Ermenistan’da iç istikrar üzerindeki etki açısından, en azından kısa vadede ani bir hükümet değişikliği beklemiyorum. Protestocuların -duygusallıkları ve gerginlikleri yoğun olsa da– sayılarının düşük olmasını yanı sıra muhalefetin halk tarafından sevilmemesi ve hâlâ son derece itibarsız olması, Ermeni hükümetinin şu anda karşı karşıya olduğu riskin başa çıkılabilir nitelikte olduğunu gösteriyor.
TIKLAYIN- Dağlık Karabağ ateşkesi: Rusya barış güçleri 5 yıl bölgede
Asıl kaygı
Ancak Paşinyan’ın önümüzdeki haftalarda sükûneti ve güveni yeniden kurması gerekiyor ki bu ne kolay, ne de Paşinyan’ın fevri, popülist ve duygusal tarz-ı siyasetine uygun bir iş. Fakat benim asıl kaygım –Paşinyan geri adım atarken– demokrasinin saldırıya uğraması, reformların tehlikeye girmesi ve siyasi iradenin zayıflaması.
Rusya'nın daha önceki ateşkes anlaşmalarına aracılık etmekte utanç verici bir şekilde başarısız olmasının ardından, Dağlık Karabağ konusunda aniden, Rusya destekli bir ‘barış anlaşması’nın duyurulması, birkaç nedenle, Moskova için gerçek bir kazanç anlamına geliyor.
TIKLAYIN- Karabağ anlaşması neleri değiştirdi?
Rusya'nın bölgede rolü arttı
Birincisi, bu yeni anlaşmanın şartları Moskova’nın amaçlarından en önemlisini, yani sahada baskın bir askerî varlığı olması hedefini karşılıyor. Dağlık Karabağ'da önceden Rusya'nın herhangi bir doğrudan askerî varlığının bulunmaması, Karabağ anlaşmazlığının en ayırt edici yönlerinden biriydi ve eski Sovyet alanı içindeki bu tür diğer çatışmalarla tam bir tezat oluşturuyordu. Moskova’yı uzun süredir rahatsız eden bu durum, Rusya’nın uzak bir bölgeye güç intikal ettirme ve orada etkili olma kapasitesinin sınırlarına işaret ediyordu. Şimdi Rusya bu zor hedefe ulaştı; Rus barış güçlerinin, yeni barış anlaşmasının güvenilirliği ve sürdürülebilirliği açısından merkezî bir konum kazanması, Moskova’ya bölgede daha da belirleyici bir rol veriyor.
Ermenistan, Rusya'ya bağımlı hale gelecek
Rusya’nın ikinci kazanımı, Ermenistan hükümeti üzerindeki nüfuzunun güçlenmesiyle ilişkili. Ermenistan’da 2018’de yaşanan ‘Kadife Devrim’e alışılmadık bir şekilde pasif ve endişeli bir tepki veren Moskova’nın, uygun zamanı bekleyip, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve hükümeti üzerindeki baskıyı en üst düzeye çıkarmak için büyük bir fırsat yakaladığı görülüyor. Rusya’nın artan nüfuzu, Ermenistan’ı kendi yörüngesinde tutmakla kalmayacak, ülkenin Batı ile daha yakın ilişki kurma arayışındaki seçeneklerini ve yönelimlerini daha da sınırlayacaktır. Bu bağlamda Moskova, Ermenistan’ı kendine daha da derinden bağımlı hâle getirmeye çalışabilir. Dolayısıyla Ermenistan’ın, bağımsızlığını daha da fazla ipotek etmesi ve egemenliğinin büyük kısmını Rusya’ya bırakması gibi bir tehlike söz konusu.
Üçüncüsü, bu çok büyük ölçüde Rusya’nın tek başına yaptığı, artık AGİT Minsk Grubu zemininde ya da kisvesi altında sürdürülmeyen bir girişimdi. Bu da yalnızca, Minsk Grubu formatının ve yapısının da bu son gelişmelerden zarar gördüğünü gösteriyor.
(NÖ)