Ana gündemleri, sağlığın piyasalaştırılmasına, dolayısıyla sağlık emekçilerinin sömürülmesine karşı çıkmak.
Bugün (13 Mart) Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık emekçilerinin eyleminin "tıp ahlakına aykırı" olduğunu söyledi. Gerekçe olarak da sağlık hizmetlerinin aksama olasılığını gösterdi.
Ancak bianet'in görüşünü aldığı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, "Asıl tıp ahlakına aykırı olan, sağlığın piyasa kurallarına teslim edilmesidir" diyor.
Sağlık emekçilerinden yurttaşlara: Sağlık temel hakkınız, sahip çıkın
Gürsoy, temel savlarını şöyle açıklıyor: "Sağlığın gittikçe daha belirgin şekilde paralı hale getirilmesine, piyasalaştırılmasına , hastalık üzerinden kâr elde edilmesine karşıyız.
"Sağlık bir haktır. Satılamaz, devredilemez, meta haline getirilemez. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) bütün programları buna hizmet ettiği için bu eylemleri yapıyoruz."
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) Başkanı Köksal Aydın da yurttaşlardan eyleme destek vermelerini şöyle istiyor: "Sağlık temel hakkınızdır; sahip çıkın."
Gürsoy: Eylem sağlığın sorunlarını kamuoyuyla paylaşma eylemi
Gürsoy, "g(ö)revdeyiz" eyleminin "Bütün 14 Mart Sağlık Haftalarında olduğu gibi, Türkiye'nin sağlık sorunlarını, sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili sorunları kamuoyuyla paylaşma eylemi" olduğunu söylüyor.
Eylem kapsamında, kamu kuruluşlarında ve yer yer özel sağlık kuruluşlarında, bu etkinlikler ön planda olacak. Ama, Gürsoy ertelenebilir sağlık sorunları dışındaki vakalarda bir aksama yaşanmayacağını söylüyor.
"Normal günlerde bakılan yoğun bakım, reanimasyon, çocuk hastalıkları, kanser hastaları, transfüzyon hastaları, acil hastalar için standart günlerden daha fazla yığınak yapılacak. Aksamaya yol açılmayacak. Örneğin, cumartesi, pazar ve bayram günleri sağlık kuruluşlarında sadece nöbetçiler olur. Yarın herkes görev başında olacak. Hastanelerden uzaklaşılmayacak."
"AKP iktidarı şunu bilmeli" diyor Gürsoy; "Uygar ülkelerde, sağlık emekçilerine tanınan, grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklar vardır. Kısa bir süre önce Almanya'da, Yunanistan'da hekim grevleri oldu. Bizse sadece bir günlüğüne, o da geleneksel tören saatlerinde, rutin işlerin aksayabileceğini söylüyoruz."
Gürsoy'un yurttaşlara da mesajı şöyle: "Ertelenebilecek sağlık sorunları için sağlık kuruluşlarına gelmemelerini, bize anlayış göstermelerini, bizi desteklemelerini istiyoruz."
Aydın: Herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti istiyoruz
Köksal Aydın'sa, ne istediklerini "Sağlık hizmeti paralı hale geliyor. Bu da sağlıkta eşitsizliği artırıyor. Bütçeden yeterli ödenek; yeterli personel ayrılmalı" dedikten sonra, şöyle sıralıyor.
Kamusal sağlık hizmeti: "Bu ülkede sağlık hizmetinin kamusal elle, herkese eşit, ücretsiz ve nitelikli sunumunu istiyoruz. Yurttaşlar zaten sağlık hizmeti için vergi ödüyor. Sosyal devlete uygun bir şekilde, vergileri karşılığında bu hizmeti alabilmeliler."
Sağlık emekçilerine iş güvencesi: "Sağlık hizmeti, kamu eliyle yürütülmeli ve çalışanların tamamı iş güvenceli olmalı. Oysa son dönemde, "Sağlıkta Dönüşüm" programıyla, 100 bine yakın taşeron sözleşmeli istihdam edildi. Büyük kısmı iş güvencesinden yoksun. Sağlık ekip işidir. Ekibin tüm parçaları iş güvencesine sahip olmalı Kamu görevlisi olmalı ve tek statüde istihdam edilmeliler."
Ücrette adalet: "Sağlık kuruluşlarında en yüksek ücret alanla en düşük alan arasında 25 kata varan farklar var. Bu açıklanabilir değil. Ücret adaletsizliğinin giderilmesini istiyoruz."
Çalışanlar sağlık sisteminde söz sahibi olmalı: "Sağlık sisteminin demokratikleşmesi gerek. Çalışanlar söz, yetki, karar sahibi olmalı. Oysa son dönemde, ciddi bir kadrolaşma var. Atamalar 'liyakate' göre değil, 'sadakate' göre yapılıyor. Bu da iş barışını bozuyor."
"Yurttaşlar tehlikenin farkında olmalı"
Aydın, yurttaşların sağlık sisteminde yapılan değişikliklerin getirdiği tehlikelerin farkında olmasını istiyor ve özetliyor.
Müşteri haline getiriliyorlar: "Yurttaşlarımız tehlikenin farkında olmalılar. Her geçen gün sağlık hizmeti paralı hale geliyor. Hükümet popülist uygulamalarla bunu makyajlamaya çalışıyor. Ama sonuçta sağlığa erişimde eşitsizlik artıyor; parası olmayanlar hizmet alamaz hale geliyor. Yurttaşlar müşteri haline geliyor."
İlaca erişim de piyasalaşıyor: "Sağlık hizmetleri çok boyutlu bir kategoridir. İlaçla ilgili düzenlemelerle bakanlık ruhsatlı yaklaşık 150 kalem ilaç, sosyal güvence kapsamı dışına çıkıyor. Artık yurttaşlar aynı ilaca ulaşmak için cepten harcama yapmak zorunda kalıyorlar."
GSS'yle sistemin yükü yurttaşın omzuna yıkılıyor: "Genel Sağlık Sigortası (GSS) hükümetin programından çıkmış değil. En son aldıkları Dünya Bankası kredisinin şartlarından biri bu yasanın çıkarılması. Ama GSS, vergi veren yurttaştan sağlık hizmeti için ayrıca ek sağlık vergisi alınması demek. Katkı paylarını da katarsak, sağlık sisteminin yükü yurttaşın üstüne yıkılıyor."
Birinci basamak hizmetler de piyasalaşıyor: "Hükümet sağlık ocaklarını kapatıyor, bunun yerine 'aile hekimliği' dediği sistemi getirmeye çalışıyor. Bu ana rahmine düştüğü andan itibaren ücretsiz hizmet alan yurttaşların artık prim, kakı payı karşılığında hizmet alması demek. Birinci basamak sağlık hizmetleri de böyle piyasalaştırılıyor."