Avrupa Yeşilller Partisi’nin İstanbul’da yapılan 21. Konsey toplantısının ilk ana oturumunda “Jeopolitik, Güvenlik ve Enerji Dönüşümü: Yeşil reçeteler hala günümüzün tehditlerine cevap verebiliyor mu?” sorusuna yanıt arandı.
Oturumun açılış konuşmasını Avrupa Parlamentosu Yeşiller/Özgür Avrupa Birliği (EFA) Grubu Eş Başkan Vekili Rebecca Harms yaptı.
Yeşiller politikalarını gözden geçirecek
Harms, 10 yıllar içinde Yeşilleri’n enerji verimliliği, yenilenebilir enerji konusunda yurttaşları ikna ettiğini hem Avrupa Parlamentosu’nda hem de ulusal bazda hükümetleri etkilediğini ifade etti.
“Ama sorumluluklarımız da arttı. Etkimiz arttıkça enerji devrminin bir günlük bir şey ya da hükümetlerin tek bir kararıyla gerçekleşmeyeceğini de görüyoruz. Enerji devrimi, bir evrim, çok uzun soluklu ve çok şey yapmamızı gerektiriyor.
"Bazı geri gidişleri de getiriyor. Avrupa’da büyük ölçüde geri gidiş olacak. Avrupa Birliği zirvesinde alınan kararlar BM hedefini karşılamıyor. Bu yüzden de Paris’te yapılacak İklim Konferansı’nı bu kararlar zora sokacak.
"AB’nin içine girdiği jeopoltik durum çok net değil, enerji tedariki yeniden ele alınmalı. AB ve Rusya arasındaki yeni tabloya hazır değiliz. IŞİD tehdidi ortaya çıkmışken petrol bağımlılığımız çok yüksek. Enerji bağımlılığını aşacak adımlar atmalıyız. Yeşiller’in enerji geçişine dair fikirleri geçerli ancak üzerinden geçmemiz lazım."
Sıvılaştırılmış doğalgaza geçmek gerek
Oturumun ana konuşmacısı enerji uzmanı Prof. Dr. Claudia Kemfert, Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz ihracatını kestiği an neler olabileceğini dair araştırmasını anlattı.
"Avrupa ülkelerinin seviyeleri farklı olsa da Rusya’ya doğalgaz bağımlılığı çok yüksek. Rusya da bunu politik bir silah olarak kullanıyor. Çoğunluğu Rus devletine ait Gazprom dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi. Dünyadaki doğalgazın yüzde 75'ini üreten bir tekel.
"Avrupa bağlantısı esas olarak Almanya üzerinden yürüyor. Almanya'daki en büyük gaz üreticisini de satın aldı. Gaz depolama sistemi de ona geçti. Bu çok tehlikeli, zor durumlarda kullanılacak depolar bu şirketin elinde. Yani Almanya doğalgazda tamamen Rusya ve Gazprom'a bağlı hale geldi. Diğer AB ülkeleri için de aynı bağlılıklar söz konusu.
"Diyelim ki Rusya, siyasi ya da ekonomik herhangi bir nedenle muslukları kapattı, ne olacak? Sadece Ukrayna üzerinden geçen boru hatlarını kapatsa, doğalgaz tüketimi düşer, fiyatlar aşırı fırlar. Ancak tamamen gaz ithalatı durursa, o zaman doğalgazın yerine başka bir enerji kaynağı düşünmek gerekecek.
Rusya'ya karşı bağımsızlık şart
"Şu anda baktığımızda Rusya ve Gazprom ile siyasi ilişkiler gelecekte sürdürülebilir değil. O yüzden çözüm önerileri üretmek gerek. Bu noktada Rusya'dan gelen doğalgaz, uluslararası piyasada olan sıvılaştırılmış doğalgaz ile ikame edilebilir. Bu pahalı dense de bence ikame edilebilir. Avrupa'da şu anda farklı yerlerde sıvılaştırılmış doğalgaz terminalleri inşa ediliyor. Bu iyi bir gelişme. Bu sayede ülkeler Rusya'ya karşı daha az bağımı hale gelecek.
