Ergenekon örgütlenmelerinin 1980'lerden sonra yaşama geçirilen kontrgerilla yapılanmasından kaynaklandığını açıklayan Uluslararası Kayıplara Karşı Komite (ICAD) Türkiye Seksiyonu, Susurluk'tan Ergenekon'a uzandığı ifade edilen bu yapılanmanın dağıtılmasını talep etti.
İstanbul'un Beyoğlu İlçesi'ndeki Galatasaray Meydanı'nda önceki gün (9 Ağustos) düzenlenen oturma eyleminde Komite adına bir basın açıklaması okuyan Hasan Ocak'ın ablası Maside Ocak, kayıpların bulunması, Mehmet Ağar'ın emniyet müdürüyken işaret ettiği "bin gizli operasyonun" açıklanması, toplu mezarların açılması için Ergenekon davasına müdahil ve taraf olacaklarını ifade etti.
Ocak: Ergenekon devletin değilmiş gibi....
10 Temmuz'da kaleme alınan iddianamede Ergenekon'un bir terör örgütü olarak tarif edildiği, şüphelerininse "terör örgütü kurmak ve yönetmek" ile suçlandı, faaliyetlerin "hükümete karşı suç" kapsamında değerlendirildiğine işaret edilen basın açıklamasında, "Ergenekon, JİTEM'den askerlere, sermayedarlardan sivil kuruluşlara uzanan bağlantılarıyla kontrgerilladır" denildi.
"Ergenekon'un işaret ettiği Bolu-Düzce-Sapanca üçgeninden Kürt illerine kadar uzanan kontrgerilla saldırıları, kirli savaş yıllarında işlenen gözaltında kayıplar, yargısız infazlar, faili meçhuller gibi insanlık suçları yargılamanın dışında Veli Küçük'e bu konuda tek soru dahi sorulmuyor. Ergenekon'un bir kez daha işaret ettiği kontrgerilla örgütlenmesine dokunulmuyor, cinayetleri açığa çıkarılmıyor, darbeler ve darbe girişimleri ile hesaplaşma içine girilmiyor."
Açıklamada, sadece 1993-95 döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan başvurularda katliamların ardından Bolu Dağ Komando Tugayı'nın çıktığını, 1993'te dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in "PKK'yı destekleyen işverenlerin listesi elimizde" açıklaması ve sonrasında "genelge"nin uygulanmasıyla Bolu-Düzce-Sapanca üçgeninden siyasi cinayetlerin işlendiği anımsatıldı.
Bilgin: Elimiz yakalarında olacak
"Susurluk'tan Ergenekon'a Kaybedenler Yargılansın", "Kaybedenler Kaybedecek", "Kahrolsun MGK, MİT, JİTEM, Kontrgerilla", "Anaların Öfkesi Katilleri Boğacak" sloganlarının atıldığı eylemde bir açıklama yapan Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin, devletin ortaya koyduğu bir yapılanma değilmiş gibi bir yıldır "Ergenekon" denilen bir örgütten söz edildiğini kaydederek, "Davadan büyük beklentimiz yok ama elimiz yakalarında olacak" dedi.
Tepe: Biz katliamların tanığı olacağız
Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe de, oğlunu kontrgerillanın Bitlis'te 1993 yılında kaybettiğini, o dönem binlerce kişinin katledildiğini, binlerce köyün de yakıldığını söyledi; "Biz katliamların tanığı olacağız" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından polis, konuşmasında "Kürdistan" ifadesini kullanan Zübeyde Tepe'ye kimlik tespiti yaptı.
Ocak, Karakoç bulundu, ICAD diğerlerini arıyor
1995 yılında kaçırılan Hasan Ocak'ın işkence görmüş cesedi, Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda bulundu. Bu sırada aynı dönemde kaybedilen Rıdvan Karakoç'un cesedine rastlandı. Kenan Bilgin 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki evinden Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince, yasadışı örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı; bir daha kendisinden haber alınamadı.
ICAD, Türkiye'de bin 246 kişinin hala kayıp olduğunu ve 5 bine yakın faili meçhul cinayet yaşandığını açıklıyor. Ocak ve Karakoç'un bulunmasından sonra Cumartesi Anneleri, 27 Mayıs 1995'ten başlayarak her hafta Cumartesi günleri saat 12.00'de 13 Mart 1999'a kadar Galatasaray Meydanı'nda kayıplarını sordu.
ICAD, Kayıplara Karşı Mücadele Haftası olarak ilan ettiği 17-31 Mayıs döneminde her yıl aynı yerde yakınlarını akıbetini sormayı sürdürüyor. (EÖ/EZÖ)