Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu'na göre, muvazzaf subay ve astsubaylar, orduda görev yapmaya başladıktan sonra 15 yıl istifa edemiyor.
Bu uygulamanın zorla çalıştırılma, ayrımcılık, düşünce ve vicdan özgürlüğü, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri süren 20 eski subay ve astsubay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurarak 9 milyon liralık tazminat davası açtı.
Emekli Askeri Hakim Ümit Kardaş, bianet'e yaptığı açıklamada rütbeliler arasında bu uygulama nedeniyle çok sayıda mağdur olduğunu ifade ederken, uygulaman temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı olduğunu söyledi.
"13-14 yaşındaki çocuğun geleceği belirleniyor"
Ümit Kardaş, TSK Personel Kanunu'nun ilgili maddesinin uzun yıllardır pek çok mağduriyete neden olduğuna dikkat çekti ve 13-14 yaşındaki çocukların geri dönülmez bir yola sokulduğunu söyledi.
"İş seçme özgürlüğü ihlal ediliyor. Askeri okullara giriş çok küçük yaşlarda oluyor. İnsanları ya aileler yönlendiriyor ya da imkansızlıklar nedeniyle çocuklar bu okullara gidiyor. O yüzden genellikle giren çocuklar çok bilinçli olarak tercih etmiyor."
"Öğrenciyken okuldan ayrılmak isterseniz tazminat ödüyorsunuz. Sonra okul bitip teğmen olarak mesleğe başladığınızda 15 yıl mecburi hizmete tabi oluyorsunuz. Yani bir çocuk aslında 13-14 yaşında mesleğini seçmiş oluyor ve bir daha bu yolun dışına çıkması çok zor."
"Bazıları askeri lisede veya harp okulunda askerliği çok seviyor. Ancak askeri birliğe gittiği zaman beklediğinin dışında bir şeyle karşılaşınca travma geçirebiliyor. O andan itibaren mesleği yapamayacağını düşünebiliyor."
"Firar edip hapis yatıyorlar"
Ümit Kardaş, subay veya astsubayların mesleğe başladıktan sonra istifa etmek isteyebildiklerini, ancak kanunen bunun mümkün olmaması nedeniyle ne şekilde ayrılabileceklerini düşündüklerini, genellikle de ne yapıp, edip kendilerince bir çözüm ürettiklerini ifade ediyor.
"TSK'den ihraçlarını mümkün kılacak suçlar işlemeye başlıyorlar. Bir dönem Askeri Ceza Kanunu'nda 'yabancı kadınla evlenen veya iffetsiz kadınla evlilik dışı ilişki yaşayanlar ordudan ihraç edilir' diye bir madde vardı. Bu kanun çerçevesinde subaylar mahkemeye dahi çıkmadan ihraç edilirdi."
"Bu yöntem yaygınlık kazanınca engellemek için yeni bir düzenleme yapıldı ve bu yol tıkandı."
"Ardından subaylar firar suçu işlemeye başladılar. Askeriyede bir yılı aşkın zamanı firarda geçiren subayın orduyla ilişiği kesiliyordu. Ancak bu sefer de firarın karşılığında hapis yatıyordu."
"Hala daha bazı askerler firar seçeneğini kullanır. Belki devlet bu kişileri askeri okullarda okutuyor, masraf yapıyor, bu kadar uzun süre para harcayıp yetiştirdiği elemandan istifade etmek istiyor. Ancak hukuken baktığımızda 15 yıl çok uzun bir süre."
"Sivil ölüme itiliyorlar"
Ümit Kardaş, devletin yatırım yaptığı insandan faydalanmak istemesini anladığını ancak bu kadar ağır yaptırımlarla sonuç alınamadığı görüşünde.
Kardaş, ordudan çıkmak isteyen insanın yasalar izin vermediği için bu sefer suç işleyerek çıktığını hatırlatıyor: "Firar eden askerin bir daha yakalanmaması lazım. Sonraki hayatı hep gizlenmekle geçiyor. Hiçbir iş yapamıyor, para kazanamıyor, ortaya çıkamıyor.
"15 yıl yerine dört, beş yıl gibi sınırlar getirilebilir. Veya tüm sınırları kaldırarak ayrılmak isteyen personelden o güne kadar kendisi için yapılan harcamaların temin edilmesi de mümkün.
"Yeni işler yapmak isteyen insanı 15 yıl bekletmek, o insanı istediğini yapamayacak hale getirmek demek. Ayrıca bu işi severek yapmayan bir personelden faydalanmanız mümkün değil. Bir hukuk devletinde böyle bir uygulamanın olması doğru değil." (EKN)