Suriyeli Kadın Ağı’ndan Sabiha Khalil, Suriyeli sığınmacıların sorunlarına siyasi bir çözüm gerektiğini söylüyor. “Sığınmacılar için birçok iyileştirme yapılabilir ama bir cennet yaratılamaz. Nereye gidersen git, en iyisi evindir”.
Khalil, savaşın en büyük kaybedeninin hep kadınlar olduğunu vurgularken, “Savaş bitmeden, acılar bitmez. Bu nedenle kadın ticareti, zorla evlilikler, zorla erken yaşta evlilikler Suriyeli kadınların hala sıklıkla maruz kaldığı durumlar” diyor.
Feminist bir aktivist olan Khalil, iki sene önce Suriye’den ayrılarak Türkiye’ye geldi. Üç aydır da Almanya’da yaşıyor. “Ayaklanmalar başladığında, bir gün ülkeyi terk etmek zorunda kalacağımız hiç aklıma gelmemişti” diyor. Uzun bir süre de normal hayatlarına devam ettiklerini söylüyor, “Bizi, barışçıl insanları ülkeden çıkmaya zorlayan silahlı çatışmalar oldu. Benim silahla işim olmaz. Benim gibi insanlar bu duruma katlanamadı.”
Suriyeli Kadın Ağı, ayaklanmalar başlayınca kuruldu
Suriye Kadın Ağı, Suriyeli birçok kadın örgütünü çatısı altında topluyor, Suriyeli kadınlar için lobi çalışmaları yapıyor.
Khalil, Ağ’ın ayaklanmaların başlamasıyla kurulduğunu anlatıyor:
“Arap Baharı, Ortadoğu’da bazı şeylerin mümkün olduğunu gösterdi. Siyasi bir güç değiştiğinde, kadın hareketinin ilerlemesinin de yolu açılır. Eğer kadın hareketi o anda harekete geçmezse, daha da geriye gider.
“Tunus’ta, Mısır’da kadınlar siyasi temsilde, karar verici mekanizmalarda yer alamadılar. Bunun Suriyeli kadınların da başına gelebileceğini düşündük. Bu nedenle kadınların yerel ve uluslararası sahnede lobi çalışmaları yapması ve siyasi yapıların kadınları gündeme almasını sağlaması gerekiyor. Suriyeli Kadın Ağı iki senedir lobi çalışmaları yapıyor.”
Zorla evlendirmeler devam ediyor
Khalil, Ocak ayında Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi’nin Fatih Camii’nde Suriyeli kadın ticaretine ve zorla evlendirmelere karşı düzenlediği eyleme katılmıştı.
Sorunun hala devam ettiğini anlatan Khalil, çözümün de kolay olmadığını söylüyor: “Şu anda insanlar sadece temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Bu yüzden bu konuyu tartışamıyorsun bile. Bir erkeğe neden kızını zorla evlendirdiğini sorduğunda, ne çocuklarına bakacak parası ne de onları koruyacak silahı olduğunu söylüyor. Sorumluluklarından birinden kurtulduğunu düşünüyor. Bu tabii ki hiç adil değil. Ama bu insanları hiç kimse umursamıyor ve Suriyeli sığınmacıların durumu gün geçtikçe daha da kötüleşiyor.”1
“Tercihen değil, mecburen sığınmacı”
Khalil, Suriyeli sığınmacılara yönelik ayrımcılık ve saldırıların tüm Ortadoğu ülkelerinde arttığını söylüyor.
“Ben Türkiye’den üç ay önce ayrıldım. Ben buradayken Suriyelilere yönelik tecavüz vakaları bu kadar yaygın değildi. Aynı şekilde Türklerle Suriyeliler arasındaki gerginlikler de bu kadar vahim değildi.
“Türkiyelilerin makul davranması gerekiyor. Buradaki göçmenler tercihen değil, mecbur oldukları, savaştan kaçtıkları için buraya geliyorlar. Maalesef bu hastalık (ayrımcılık) Ortadoğu’daki diğer komşu ülkelerde de var.”
“Uluslararası toplumun sorunu köktenciler”
Khalil, gerginliğin çatışmanın bu kadar uzun sürmesinden de kaynaklandığını belirtiyor. Çatışmanın bu kadar uzun sürmesini ise uluslararası toplumun sessizliğine bağlıyor.
“Eğer çatışma bu kadar uzun sürmeseydi, bu sorunlar da yaşanmazdı. Belki de uluslararası toplum, Suriye sorununun çözümü için tüm Suriyelilerin ölmesini bekliyor. Çünkü onlar için Suriyelilerin yaşamından daha büyük bir problem var; kökten dinciler. Bu hiç adil değil. Biz de şunu söylüyoruz: Seküler, ılımlı insanları desteklemediğiniz sürece, Suriye’de kökten dinciler olacaktır. Çünkü bu rejim kökten dincileri zaten kanatları altına almıştı.
“IŞİD de bir anda ortaya çıkmadı. Zaten Suriye’de varlıklarını sürdürüyorlardı. Devrimden sonra rejimin ilk işi onları serbest bırakıp, ‘her zaman yaptığınızı yapmaya devam edin’ demek oldu. İsimleri IŞİD değildi o zaman ama aynı şeyleri o zaman da yapıyorlardı.
"Suriye'de mezhepçilik birden ortaya çıkmadı"
“Örneğin Suriye’de ortaya çıkan mezhepçilik, birden ortaya çıkmadı. Sadece uykudaydı ve uyandığında her yerde uyandı. Türkiye’deki saldırılar, ayrımcı davranışlar da bu bahsettiğim mezhepçiliğin bir yansıması.
“Suriyelileri kaderine terk etmek, onları çatışmanın içinde tek başlarına bırakmak, birbirlerini öldürmelerine izin vermek, umursamamak doğru değil. Komşunuzun evinde bir yangın varsa bu yangın sizin evinize de sıçrar.
“Suriye meselesini çözmek, sadece Suriyelilerin iyiliği için değil, Ortadoğu’da istikrarı sağlamak için de önemli. Çünkü dediğim gibi, bugün Suriye’de yaşananları durdurmazsak, önce Lübnan’a ve sonra Irak’a uzandığı gibi, yarın Türkiye’yi de etkileyebilir.” (ÇT)