"Bunun yanında enerji tasarrufu verimliği sağlanmalı; evde, sanayide, ulaşımda. Bu aynı zamanda karbon izini minimize edecek. Yenilenebilir enerji kaynaklarını arttırmalıyız."
2023 hedefi ekoloji ve emek sömürüsü
Dr. Ümit Şahin, Türkiye'nin 2023 büyüme stratejisinin enerji bağımlılığını azaltmak yerine bağımlılığını, ekolojiye zararı ve emek sömürüsünü arttıracağını söyledi.
"Türkiye, 2023'ye yüzde 10 büyümek istiyor. Buna dokuz yıl kaldı. Ancak geçmiş 10 yıla baktığımızda ortalama büyüme yüzde 5. İşte bu uygulanması mümkün olmayan hırslı ve yanlış hedef, yanlış proje ve politikaların uygulanmasına neden oluyor.
"Türkiye enerji bağımsızlığını kömür üzerinden kazanmaya çalışıyor. Enerjinin yüzde 90'ı fosil yakıta dayanıyor; doğalgaz yok, petrol çok az, düşük kaliteli. Bağımsızlık için daha fazla kömür demek, karbon emisyonu, kirlilik ve madencilik felaketi demek.
Rusya'ya bağımlılık nükleerle artacak
"Türkiye'nin dışa bağımlılığı yüzde 73 oranında, bunun yüzde 58'i Rusya'ya olan doğalgaz bağımlılığı. Ve yine Rusya'dan yüzde 25 kömür ithal ediyor. Bunun üzerine Akkuyu'da nükleer santral inşa edecek Rusya ile bu bağımlılık daha da artacak.
"Şu anda 22 kömürlü termik santral var, yenileri de yolda. 2050'lere kadar kömüre bağımlı kalmaya devam edecek. Kömür nedeniyle sera gazı emisyonları giderek artıyor. 1990 ile 2012 yılları arasında karbon emisyonu yüzde 132 arttı. 2030’da Avrupa Birliği (AB) emisyonu yüzde 40 azaltmış olacak. Türkiye ise şu ankinin iki katına çıkaracak.
Yenilenebilir enerji teknolojisi şart
"Düşük teknoloji kullanılıyor. Rüzgar, güneş yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek ama düşünen yok. Enerji bağımsızlığında samimilerse yenilenebilir teknolojiye yatırım yapılmalı, fosil yakıt azaltılmalı.
"Jeopolitik konumu nedeniyle barış politikaları yürütmeli, Kürdistan, Kıbrıs, Ermenistan ile aradaki siyasi sorunlar çözülmeden oradaki rezervler de kullanılamıyor. Türkiye AB yoluna geri dönemli, bu sayede karbon emisyon hedefi koymaya da mecbur kalacak."
İklim dostu toplum hazır
Fransız Yeşiller'den Yannick Jadot, AB iklim değişikliği konusundaki mücadelede gerilemiş olsa da yurttaşların bu konuya ikna edilmesi gerektiğini belirtti.
"Onlara şunu göstermeliyiz; iklim dostu toplum hali hazırda vardır. Mevcut hükümet yeşil ekonomi için iyi kararlar almak zorunda. İklim değişikliğine karşı gelmemek, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur."
Toplantı, bugün ve yarın Avrupa’nın Geleceği ve Türkiye’nin Rolü, Ukrayna’daki Durum, Ortadoğu’daki Gelişmeler ile paralel oturumlarla devam edecek.
21. Konsey toplantısının programı için tıklayınız.
9 Kasım'da Türkiye 5. Yeşil Ekonomi Konferansı kapsamında kayagazı konuşulacak. (NV)