Sevinç Özgüner, Vecdi Özgüner, Şevki Akşit, Reşat Fuat Baraner, Suat Derviş, Sevim Belli, Mihri Belli, Halim Spatar, Şaban Ormanlar, Erdoğan Berktay, İlhan Berktay, Turgut Akalın, Kutber Akalın, Patriyot Hayati Tözün, Gülnur Ormanlar, Naci Ormanlar aklıma hemen ilk gelenler.
Onlar hapishanelerde neler çekmişlerdi? Okullarından, eğitimlerinden olmuşlar, çok acılarla yüz yüze gelmişlerdi. 12 Eylül öncesi günlerde ülkücü çeteler Sevinç Özgüner'in evini basmışlar ve evinin orta yerinde öldürmüşlerdi. Sevinç Özgüner annemin de ortaokuldan sınıf arkadaşıydı. Onun öyküsünü çocukluğumda dinlemiş, daha sonra dostu olmuştum.
Onlardan önceki kuşaktan Reşat Fuat Baraner ve Suat Derviş'i azıcık tanımıştık. Türkiye İşçi Partisi (TİP) içinde Milli Demokratik Devrim (MDD) grubu oluştuğunda onlarla birlikte olmuştuk. Deniz Gezmiş de bu kuşağın etkilediği gençlerdendi.
***
Şaban Ormanlar, sessiz, sakin ve kararlı bir devrimciydi. Onu önceki gün yitirdiğimiz son ana kadar sosyalist duruşunu, mücadelesini sürdürmüştü. Şaban abi mimardı. 1970'li yıllarda uzun süre Mimarlar Odası'nın Genel Başkanlığı'nı yürütmüştü.
Onun yaşam öyküsünde şunlardan söz edebiliriz: Şaban Ormanlar, 1940'lı yılların ikinci yarısında İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği'nin (İYTGD) ve Hür Gençlik dergisinin faaliyetlerine katıldı. İYTGD'nin, sol hareketin tarihinde seçkin bir yeri vardır.
Harçlar kampanyası, Nâzım Hikmet'in kurtuluşu için açlık grevi gibi eylemlerle ses getirmişlerdi. Laleli Çiçek Palas'ta düzenledikleri toplantının polis tarafından basılması, küçük bir derneği demokrasi mücadelesi tarihinde önemli bir konuma getirmişti. 1951 TKP davasından tutuklandığında Şaban Ormanlar Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü'nün son yılına gelmişti.
Tutuklama ona işkence, iki buçuk sene hapis (daha sonra Gebze Cezaevi'nde kısa bir süre daha), Edremit, Sıvas, Elazığ ve Bingöl'de sakıncalı piyade olarak askerlik getirdi. Daha sonra Yüksek Mimarlık Bölümü'nü en yüksek proje notunu alarak tamamladı. Sedat Hakkı Eldem'in asistanlığını yaptı ve bir süre bürosunda çalıştı. Mimarlar Odası'nın etkin bir hale gelmesi çalışmalarında aktif rol oynadı. Genel başkanlığını yaptı. 1970'li yıllarda Türkiye Emekçi Partisi'nin Genel Sekreterliği'nde bulundu.
Şaban Ormanlar'la 1990'larda sosyalistlerin birlik çalışması başladığında yeniden bir araya geldik. Bütün enerjisiyle birlik için çabaladı. Daha sonra da barış etkinliklerinde, baskılara karşı tepki göstermek gerektiğinde birlikte hareket ettik. Soldaki milliyetçi rüzgârdan çok üzüntü duyuyordu. Zaman zaman kaygılarını dile getirirdi.
Mimarlar Odası yöneticilerinden Memik Yapıcı'nın 2003 yılındaki ölümünün ardından yazdıkları Şaban Ormanlar'ın duruşunu ve tutumunu da ifade ediyordu:
"(Memik Yapıcı'yla) son karşılaşmamız, savaş karşıtı mitinglerden birinde olmuştu. Miting sonrası uzunca bir süre, yolu birlikte konuşarak yürüdük. O gün 'Savaşa Hayır' mitinglerini de konuştuk. ABD saldırganlığına karşı Türkiye'de ve dünyada görülmemiş biçimde yükselen tepkilerin doğuracağı muhtemel sonuçları tartıştık. Yavaş yavaş gazete yorumlarına da yansımaya başladığı gibi, küreselleşme eğilimi gösteren barış ve emek güçleri, uzun vadede, acaba tek süper gücün karşısında 'ikinci bir süper güç' olarak dikilebilecek midir? Ve benzeri sorular..."
***
Şaban Ormanlar, sayıları giderek azalan eski devrimci kuşağın önemli temsilcilerinden birisiydi. Onların hayatı, aslında yakın tarihin bir özeti gibiydi. Şaban abi 1927 yılında Üsküp'te doğmuş, 10 yaşındayken Türkiye'ye gelmişti. Sonra da devrimcilerin çektiği bütün acıların parçası olmuş, bütün engellere rağmen mesleğinin de önemli ve etkili isimlerinden birisi haline gelmişti.
Onunla son bir yıl hariç sık olmasa da karşılaşır ve ülkemizin sorunlarına ilişkin dertleşirdik. Kafama takılan konularda onun düşüncelerini öğrenmek için telefon eder, fikrini sorardım.
Ülkemiz önemli bir sosyalistini, önemli bir devrimcisini kaybetti. Eşi Gülnur'a, çocukları Ekin ve Çağla 'ya ve tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum.(OÇ/EÜ)