Mimar Sinan Üniversitesi'nin ardından dün Boğaziçi Üniversitesi'nde de yapılan "açık ders" yapıldı.
Eğitim-Sen 6 No'lu Şube, GIT Türkiye, Öğrencime Dokunma Kampanyası, Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nce ortaklaşa düzenlediği açık dersi, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Reyda Ergün verdi. Açık ders etkinliğine Boğaziçi Üniversitesi Kolektif Eylem Birliği de destek verdi.
Kurt: Öğrencilere iki yönlü kapatma var
Ders öncesinde Galatasaray Üniversitesi öğretim görevlisi Gülşah Kurt bir konuşma yaptı. Kurt konuşmasında, "Birçok öğrenci ifade ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında bulunan haklarını kullandıkları için tutuklandığı gibi, aynı zamanda disiplin soruşturmalarıyla da karşılaşıyor. Öğrenciler ile ilgili tutuklama ve disiplin cezalarından oluşan iki yönlü bir kapatılma durumu gerçekleşiyor. Bu durumun değişeceğine dair beklentiler ise karşılığını bulamıyor. Tutuklu öğrencilerin durumu hükümlülüğe doğru dönüşürken, YÖK disiplin yönetmeliği de değişikliklerle daha olumsuz bir yere evriliyor".
Ergün: Fikirlerin suç sayıldığı yer
Reyda Ergün ise derste şunları söyledi: "İnsanlar en çok fikirleri yüzünden tartışır ve çatışırlar. Bu olgu Spinoza'ya göre engellenebilecek bir şey değildir. Tam da bu nedenle, fikirlerin suç sayıldığı yerde, yönetimlerin en şiddetlisinin hüküm sürmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla insanın hakkını gerçekleştirmeye en uygun rejim, her insana düşündüğünü söyleme ve öğretme özgürlüğünün tanındığı rejim olacaktır."
"İfade özgürlüğünün tanındığı bir ortamda, yani demokratik bir politik bütünde dile getirilen fikirler ne denli farklı ve hatta aykırı olsa da, insanlar birbirlerine zarar vermeden beraber yaşayabilirler. Böyle bir yönetim biçiminde, görüşler tartışılabilir, daha iyileri keşfedildiğinde alınan kararlar değiştirilebilir. Başka bir ifadeyle insanların zorunlu olarak farklı fikirleri vardır ve fikir ayrılıklarına rağmen birbirlerine zarar vermeden birlikte yaşayabilmelerinin tek yolu, ifade özgürlüğünün tanınmasıdır. Oysaki yargıda bulunma ve düşündüğünü ifade etme özgürlüğü sınırlandıkça insanlar tabii hakkını gerçekleştirmekten uzaklaşır ve yine o ölçüde şiddete başvurulmuş olur."
"Spinoza, politik modernliğin ulaştığı demokrasi kavramsallaştırmasının ötesinde bir demokrasiyi düşünmemize olanak sağlar. Her şeyden önce Spinoza demokrasiyi modern devletin sınırları içine hapsetmez. Ne kadar çok insan politikanın öznesi haline gelirse, ortak hayatın düzenlenmesi o denli saçmalığın hâkimiyetinden uzaklaşılacaktır. Bir demokraside yaşayabilmek için önce insanların zihinsel ve bedensel olarak bir araya gelmeleri ve edimsel özlerini etkileşime sokmaları gerekir. Soyutlamalardan ibaret kolektif özneleri düşünsel olarak aşmak mümkündür. Bunun için ihtiyaç duyulan kolektif eylemlilik, kolektif mekânla yani politikayla olur. " (AS/HK)