Nekropolitika, egemen gücün, insanların nasıl yaşayabileceğini ve nasıl ölmesi gerektiğini dikte etmek için sosyal ve politik gücün kullanılması anlamına geliyor.
Başka bir deyişle, yaşarken de eşit haklara sahip olmayan LGBTİ+’ların, azınlıkların, göçmenlerin öldüklerinde de eşit gömülme hakkına sahip olmamaları.
Buna yakın bir örnek olarak, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden binlerce yurttaşın defin törenlerinin yapılamaması olarak gösterilebilir.
Nekropolitika ile sistematik bir biçimde karşılaşanlar ise egemenin ve /veya çoğunluğun dışında kalan, “sistem” dışında olan veya itilen kesimler.
Örneğin Kürt illerinde mezarlıklara yapılan saldırılar, örneğin ölen bir mültecinin kendi geleneklerine göre defnedilmemesi, cenazesine saldırılması, örneğin Kürt politikacı Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un mezarına yapılan ırkçı saldırı…
Maalesef insan hakları savunucuları ve avukatlar çok yakın zamanda bir nekropolitika örneği ile de karşılaştı.
"Hiç aklıma gelmezdi"
10 Nisan’da Kürt avukat Medet Serhat'ın Zincirlikuyu’daki mezarını ziyaret edenler, mezar taşlarının kırıldığını, Serhat’ın resminin bulunduğu mezar taşının paramparça edildiğini mezardaki çiçeklerin yakılmak istendiğine dair yanık izlerini gördü.
Durumu Serhat’ın ailesine bildirdiler. Medet Serhat’ın oğlu Rumet Serhat, haberi ilk aldığında yıkıldığını söylüyor:
“Hiç aklıma gelmezdi. Durumu hemen İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp ve DEM Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan ile paylaştım. Ayrıca TOHAV ve Kürt avukatlarla da. Olan bitene inanamıyordum. Kürtlerin dahi neredeyse unuttuğu babamı, birileri unutmamış ve onun mezarına saldırmıştı.”
"Mezarlıkta kamera sistemi yok"
Saldırı sonrasında avukatlar, DEM Parti İstanbul yöneticileri mezarı ziyaret etti. Rumet Serhat, bu ziyaretlerin kendisine güç verdiğini anlatıyor:
“Demek ki bu saldırı ile herkes, ırkçılar da gördü, Kürtler de babamı unutmamış. Babam yalnız değil. Ailemiz yalnız değil…”
Peki Mezarlıklar Müdürlüğü'ne dair de konuşan Serhat, oradan da yeterli çabayı göreceğine inandığını söylüyor:
“Mezarlıkar Müdürü ile de görüştük. Müdürün tavrı olumlu ve meseleyi anlamaya çözmeye yönelikti. Ellerinden gelen yaptıklarını düşünüyorum. Bu konuda bana destek olacaklar bunu anladım ” diyor Rumet Serhat devam ediyor: “Ancak maalesef bir kamera sistemi olmadığı için bu saldırganların bulunması nerede ise imkansız.”
"Bu yaptıklarının utancı ile uzun yıllar yaşasınlar"
Babasının mezarına yönelik saldırıya dair avukatlarla birlikte suç duyurusu yaptıklarını anlatan Rumet Serhat, “Hayatı boyunca bir insanı üzmemiş, artık hayatta olmayan bir avukatın mezarına yönelik bu saldırıyı anlamanın imkansız olduğunu” söylüyor:
“Büyük bir kötülük. O kadar büyük bir kötülük ki 1982 Anayasası'nı yazanlar bile bu kadar kötülük olacağını düşünmemiş. Böyle bir kötülük yapılabileeğini düşünememiş. Hukukta bu anlamda büyük boşluk var. Ben babamın kaybından sonra acı çekiyorum. Bu yara sadece bende sanıyordum. Meğerse asıl yara bu ırkçılardaymış. Benim içindeki yara kapanmış fakat onların yarası kapanmamış. Babam içlerinde bir yara olmuş halen unutamamışlar mezarına saldırıyorlar.”
"DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, DEM İstanbul İl Örgütü ve ANYAKAYDER üyeleri bayram tatillerini kesip mezar başında destek oldular.."
“Saldırganlar şimdi burada olsaydı ne söylemek isterdiniz?” sorusuna da yanıtı net Rumet Serhat’ın:
“Saldırganlar ve emri verenler, her kim iseler, kim olursa olsunlar, umarım çok uzun yıllar yaşarlar ve bir insanın mezarına saldırmanın utancını boyunlarında taşırlar. Öldüklerinde ise yatacak yerleri olmaz…”
ÖLÜYE SAYGI VE ADALET İNİSİYATİFİ KONFERANSI
Nekropolitika nedir?
ÖLÜYE SAYGI VE ADALET İNİSİYATİFİ KONFERANSI
Ölülere saygısızlık: Ağıt bile yakamadık
ÖLÜYE SAYGI VE ADALET İNİSİYATİFİ KONFERANSI
“Yakınlarının ölü bedenine işkence edilmiş milyonlarca aileyiz”
Avukat Medet Serhat'ın mezarına saldırı
(EMK)