tedavi etmenin, izlemenin ve hastanede kontrol altında tutmanın "performans" değeri olmadığını belirtti.
"Bizler gibi bu işi bilen ve duyarlılıkla çalışan hekimlerin başaramadığı bir işi, bu konuda hiçbir deneyimi olmayan 'aile hekimleri'nin başaracağını iddia etmek, en başta bilimsel gerçeklerle uyuşmuyor."
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Verem Savaş Daire Başkanlığı'nın İnternet sayfasının bu durumun bir göstergesi olduğunu belirten Kısa, "Her yıl 30 bin kişinin hastalandığı, üç bin kişinin öldüğü bir hastalığı anlatmak için yalnız iki İnternet sayfası yetmez" dedi.
Hastaların tutumu
Veremin çoğalmasında hastalarının yeterince bilgilenmemesi ve toplumdaki hastalığa genel duyarsızlığın da önemli rolü olduğunu vurgulayan Dr. Kısa, veremin "kuş gribi" kadar toplumun gündeminde yer tutmadığını belirtti. Medyanın da konuyu gündemine almamasını eleştiren Dr. Kısa, "Bu hastalıktan söz etmek için illa bir ünlü kişinin, bir pop starının mı hastalanması gerekir" dedi.
Aşı beş yıl koruyor
Hastalığın önlenmesi için aşının etkisinin de bilimsel çevrelerde tartışıldığını belirten Kısa, "Aşı son olarak ilkokul sırasında yapılıyor ve koruyuculuğu en çok beş yıl içinde bitiyor. Bizim hastalarımız 17-49 yaş grubu arasındaki insanlar ve bu kişilerin korunması için aşının hiçbir yararı yok" dedi.
Kısa, toplumdaki her iki erişkinden birisinin vücudunda verem mikrobunun bulunduğunu ve bu kişilerin yoksulluk ve yoksunluklar nedeniyle vücut dirençlerinin azalması halinde hastalığın kendisini göstereceğini belirtti.
"Bir aydan uzun süren iştahsızlık, zayıflık, yan-sırt ağrısı, gece terlemesi, öksürük gibi belirtileri olanlar, ivedilikle dispanserlerimize başvurmalılar."
Tedavisi ücretsiz
Hastalığın tanısının kolay, tedavisin de mümkün ve ücretsiz olduğunu vurgulayan Dr. Kısa, sorunun 6 aylık minimum tedavinin düzenli ve tam olarak yapılmaması olduğunu belirtti.
Kısa, DSÖ'nün önerdiği "gözlem altında tedavi"nin önemini vurguladı ve "Toplum ve sağlık kuruluşları el ele vererek bu kişilerin tedavisini sağlamalı" dedi. (MS/EZÖ)