Gebeliğin planlı olması, hamilelik sürecinin düzenli izlenmesi, sorunsuz ve risksiz bir doğumun gerçekleşmesi hep etkin ve ulaşılabilir bir sağlık sistemi ve organizasyonun varlığını gerekli kılar.
Yalnız tıbbi girişim ve müdahale değil, anne ve babanın bilgilenmesi, olumsuzlukları öğrenmesi ve kaçınması bu süreçte çok önemlidir. Genel eğitim düzeyi ortalaması ilkokul üçüncü sınıf düzeyinde olan bir toplumda, bu çok daha önemlidir.
* * *
Bu doğrulara karşın yaşadığımız gerçekler bunlarla örtüşmez ne yazık ki..
Türkiye'de hâlâ gebelik ve doğum büyük oranda hekim ve sağlık kuruluşu gözetiminde gerçekleşmiyor.
Bu nedenledir ki, anne ve çocuk ölümleri oranı son 20 yılda önceki dönemlerdekine göre azalsa da, hâlâ çok yüksek.
* * *
Ölüm bir anlamda sorunun büyüklüğünü gizler, çünkü ölenin herhangi bir sağlık talebi olmaz. Ancak ölüm yerine bir sakatlık gerçekleştiğinde, sorunun çok daha büyük olduğu ortaya çıkar. Çünkü bir sağlık hizmeti talebi ortaya çıkar.
Gebelik ve doğum sürecindeki eksik, yanlış uygulamaların, bir takım hizmetlerin yokluğunun sonucunda kalıcı sakatlıklar ortaya çıkar. Tüm bunlar, sağlık hizmetine ulaşma hakkının ihlâlinden başka birşey değildir.
Ancak kimse bu haklarından yoksun olduğunu bilmez, hakkının peşine düşmez, Anayasa dahil, tüm hukuksal mevzuat ve uluslarüstü belgelerin doğurduğu haklar nedeniyle, en büyük sorumlu olan devletten bunları istemez ya da ihlâle uğradığı için hakkını aramaz.
* * *
Örneğin aileden kalıtsal olarak geçen bazı hastalıkların bile uygun yöntemlerle sakatlığa yol açmaması, önlenmesi olanaklıdır. Bu yapılamadığında ortaya çıkan olumsuzluklar, "kader" sayılamaz. Çaresizliğin kabulü, bunların önlenmemesinin tek nedenidir. Oysa çoğu durumda anne, baba ve bebek çaresiz değildir gerçekte.
Hamilelik ve doğum sürecinde sakatlığa neden olan diğer nedenlerin neredeyse tamamı önlenebilir veya kontrolü sağlanabilir.
Ayrıntılarına girmeden yalnız adlarından söz ederek sıralarsak; Huntington koresi, Nörofibromatozis, Polikistik böbrek, Kalıtsal körlük, Kalıtsal sağırlık, Kromozom bozuklukları hastalıkları (Down sendromu, Turner sendromu, Klinefelter sendromu), Myotonik distrofi, Akondroplazi, Marfan sendromu, Kistik fibroz, Fenilketonüri hastalığı, Adrenogenital sendrom, Nörojen kas atrofisi, Orak hücreli anemi, Duchene tipi kas atrofisi, Hemofili, diyabet gibi kalıtsal hastalıkların hemen tümünün önlenebilir, bilinebilir ve sakatlığa yol açmadan ya da çok az sakatlık oluşturacak şekilde tutulabileceğini bilim ortaya koymaktadır.
* * *
Bu hastalıklarda önce durumun öngörülmesi, nedenlerin ve hazırlayıcı etkenlerin ortaya konulması, onların araştırılması ve doğrulanması, sonra kişilerin bilgilendirilmesi ve gerekli danışmanlık hizmetlerinin verilmesi, eğer çözümlenemeyen bir durum söz konusu ise, sakatlığa yol açma olasılığıyla ilgili bilgilendirmelerin yapılarak, aile ve taraflara gerekli olan tutumun anlatılması ve istekleriyle ilgili çözümlerin ve seçeneklerin onlarla birlikte bulunulması sağlanabilir.
Kan ve doku uyuşmazlığına bağlı ortaya çıkacak sorunlar dahil olmak üzere tüm "Kalıtsal Hastalıkların" ortaya konulması ve kişiler açısından söz konusu risklerin saptanması ve aileye ve kişilere söylenmesi, akraba ve soyun yakın bireyleri arasındaki evliliklerin önlenmesi bu kapsam içinde görevler, bunlara maruz kalmamak da insanların bu anlamdaki "sağlık hakkı"nın gerekleri arasındadır.
Bu hizmetlerin tümü ayrımsız tüm insanların doğal ve temel hakları arasında sayılmalıdır. Bu hakların tümünün sorumluluğu ve yerine getirilmesiyle ilgili görev ve yükümlülükler de sağlık sistemi ve onun çalışanlarınındır. (MS/BB)