Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
“Annemle anne kız ilişkisinin ötesinde bir ilişkimiz var. Her şeyi paylaştığım, huzur bulduğum bir insan. Nefesim gibi. Beraber aşama aşama geçirdiğimiz bir süreç var.”
Gazeteci Sabiha Temizkan, tam 160 gündür açlık grevinde olan annesi Leyla Güven’i anlatırken söylüyor bunları.
Güven, Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi Hakkâri Milletvekili.
Ama onun milletvekilliği, Meclis’e gidip, soru önergesi vermek veya oylamalar için el kaldırmaktan biraz daha öte. Bunda, Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutulurken milletvekili seçilmesinin bir etkisi olduğu düşünülse de, onu diğer milletvekillerinden farklı kılan durum, 160 gün önce, yargılandığı davada açlık grevine başladığını duyurması.
Güven, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüştürülmesi talebiyle açlık grevinde. Başka bir deyişle, Türkiye’nin yasalarında olan maddeleri hatırlatıyor ve yine Türkiye’nin uygulamasını istiyor.
TIKLAYIN - Leyla Güven'n HDP Milletvekili Leyla Güven'in Açlık Grevindeki 160 Günü
Grevine Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlayan Güven, açlık grevinin 79. gününde cezaevinden tahliye edildi. Gazeteci kızı Sabiha Temizkan da o günden beri annesini hiç yalnız bırakmadı.
“Bana başka yol bırakmadılar”
Temizkan, annesinin Kürt Kadın Hareketi’nde mücadeleye başladığı ilk yıllarda tutuklanmasından korktuğunu ve annesinin 2009’da tutuklandığını hatırlatıyor:
“Annem beş yıla yakın süre tutuklu yargılandı. Tahliye olduktan sonra da alanlardaydı. Sokağa çıkma yasakları sırasında ölümleri engellemek için bu kez Cizre’deydi ve daha zor bir süreç yaşıyordum. Annemin bombardıman altındaki ilçede hayatta kalması içindi bu kez dileklerim.
“Sonra 2018’de tekrar tutuklandı. 24 Haziran’da milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmedi. Yaşadığı hukuksuzluklar ve Kürt sorunu konusundaki çözümsüzlük annemi çok huzursuz ediyordu. Bir parlamenter olarak cezaevinde olmasaydı farklı yöntemlerle mücadelesini sürdürecekti elbette ama siyaset yapması engelleniyordu.
“Çareyi açlık grevinde buldu. ‘Bana başka yol bırakılmamıştı, cezaevinde yapabileceğim tek şey açlık greviydi’ diyordu. Ona karşı çıkmaya çalışsam da durduramadım. Ama şimdi geldiğimiz aşamada onun yasal talebinin karşılanmaması bu kez bende farklı kaygılara yol açıyor.”
“Yüreği kocaman bir kadın”
Annesinin barışa olan inancını kendisinin de paylaştığını söyleyen Temizkan, annesinin yüreği kocaman bir kadın olduğunu söylüyor:
“Yani annemi kaybetme ihtimalini hiç aklıma getirmemek için çabalasam da çok ama çok endişeliyim. Böyle bir anneniz varsa yani halkının geleceğini kendi hayatının önüne koyan, yüreği kocaman bir anne, hayat hem çok anlamlı hem de bir o kadar zor olabiliyor.
“Ben de annemin yalnızca bana ait olmayan şefkati ve yaşatma arzusunu, barış umudunu onunla birlikte taşımaya çalışıyorum.”
“Umarım vicdanları ile hareket ederler”
Annesi açlık grevine başlamadan önce Temizkan, İstanbul’da gazetecilik yapıyordu. Diyarbakır’a gidip annesine bakmaya başladıktan sonra da, mesleğini başka türlü yapmaya başladı. İstanbul'da studyoda kameralar karşısında yaptığı gazeteciliğinin yerini, evden annesine dair son güncel bilgileri kamuoyuna duyurmak aldı. Temizkan bu kez, sosyal medya hesabından kamuoyunu bilgilendiriyordu.
Fotoğraf dile geldi, sözü lâl eyledi...
— sabiha temizkan (@sabihatemizkan) 15 Nisan 2019
Leyla Halid ♥️ Leyla Güven pic.twitter.com/6y8WRagGCG
Yaygın medyanın açlık grevlerine yönelik yaklaşımını da değerlendiren Temizkan, medyanın iktidara karşı olan her olaya “kör”, “sağır” ve “dilsiz” olduğunu söylüyor:
“Bu suskunluk iktidarın arzuladığı bir hal ve benim şu anda içinde bulunduğumuz koşullarda ana akım medyadan bir beklentim yok. İktidarın suskunluğu ise beni öfkelendiriyor.
"Çünkü annemin yasal bir talebi var ve onun günden güne erimesini izliyorlar. Bunu anlamak mümkün değil. Umarım vicdanları ile hareket ederek bütün bu zulme bir son verirler.” (EMK)